kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Ağustos 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

CHP ile uzlaşmak

Siyasi aktörleri tatil dönüşü zorlu bir gündem bekliyor: Türkiye'de taşları yerine oturtmak. Yasamayürütmeyargı ilişkilerini yeniden tanımlamak. Dengeleri yeniden kurmak.
Yani Meclis'in millet iradesinin tek adresi konumunu güçlendirmek. Ama bir yandan da saygınlığını, saydamlığını pekiştirmek.
Yani yürütmenin keyfiliklerine karşı demokratik fren mekanizmaları geliştirmek.
Yani bir yandan hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ilkeleri güçlendirilirken, bir yandan da yüksek yargıyı siyasi alana müdahaleye zorlayan yetki karmaşasına son vermek.
Yasama, yürütme ve yargı erklerinin demokratik meşruiyetlerini güçlendirerek, demokrasimizin çıtasını yükseltmek veya kalitesini artırmak istiyorsak, öncelikle ya yeni bir Anayasa yapmak, ya da kapsamlı bir Anayasa değişikliğini gerçekleştirmek zorundayız. Yetmez; yeni Anayasa veya Anayasa değişikliğiyle eşzamanlı olarak yeni bir Siyasi Partiler Yasası ile yeni bir Seçim Yasası da hazırlamak şart.
Bu süreci yeni gerilimlerin kaynağı yapmadan sonuçlandırabilmenin tek yolu var: Son dönemin en tarihi reformu olmaya aday demokrasimizi yeniden yapılandırma hedefine en geniş uzlaşıyla ulaşmak için tüm partilerin ellerini taşın altına koymaları.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün "Siyasetin alacakaranlıktan çıkması için 9 öneri" adını verdiği (Yoksa "9 Işık" demek mi gerekiyor?) paketle bu yönde ilk adımı attı. "Alacakaranlık" ile Anayasa Mahkemesi'ni n sonbaharda açıklanması beklenen türban ve AK Parti davalarıyla ilgili gerekçeli kararının "Siyaset alanını daraltması" ve "Parlamentonun yetkilerine ilişkin sınırlı bir çerçeve çizmesi" olasılığını kastettiğini belirten Bahçeli'ye göre, böyle bir belirsizlik ancak "Partilerin demokrasi ortak paydasında buluşarak bir siyasi tavır sergilemeleriyle" aşılabilir. Doğru.

Kilidin anahtarı Meclis'te
Bize göre bu konuda en büyük sorumluluk hem iktidar, hem de krizin tarafı olduğu için AK Parti'ye düşüyor. Ve bu ağır sorumluluk ona Ana Muhalefet Partisi olan CHP ile uzlaşma zorunluluğunu dayatıyor.
Çünkü -doğru veya yanlış tartışmıyoruz, sadece sonucu hatırlatıyoruz-AK Parti hakkında kapatma davası açılmasının en önemli gerekçesini oluşturan üniversitelerde türban serbestisiyle ilgili Anayasa değişikliği CHP ile uzlaşma sağlanmadan, hatta uzlaşma aranmadan Meclis'ten geçirildiği için Türkiye bu badirelere sürüklendi. Oysa CHP'nin de benimseyebileceği bir anayasal formülle krizin önlenmesinin ötesinde, türban sorunu çözülmüş, siyaset kurumu çok ağır bir vicdani yükten kurtulmuş olacaktı.
CHP yöneticilerinin son günlerdeki demeçleri Ana Muhalefet Partisi'nin dün Bahçeli'nin de seslendirdiği Anayasa değişikliğine pek sıcak bakmadığını ortaya koyuyor. Örneğin Genel Başkan Deniz Baykal, "Anayasa Mahkemesi'nin kararı ışığında AK Parti'nin Anayasa değişikliğine kalkışmasının tam bir çelişki olacağını" söylüyor. Örneğin Grup Başkanvekili Kemal Anadol, "Bu dönem parlamentosu özellikle parti kapatma konusunda Anayasa değişikliği yapamaz" diyor. Oysa AK Parti'nin Anayasa hukukçusu milletvekili Prof. Dr. Zafer Üskül'ün de belirttiği gibi, "CHP ile uzlaşmadan ne yeni Anayasa yapılabilir, ne de Anayasa değişikliği."
Peki ne olacak? Siyaset ve Türkiye yeni yasama yılında da mı çözümsüzlüğe teslim olacak?
Hayır; iktidar-ana muhalefet ilişkilerinde yeni bir başlangıç ile bu kilit açılabilir. İki aşamalı olarak. Önce liderler arasında diyalog köprüsü kurulmalı. Daha sonra da Bahçeli'nin dün "TBMM bünyesinde siyasi partilerin üzerinde anlaşacakları asgari müştereklerin tespiti için siyasi diyalog kanalları açılmalı ve ortak çalışma başlatılmalı" diye anlattığı mekanizma devreye sokulmalı.
Bu mekanizmanın adı: "Meclis Partilerarası Uzlaşma Komisyonu". 1999-2002 yılları arasında görev yapan 21'inci dönem parlamentosunda böyle bir komisyon vardı. Her parti ikişer üyeyle temsil ediliyordu ve kararlarda oybirliği koşulu aranıyordu. AK Parti bugün varlığını o komisyonun yaptığı Anayasa değişikliğine borçlu.
Siyaseti normalleştirmek, demokrasiyi çağdaş standartlara yaklaştırabilmek için Meclis bünyesinde böyle bir komisyon mutlaka yeniden hayata geçirilmeli.