kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Temmuz 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Festivalde kaçıranlara DVD müjdesi

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
Bravo Sean Penn... Yalnızca çok iyi bir oyuncu olmakla kalmadın, yönetmenlikte de başarılı oldun. The Indian Runner, Jack Nicholson'lı filmler serisinden The Crossing Guard, The Pledge ve kimi ilginç belgesellerden sonra, bu filmle bence başyapıt düzeyinde bir filme imza attı. Into the Wild, çağdaş toplumların değer bellediği her şeye sırtını çevirip kendi kişisel macerasına atılan, çağıyla ve çevresiyle uyumsuz, tatminsiz, arayış içindeki bir yalnız ruhun öyküsünü anlatıyor. Bu gerçekten yaşamış ilginç kişiliğin, hemen tüm değerlerini para ve başarı üzerine inşa etmiş bir toplumdan, ABD'den çıkması ise, aslında şaşırtıcı gözükse de, tersine doğal sayılmalı. Filmin başında, parlak bir üniversiteden iyi notlar ve atletizm başarılarıyla mezun olan Chris Mac Candless'ı tanıyoruz. Geçmişlerinde çocuk eğitimi açısından kimi günahlar taşıyan zengin anababasıyla ilişki kuramamış Chris, özel hesabında birikmiş 24 bin doları da bir hayır işine bağışladıktan sonra çekip gidiyor. Amacı uzaklara, alabildiğine uzaklara ve sonunda Alaska'ya gitmek... Genç adamın bu özgürlük tutkusunun ve toplumdan kaçıp doğaya sığınma dürtüsünün gerçek nedenleri çok da iyi anlaşılmıyor. Ama zaten buna gerek var mı? Herkes, hepimiz illa da toplumun dayattığı değerlere, ölçütlere, yaşama biçimlerine ve kurallar sistemine bağlı kalmak zorunda mıyız? Parayı eliyle iten, konforu dışlayan, cinselliği önemsemeyen, ailesine aldırmayan özgün ve özgür bir kişilik Chris... Gerçi uzun yolculuğunda yeni arkadaşlar ediniyor, hatta bir ara iki hippi ve delişmen bir genç kızla yeni bir aile kurar gibi oluyor. Ama tüm bu bağlılıklar ona göre değil. O, vahşi rüzgârların peşinde, dağ başlarının özgür havasını soluyarak, bedenini doğanın tehditlerine ve de okşayışlarına aynı açıklıkla teslim ederek, kendi macerasını yaşamak istiyor. Bu maceranın mutlu bir sonuçla bitmesi ise elbette kolay değil, hatta mümkün de değil. Bu güzel film, uzunluğu içinde sanki doğanın unuttuğumuz ritmini yakalıyor, bize gerçek özgürlüğün ne demek olduğunu hatırlatıyor. Türlü-çeşitli bağlardan, kısıtlayıcı anlaşmalardan, eli kolu bağlayan kontratlardan, yerleşik kavramlardan uzak, doğanın koynuna, yaradılışın kaynağına ve hayatın asıl anlamına ulaşma çabası. Bu zor yolculuğun duraklarındaki kahramanları William Hurt, Marcia Gay Harden, Catherine Keener, Vince Vaughn, Jena Malone gibi oyuncular ustaca canlandırmış. Ama iki büyük oyuncuya özel bir selam: Başroldeki gencecik Emile Hirsch ve finale doğru, dağ başındaki yaşlı, yalnız adam rolünde izlediğimiz emektar Hal Holbrook... Onları özellikle kutlamalı. Ayrıca da festivalde gördüğümüz, nedense sinemalarımıza gelmeyen, ama şu günlerde bizde DVD'si çıkan bu sıra dışı filmi izlemek de, sinemaseverlere kesinlikle yapmalarını tavsiye edeceğimiz bir şey.

INTO THE WILD * * * *
Yönetim ve senaryo: Sean Penn
Görüntü: Eric Gautier
Müzik: Michael Brook, Kaki King, Eddie Vedder
Oyuncular: Emile Hirsch, William Hurt, Marcia Gay Harden, Jena Malone, Catherine Keener, Hal Holbrook, Kristen Stewart/Paramount yapımı.