kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Ekim 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Kiva Han'da çeşitli meyve ve bitkilerden aromatik şerbetler hazırlanıyor.

Şeker Şerbet bunlaaaaar...

MELİS D. ÇALAPKULU
13.09.2008
Bugün yerine gazlı içecekleri koymuş olsak da şerbetler yüz yıllardır mutfak kültürümüzün önemli bir parçası. Üstelik ferahlamanın ve yediklerimizi hazmetmenin en sağlıklı yolu..
İLİŞKİLİ HABERLER
Şeker Şerbet bunlaaaaar...
Sıcaklarda ferahlatan, ağır yemeklerin hazmını kolaylaştıran, lohusa dönemindeki kadınlara şifa olan şerbetler, Türk mutfak kültürünün önemli bir parçası. Bugün her ne kadar sofralarımızda daha çok yapay, gazlı içecekleri tercih etsek de, şerbetler unutulmuyor, özellikle de ramazan ayında sofralarımızı süslemeye, bizi 'ferahlatmaya' devam ediyor. Türk mutfak kültürünü yaşatmaya devam eden belli başlı restoranlar da, şerbetleri baş tacı ediyor, üstelik sadece ramazanda değil, yılın 12 ayı. Bunlardan İstanbul'daki iki tanesine uğradık, şerbetlerini tattık, bu rengârenk içeceklerin damaklara olduğu kadar gözlere de hitap ettiğini gösteren fotoğraflar çektik... Bu restoranlardan biri, çeşitli yörelerden sunduğu orijinal yemeklerle Anadolu mutfak kültürünü yeniden gündelik hayatımıza sokmayı hedefleyen, Kuledibi'ndeki Kiva Han. Kiva Han'da şerbetler çok önemli bir yer tutuyor. Mekânın 'şerbetçibaşı'sı Murat Özersen, uzun yıllar baharatçılık yapmış, daha sonra lokantacılığa geçmiş bir isim. En önemli özelliği ise geçmişten bugüne yapılmakta olan şerbetleri değiştirmesi, farklı malzemelerle zenginleştirerek farklı lezzetler peşinde koşması. "70'li yıllarda bizim Kadıköy Meydanı'nda bir büfemiz vardı. Orada limonata, şıra, şerbet yapardık. Ben de bunları ustamızdan öğrendim. Daha sonra da şerbetçilik işinde kendi kendimi geliştirdim," diye anlatıyor şerbet macerasının başlangıcını. Kiva Han'ın ve Murat Özersen'in en iddialı olduğu şerbet, Nevruz şerbeti. Yeşil şifa da diyorlar buna. Adını bahar bayramından alan bu şerbet, baharda yetişen yeşilliklerden yapılıyor. Murat Bey Nevruz'u deneme yanılma metodu ile geliştirmiş, şu an içine dereotu, nane, roka, maydonoz, tere, fesleğen ve reyhan olmak üzere yedi çeşit ot ile limon, portakal ve kivi koyarak yapıyor. Tabii bunların miktarları çok önemli. O da Murat Bey'in sırrı. "Spor yapan, diyet yapan kadınlar, sabah gelip aç karnına içiyorlar Nevruz'u," diyor. Hani şu meşhur detoks niyetine anlaşılan.

ERiKLER ÇEKiRDEKLERiYLE ÖĞÜTÜLÜYOR
Kiva Han'da şerbet çeşitlerini dönüşümlü olarak bulabiliyorsunuz. Ama her gün en az dört çeşit yapılıyor. "Başka neler var?" diye soruyoruz, Murat Bey anlatıyor: "Mesela Frenk inciri vardır. Kaktüs ağacının meyvesi. Sonbaharda çıkan, dikenli, çok çekirdekli bir meyvedir. Ben ondan şerbet yaptım mesela. Doğu ülkelerinden Osmanlı kültürüne giren Demirhindi bitkisinin şerbeti var, onu yapıyoruz. Gül şerbeti yapıyorum, içine çok az vanilya koyuyorum. Erik ve kiraz şerbetlerini yaparken, sapıyla, çekirdeğiyle beraber öğütüp yapıyorum. Benim uydurduğum sumak şerbeti var. Tane sumağı akşamdan sıcak suya bırakıyorum, ertesi gün birtakım işlemlerden geçiriyorum, kabuk tarçın, zencefil, karanfil koyuyorum. Ama sumağın aroması baskın kalıyor. Onun dışında böğürtlen, üzüm, mürver gibi pek çok şerbet çeşidi var." Bir de Ege'ye özgü, kavun, kavun çekirdeği ve sütle yapılan 'sübye'yi daha farklı hazırlamış ..... İçine çok az acıbadem, Hindistan cevizi ve Antep'e özgü bir bitki olan haspir koymuş. Şimdilerde teklifler alıyorlarmış, yaptıkları şerbetleri paketleyip perakende satmak üzere. Kim bilir belki bu katkısız şerbetleri yakında marketlerden alıp evimizde de içebiliriz... 111 yıllık geleneğini bozmadan sürdüren, Türk mutfağının en önemli temsilcilerinden Konyalı'da da şerbetler çok önemli bir yer tutuyor. Konyalı Kanyon mutfak şefi Mustafa Yıldız, müşterilerinin de son derece bilinçli olduğunu, sofraya oturduğunda sormaya gerek kalmadan, kendi zevklerine göre şerbetlerini sipariş ettiğini söylüyor. Konyalı'da saray şerbeti, gül şerbeti, kakuleli limon şerbeti ve Hz. Mevlana'nın da yemek aralarında sindirim için içtiği sirkencübin şerbeti yapılıyor. Limon şerbetinin limonata olmadığının altını çiziyon Mustafa Yıldız. Çünkü yapılış şekli farklı ve içinde kakule var. Ama sırrını paylaşamıyor. Konyalı'da şerbetler, özellikle iftar yemeklerinde ana yemeğe geçmeden, arada sunuluyor. Yine amaç sindirime yardımcı olması ve yemeğe daha rahat devam edilmesinin sağlanması. "Batı mutfağında 'sorbe'yi, bir şey yedikten sonra damaktaki lezzeti nötrlemek için kullanıyorlar. Biz de bunun için şerbet kullanıyoruz. Şerbet içtikten sonra önce yediğin yemekle bir sonraki yemeğin lezzetini çok rahat ayırt edebiliyorsun," diyor Yıldız. Konyalı'daki saray şerbeti kuşburnu, zencefil, tarçın, vişne gibi toplam 9-10 malzemeden yapılıyor. Çok zengin içeriği olduğu için saray şerbeti deniyor. Sirkencübin, sirke ve balla yapılıyor. Burada bütün şerbetler orijinal tariflerine sadık kalınarak hazırlanıyor. Bir şerbet arabası var. Etrafında servis bardakları dizili. Ortası buz dolu, şerbet sürahilerini buzun içine oturtuluyor. Araba yemek sırasında masa masa gezdiriliyor. Tatmak isteyenlere şerbetler
Haberin fotoğrafları