kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Ağustos 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Ergenekon-liberal işbirliği

Pazartesi günkü yazımda gerçek bir solun Ergenekon'la veya benzeri bir kavramla birlikte mütalaa edilemeyeceğini, bunun solu kısıtlamak, çok dar bir alana sıkıştırmak olduğunu belirtmiştim.
Ayrıca, solun liberalizmle özdeşleştirilmesinin de yanlış olduğunu, tam tersine, solun liberal demokratik değerleri içselleştirirken varlık nedenlerinden birinin doktrin olarak liberalizmle mücadele etmek olduğunu söylemiştim. Bu ikinci hususun tartışması 19791989 sonrası sol oluşumlar içinde başlı başına bir unsur olduğundan onu erteleyerek yeniden Ergenekonsol tümleşik tartışmasına gelmek istiyorum.

İki sol bir yanlış
Ortada böyle bir tartışma, onu besleyecek bir "durum" var. Belli çevreler de bu durumu eleştiriyor. Böyle bir pozisyonun doğmasına yol açan ana unsur Türkiye'de yerleşik olan ve tüm kesimler tarafından kabul edilmiş, varlığına inanılmış solun niteliğidir. Nedir o nitelik, bunu açıklayayım.
Türkiye'de iki sol olageldi. Bunların ilki demokratik-meşruiyetçi sol. Kendini Ortanın Solu-CHP üstünden ifade etti. Kemalizmin dönüştürülmesinden doğdu. Zaman zaman sosyal demokrat, zaman zaman demokratik sol olduğunu öne sürdü. Bu solun en belirleyici değeri milliyetçi olmasıdır. İkinci önemli özelliği ise Marksizme kapalılığıdır. Marksizmle ilişkisi bir yana adeta ona karşı bir akım olarak ortaya çıkmıştır. Bu solun militer eğilimleri mevcuttur, en azından Türkiye'de askerbürokrataydın ittifakından beslenmiştir. Bu solun bugünkü türevleri Ergenekon ve benzeri oluşumları destekler. Ama bu sola, koyduğum sınır şartları içinde sol demek mümkün değil.
İkinci sol daha radikal-Marksist bir kökenden gelir. Yeraltı örgütlenmesini, militanlığı, siyasal şiddeti ve radikal devrim düşüncesini kendisine eksen alır. Bugün o soldan geriye ne kalmıştır, bilmiyorum, ama 1960'lardan itibaren bu solun da çok geniş ölçüde militarizmle kuvvetli bağlar kurduğu, bu bağların bizatihi ordu tarafından koparıldığı kesindir. Her şeye rağmen bu solun uzantılarının da geleneksel ordu-militan ittifakıyla devrim yapma düşüncesine yönelebileceği ve Ergenekon benzeri bir oluşumu destekleyebileceği düşünülebilir. Buna mukabil son dönemde böyle bir ize pek rastlanmamıştır. Buradan şu sonuca varılabilir.

Gerçeği yok saymamak
Bu iki solun da gerçekolması gereken ve Türkiye'de ya çok az yaşanmış ya hiç yaşanmamış bir solla ilişkisi yoktur. Şu ya da bu nedenle bu farklı sol kategoriler tarihsel olarak ortaya çıkmış ve yaşanmıştır. Fakat aşılmaları zorunludur. Kim ne derse desin Türkiye'de farklı kaynaklardan doğan bir sol olacaktır. Bu toplumsal bir ihtiyaçtır. O solun gerçekçi ve somut toplumsal bir taban üstünde oluşması beklenir. Ortadaki örnekler farklı bir dünya ve toplum arayışının iyi niyetli çıkışlarıdır. Yanlış bir noktadan başlamış olabilirler. Ne var ki, arayışları ve talepleri doğrudur.

Büyük yanlışın adı
Türkiye'deki büyük yanlış bu noktada yapılıyor. Ortadaki örneklerin yanlışlığından hareket edilerek sol bütünüyle karalanıyor. Bunu yaşıyoruz: gerçek bir solla hiçbir ilişkisi olmayacak, olanların daha baştan yok sayılması gereken Ergenekon söz konusu ve bahane edilerek olmuşyaşanmış, muhtemel ve mümkün bütün bir sol düşünce her yönden saldırılarak boğulmak isteniyor. Yoksa sol-Ergenekon diye bir tartışmada direnmenin hiçbir anlamı yoktur. Gerçek bir sol bu tartışmada yer alamaz. O defter bir kere kapatılır ve biter.
Bitmiyorsa bunu Ergenekon-liberal işbirliği diye görmek gerekir!