kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Temmuz 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Ekrem Yalçındağ, yaptığı resimlerdeki motifleri sıfır numaralı bir fırça ile boyuyor.

Teknolojiye karşı el işçiliği tavrı

Buket BAYDAR
Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi'nde açılan Ekrem Yalçındağ'ın 'Camouflage' adlı sergisi, tekrarlardan sıkılan sanatseverler için 'ezber bozan bir deneyim' olacak..
Bir hastaneye insanın yolu niye düşer? Bunun cevabı çok açık. Ancak son günlerde, bu bilinen durumu değiştiren bir şey oldu. Kime rastlasam Amerikan Hastanesi'ne gidiyor. İlk başta bir telaş alıyor tabii insanı, "Neyin var, ne oldu?" gibisinden... Nihayet durum anlaşılıyor, Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi'nde, daha tanıdık olarak 'Operation Room'da, Ekrem Yalçındağ'ın 'Camouflage' adlı sergisi var. Uzun zamandır gördüğüm en samimi işlerden biri, öyle ki samimiyetin kaynağını sorgulatacak cinsten. Birtakım tekrarlardan sıkılan sanatseverler için ezber bozan bir deneyim olacak bu sergi.

- Sizi tanıyabilir miyiz?
- 1985-1993 arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde 'Sanatta Postmodernist Eğilimler' konulu tezimi vererek yüksek lisans eğitimimi tamamladım. 1994-1999 yılları arasında ise Frankfurt Staedelschule'de Hermann Nitsch atölyesinde disiplinlerarası sanat eğitimi aldım. Hâla Frankfurt ve İstanbul'da yaşıyor ve çalışıyorum.

SÜSLEMEYİ YÜCELTİYORUM

- Teknolojinin hayatımızın tüm alanlarına yayıldığı bir dönemde, bu duruma tezat bir iş yapıyorsunuz. 'El işçiliğine övgü' niteliğinde ürettiğiniz eserler ile kurduğunuz ilişkinin başlangıcına dönecek olursak, neler söylemek istersiniz?
- Evet gerçekten de öyle, çalışmaya başladığım zaman bu işin ekonomik olarak yaşadığım dönemle hiç uyum sağlamadığını fark ettim. Daha sonra bunun kendi içerisinde bir tavır olduğunu da gördüm. Frankfurt'ta okul döneminde, 1995'ten itibaren geliştirdim bu tavrı. Yani zamanın akıcılığına ve yaşadığımız dönemin bizi daha da hızlı hareket etmeye zorlamasına karşılık bilinçli olarak daha yavaş hareket etme, günümüzde tekniğin bize verdiği olanaklardan uzak durma, sonucun değil sürecin önemli olduğu gerçeği vb. bir tavır gelişti. Tabii bu süreçte el işçiliği önemli bir yer tutuyor, çünkü yaptığım resimlerdeki motifleri sıfır numaralı bir fırça ile boyayarak, boyanın kendisini modle ediyorum. Jeff Koons'un çok güzel bir sözü var bunu tekrarlamaktan büyük keyif alıyorum: "El işçiliğindeki kalite izleyici ile sanat yapıtı arasında güven duygusunun oluşmasına aracılık eder."

- Süsleme sanatına getirdiğiniz 'yenilikçi' bakışınızdan bahseder misiniz?
- Ben süsleme sanatına yenilikçi bir bakış getirmedim, süsleme yapmıyorum çünkü. Sanat bir fikre form verme çabasıdır, bu çerçevede yaptığım işler ornamentte, motifde, soyutlamada karşılığını buluyor. Süslemeyle olan ilişkim, Henri Matisse'in tekstille olan ilişkisi kadardır. Matisse bir tekstil parçasını resminin arkasına yerleştirdiğinde biliyoruz ki, onun resmin yüzeyleşmesiyle ilgisi olduğu gibi, tekstilin kendi içerisindeki soyutlamayı da yüceltiyordu. Bir de büyük bir tekstil koleksiyonuna sahip olduğunu bildiğimiz zaman bunları resimlerinde kullanması daha anlamlı duruyor. Benim de süslemeye duyduğum ilgi daha fazla değil. Evet süslemeyi yüceltiyorum ama o alanda çalışmıyorum.

ZAMANSIZLIK ÖNEMLİ
- Bu bakış açınız belli dönemlere ait olsa da, işlerinizde bir 'zamansız'lık hissine kapılmak mümkün...
- Zamansızlık önemli bir kavram... Aslında ben de işlerimin sanki bin yıl önce yapılmış kadar eski görünürken aynı zamanda pop bir karaktere sahip olup, herkes tarafından anlaşılır olmasını istiyorum.
Haberin fotoğrafları