kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Temmuz 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Bir tabu bir püf noktası!

Halen tutuklu eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, cezaevinden gazeteci Ahmet Hakan'a bir not iletmiş; gazetecilerin "fişlenmesi" üstüne şunları söylüyor:
"Ben 2002 ile 2004 arasında Jandarma Genel Komutanlığı'nda bulundum. Fişlemeyi ben yapmadım. 98'de başlayan bir fişlemeyi benim yapmam ya da yaptırmam fiilen mümkün değil."
Eruygur'un, bu açıklamasını bağladığı, gerekçelendirdiği esas çarpıcı sözü ise şu:
"Ben Jandarma subayı değilim."
Jandarma Genel Komutanlığı yapmış bir emekli orgeneral, ne devlette, ne millette... ne hükümette, ne Silahlı Kuvvetler'de... ne medyada, ne ortada telaffuz edilebilen bir şey söylüyor:
"Ben Jandarma subayı değilim."
Ve bunun nasıl veya neden böyle olabildiğini merak etmeden yılları deviriyoruz.
Neden Jandarma Genel Komutanı Jandarma subayı değil sahi?
Mesele sadece Eruygur'a ilişkin değil.
"Teamül" böyle.
İstisnalar dışında, Jandarma genel komutanları "Jandarma subayı değil."
Şu andaki komutan Orgeneral Koşaner de değil; Kurmay Başkanı Korgeneral İbrahim Açıkmeşe ise "Jandarma subayı".
Önceki "Jarmarma Genel Komutanı" emekli orgeneral Türkeri de "Jandarma subayı" değildi. Onun selefi olan Eruygur'un selefi Aytaç Yalman da. Hemen öncekiler de.
Buna karşılık "Karacı" Jandarma Genel Komutanlarının genellikle ortak bir noktası var:
Özellikle geçmişte, MİT Müsteşarlığı görevleri... yakın geçmişte "Özel Kuvvetler" komutanlıkları.
Buna karşılık Jandarma subayı olan generallerin ortak noktası ise şu:
Genellikle, orgeneral olamadan emeklilik!
Doğrudur, değildir... Görüşünüz değişir...
Ama bu, sivil güvenlik, sivil istihbarat, sivil hükümet üstünde geleneksel vesayetin en tuhaf hallerinden biri.
Bilirsiniz, kağıt üstünde "Jandarma" İçişleri'ne bağlı.
Ama bu güne kadar, sivil hükümeti "askeri darbe hareketlenmesi"nden haberdar eden bir Jandarma ihbarı görülmedi. Belki olmuştur ama bilmeyiz!
Kağıt üstünde kalana güncel itirazlardan biri, belki küçük ama sembolik, işte şu sıra Trabzon Valisi'nin yaptığı.
Bırakın hükümeti, suikast hedefine dahi "öldürülebileceği" ihbarını ulaştırmayı pek düşünmeyen, hatırlaması zayıf bir Jandarma Albay'ın en azından mahkemede (en azından "hatırlamıyorum" diye) ifade vermesini sağlayan Vali..
Çünkü, teorik olarak o ilde Vali'ye bağlı Jandarma!
Lakin bu ülke "pratik" bir yer.
O yüzden, pratikte, Jandarma Genel Komutanları, içişlerine miçişlerine bağlı olması mümkün olmayan, doğrudan ordu komutanlıklarından gelenlere tevdi edilir; takdir ve teveccüh öyle.
Jandarma, Genelkurmay Başkanlarının da içinden çıktığı "Kara Kuvvetleri"nin "mütemmim cüzü" olmuştur. "Dördüncü Kuvvet"tir ama iktidar ya da orduya, paraya ve reklama bağlı medyanın "dördüncü kuvvet"liği gibi!
Bakın; iyidir, kötüdür, demiyorum; "garip ama gerçek" diyorum!
Bir de, "Jandarma subayları" ne düşünüyor, merak ediyorum.
Jandarma Genel Komutanlığı'ndan emekli olup Jandarma gözetiminde tutuklu bulunan Emekli Orgeneral Şener Eruygur'un ne düşündüğünü biliyoruz:
"Ben Jandarma subayı değilim!"
Bu konuyu yazdığıma bakmayın; ben de değilim!