kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Haziran 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Gelin Michelle Monaghan olunca bu koşuşturmanın sebebi anlaşılabiliyor.

Erkek nedimenin bozguncu eylemleri!

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
Yine mi kadın-erkek hikâyesi, yine mi aşk üçgeni, yine mi mızmız âşıkların doğruyu seçme bunalımları deyip geçmeyin... Bu filmin kendine özgü öylesine sevimlilikleri ve sürprizleri var ki, başta benim gibi burun kıvırsanız da sonunda sizi teslim almayı biliyor. Film, tam 10 yıldır (onların yalancısıyım!) birlikte oldukları halde hiç yatmamış ve hiç aşktan söz etmemiş bir çiftin öyküsünü anlatıyor. Tom ve Hannah öylesine iyi arkadaşlar ki... Tam bir kadın düşkünü olan Tom, arkadaşına her şeyini anlatıyor. Ve onunla dostluğundan da çok mutlu. Ta ki erkekler takımından bir dostu ona, bu ilişkinin Hannah'nın mutluluk anlayışına hiç uymayabileceği uyarısını yapıncaya dek... Ve Tom birden, aslında her zaman istediği kadının Hannah olduğunu sezer gibi oluyor. Hannah çekip altı aylığına İskoçya'ya gidince de, bundan emin oluyor. Ne var ki yolculuktan mutlu-mesut ve özellikle âşık olarak dönen Hannah, orada tanıştığı genç ve yakışıklı bir Dük'le evlenmek üzeredir. Ve bu düğünde nedime olma görevini ise (erkek olmasına karşın) en iyi arkadaşı Tom'a yükler. Ama Tom'un artık başka amaçları vardır: En başta düğüne mani olmak üzere... Doğrusu En İyi Arkadaşım Evleniyor'a çok benzeyen bir hikâyeye dayanan film, sonra başka ufuklara doğru açılıyor. Öncelikle ana teması hoş: Tam 10 yıldır arkadaşlık eden bir çift, birbirlerinin tam dengi olduklarını nasıl fark edemezler? Aşk bazen kendisini bu kadar gizler mi? Sonra araya çok ilgi çekici bir kültür çatışması olayı giriyor. Aslında Amerikan uygarlığının temelinde harcı bulunsa da, özgün bir kültür olan İskoç kültürü, hele tipik New York yaşamı değerleriyle çatışınca, hayli komik şeyler ortaya çıkıyor. Eski, soylu, toprağa dönük ve kurallarla çevrili bir yaşam biçimiyle New York entelektüellerinin karşılaşmasından kıvılcımlar yükseliyor... Filmin temel handikaplarından biri, başroldeki Patrick Dempsey. Ciddi bir kusuru yok, ama Michelle Monaghan gibi bir kadının seçiminde, rüya gibi bir ülke ve görünürde her şeye sahip bir erkeğe karşı çıkarılması, pek inandırıcı bir denge yaratmıyor. Hangi kadın ona ve gürültülü büyük kente dönerdi acaba? Bu görece kusurlarına karşın, aşk üzerine yeni sorular sordurtan sempatik bir film. Çok yakın zamanda ölen sinema ustası Sydney Pollack'ın, Tom'un babası olarak sevimli ve küçük bir rolü de var.

GELİN BENİM OLACAK * * *
(Made of Honor) Yönetmen: Paul Weiland Senaryo: Adam Sztykel, Deborah Kaplan, Harry Elfont Görüntü: Tony Pierce-Roberts Müzik: Rupert Gregson-Williams Oyuncular: Patrick Dempsey, Michelle Monaghan, Kevin McKidd, Kathleen Quinlan, Sydney Pollack. Warner Bros filmi.
Haberin fotoğrafları