kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Temmuz 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Kerem Görsev fırtına gibi esiyor

BÜLENT DENLİ
BÜLENT DENLİ
İLİŞKİLİ HABERLER
Kerem Görsev fırtına gibi esiyor
Kerem Görsev ile ayrı bir hukukumuz vardır. Aramızda kurallarını bizim belirlemediğimiz bir güven duygusu yıllardır sürüp gider. Ben biraz onu mahallenin haşarı çocuğu olarak görürüm. Belki de kendine olan aşırı güveni böyle bir görüntü veriyor. Benim bildiğim Kerem, heyecanını ve üretkenliğini samimiyetle ortaya koyar. Kerem'in, bugüne kadar 11 CD ve 1 DVD'ye imza attığını ve aralıksız altı buçuk sene televizyonda caz programı yaptığını biliyoruz. Kimileri için bu temposu eleştiri konusu bile olmuştur. Çok zaman ne yaptığını değil, nasıl yaptığını sorguladılar. Hani dilim varmıyor ama bunun adına kıskançlık bile diyebiliriz. Oysa Kerem arkasına bakmadan hayallerini projelendirip hayata geçirmeyi seviyor ve bu duygusunu şöyle anlatıyor: "Hayatta mutlu olmak, hayallerin bitmemesi, hedefin her zaman senden daha hızlı olması, o hedefe yaklaşma sürecinde verdiğin çaba ve savaştan çıkan bestelerin oluşturduğu albümler, bir müzisyenin dimdik ayakta kalmasını sağlıyor. Benim için de bu böyle." Evet, Kerem müzik adına koşturmayı seviyor. Bu akşam muhtemel ki İtalya'dan gelip ayağının tozu ile İzmir Çeşme'de olacak. Kerem 16 Temmuz Çarşamba ve 17 Temmuz Perşembe günleri Pescara ve Umbria caz festivallerinde dünyanın sayılı ustalarıyla aynı ortamda çaldı. Çok mutlu olduğunu söyleyebilirim. Çünkü İtalya'ya gitmeden birkaç gün önce birlikteydik ve heyecanı görülmeye değerdi. Kerem'in önümüzdeki günlerde başını kaşıyacak vakti olmayacak: "27 Temmuz'da, Kahvaltıda Caz'da çalıyorum. DJ, Kürşat Başar olacak. 29 Ekim'de Umman Krallığı'na gidiyorum. Cumhuriyet Bayramı'nda Türk Büyükelçiliği'nde bir konser vereceğim. 28-29-30 Kasım, Aya İrini'de olacağız. 28'inde Hacettepe Senfoni ile, 29'unda Allan Harris ile, 30'unda birlikte piyasaya yeni bir DVD çıkardığımız Fatih Erkoç ile sahneyi paylaşacağım. 1 Aralık'ta Bursa'da olacağım. 21 Aralık'ta Rusya'ya gidiyorum, St. Petersburg Senfoni ile çalacağım. İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın Rusya ile ilişkiler konseri bu. Plağını yaptığım orkestra ile çalacağım. Benim projemi çalacağız. Benim için çok önemli bir şey. İlk kez 1999'da gitmiştim. 10 sene sonra gidip o şehirde o orkestra ile çalacağım. Biraz dünyaya açılmak istiyorum artık. Açılmaktan kastım, yabancı plak şirketleriyle toplantılar yapılacak. Eşim uğraşıyor o işlerle. Japonya piyasasına açılmak istiyorum, benim yaptığım müziğin Japonya'da geçerli olduğunu düşünüyorum. Bir gidersem, Japonya'da çok başarılar elde ederim. Çok basit, güveniyorum kendime. Dünyanın her yerinde her sahnede çalabilecek kapasitedeyim. Güveniyorum ama kara cahil gibi de değil. Ben kendimden eminim."

FIRTINA GÖNLÜNÜ VURDU
Gördüğünüz gibi Kerem fırtına gibi yaşıyor. Bazen bu fırtınaya kendini delicesine kaptırıyor. Kafası ve gönlü savrulup giderken böyle dönemlerde çok sıkıntı çektiğini anlatıyor. Son olarak bu savrulmalar sırasında genç ve güzel bir bayanla yaşadığı 'ince' gönül macerası evlilik hayatını zora sokmuş. Aslında hikâyenin sonu mutlu bitmiş. Yaşadığı beraberliğin getirdiği mutluluk ve yıkım Beauty adını verdiği yeni bir CD'nin ortaya çıkmasına neden olmuş. En önemlisi bütün yaşananların ardından 1987 yılından beri tanıdığı eşine yeniden âşık olmuş: "Karım olgun, oturaklı bir kadındır. Benim hayatta başarılı olmamın, hem de müzisyen ve aile insanı olmamın en büyük etkenidir. Kötü süreçler geçirdim. Arada başka bir gönül işi oldu. Tabiatın uzaktan kontrol ettiği, insanın bazen elinde olmadan yaşadığı birtakım şeyler. Sıkıntılar, mutluluklar, gerçekle yüzleşmeler oldu. Bu yaşadıklarımdan sonra hayatın değerinin ne olduğunu çok daha iyi anladım. Eldeki değerlerin kıymetini çok daha iyi kavradım. Dolu dolu şeyler yaşadım. Bu tür filmlerin sonu bazen mutlu bazen kötü biter, benim filmin sonu çok mutlu bitti. Acılar, üzüntüler, depresyonlar. Karıma ikinci kez âşık oldum. Gerçekten şimdi çok mutluyum." Yaşadıklarının özeleştirisini açık yüreklilikle yapan Kerem Görsev, 2009'un ocak ayında yeni albümü için New York yolcusu. Yazılımlarını bitirmiş, bestelerin hepsi hazır: "Bugüne kadar yaptıklarımın bence en güzeli Beauty olacak. Çünkü içinde son dönemde yaşadığım her şey var. Müzik zaten o. Bir şeylerden beslenip kendine ait bir renk bulmaya çalışacaksın, kendi hikâyeni anlatacaksın. Yaşamda olduğu gibi müzikte de olgunlaşıyoruz. Beauty'de karıma sürpriz bir parça yazdım Self Confidence (Kişisel Özgüven) diye. I love May'i de Amerika'dan mayıs ayında döndüğü zaman onun için yazmıştım. Bu bizim aramızda bir şey. Ayrıca Beauty'nin içinde McCoy Tynor'a yazdığım iki tane parça var. McCoy Steps I ve II. Efsanevi McCoy Tynor benim sevdiklerimin başında gelir. İki-üç sene önce Akbank Caz Festivali'ne geldiğinde bacaklarından rahatsızdı, yürüyemiyordu. Ama müthişti. Onun yürüyüşünün hikâyelerini anlatan iki parça var. Modern müzikler de var, baladlar var, bossanova'lar var. Yazdık bir şeyler. Kalıcı olan bunlar. Yaşanmışlıklar ne oluyor, bitiyor gidiyor. Hatasıyla sevabıyla Beauty yaşadıklarımın kalıcı hale gelmiş halidir." Kerem, kendi ifadesiyle yaşadıklarını müziğine doğrudan yansıtan bir sanatçı. Bu arada pişmanlıklarını da söyleme cesaretine sahip. Bu yazıdaki son sözü bunun kanıtı bence: "Bundan sonraki yaşantımda karımdan, çocuğumdan, tabiattan, denizden ilham alacağım."