kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Temmuz 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Baykal: Önce kendi ellerin temiz olmalı

Yeni Haber
Baykal, Ergenekon'la ilgili olarak İtalya'daki 'temiz eller' operasyonu hatırlatan Başbakan Tayyip Erdoğan'a "Önce düğmeye basacak olan ellerin temiz olması lazım" yanıtını verdi. ..
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''(Ergenekon, Ergenekon) derken vatandaşın gelir düzeyinin de ayrıca bir darbe yemesine kimse seyirci kalmamalıdır'' dedi.

Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin tarihi bir süreçten geçtiğini, bu süreçte toplumun durumu en iyi şekilde anlamasına yardımcı olmanın herkesin sorumlulukları içinde yer aldığını söyledi.

Bu amaçla CHP olarak duruma ilişkin değerlendirmelerini yaptıklarını ve kamuoyu ile paylaştıklarını anlatan Baykal, gelinen noktada, bu değerlendirmelerinin doğruluğunun da ortaya çıktığını savundu. Baykal, başta yargı olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin önemli bir sınavdan geçtiğini belirterek, ülkenin içinde bulunduğu diğer sorunlar ve yaşanan gelişmelerin de gözardı edilmemesi gerektiğini söyledi.

Baykal, ''Elbette yaşanmakta olan yargı süreci, İstanbul'daki yargılama sürecinde yaşananlar, olağanüstü önemlidir. Kamuoyumuz bunu dikkatle izlemeli ve anlayışını ortaya koymalıdır. Ama ülkenin çok önemli sorunlarının gözden kaçırılmasına, çok önemli gelişmelerin unutulmasına da seyirci kalamayız. O süreçle biz çok ilgiliyiz ama o süreç bir kamuflaj vesilesi olmamalıdır'' diye konuştu.

Türkiye'nin ekonomik alanda büyük sıkıntı içinde olduğunu ileri süren Baykal, ''Artık yeni bir döneme girildiği anlaşılıyor. Zam, bu dönemin bir önemli aşamasıdır. Zamla başlayan bu kısır döngü Türkiye'de işlemeye başlamıştır'' dedi. Mutfakta tüketilen mallar, elektrik ve doğalgaz gibi bir çok üründeki fiyat artışlarına dikkati çeken Baykal, buna karşın vatandaşın gelir artışı konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmediğini ileri sürdü.

''VATANDAŞ ENFLASYONUN ALTINDA EZİLİYOR''

Enflasyon artışı ile fiyat artışları arasındaki dengesizliğin, Türkiye'yi yeni sıkıntıların beklediğini ortaya koyduğunu anlatan Baykal, emekliler başta olmak üzere dar gelirlilerin refah artışından pay almalarını öngören düzenlemelerin yapılmadığını savundu. Baykal, şunları söyledi:

''Gelinen noktada artık Türkiye'de enflasyonun altında ezilen toplum kesimleri ortaya çıkıyor. 'Vatandaşı enflasyona ezdirmeyeceğiz, enflasyonla mücadele politikasını götüreceğiz, vatandaşın gelirini de o ölçüde artırarak enflasyonun altında kimsenin ezilmesini izin vermeyeceğiz' deniliyordu... Ama bugün çok açık, matematiksel bir gerçek olarak ortaya çıkmıştır ki toplumda belli kesimler enflasyonun altında resmi rakamlara göre de kalmaya başlamışlardır.''

Emeklilerin, memurların tüm dar kesimlilerin ekonomik açıdan sıkıntı içinde olduğunu ve Hükümetin bu sıkıntıları giderecek önemleri hayata
geçirmediğini ileri süren Baykal, ''(Ergenekon, Ergenekon) derken vatandaşın gelir düzeyinin de ayrıca bir darbe yemesine kimse seyirci kalmamalıdır'' dedi.

"TMO DEVREDEN ÇIKARILIYOR"

Türk çiftçisinin en önemli üretim konusu olan hububatta Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) hala bir alım fiyatı açıklamadığına dikkati çeken Baykal, ''TMO devreden çıkmıştır. TMO bir alıcı olarak piyasayı tanzim etmek, dengelemek üzere, çiftçinin mağduriyetini engellemek amacıyla alım yapmaya başlamamıştır'' diye konuştu. Bunun ilk kez yaşanan bir durum olduğunu ifade eden Baykal, TMO'nun piyasanın tamamen dışına çıkarılması ile fiyatların tüccarın takdirine bırakılacağını söyledi.

Baykal, Hükümeti göreve çağırdığını belirterek, ''Çiftçiyi mağdur etmeyin, çiftçiyi kendi kaderine terk etmeyin, çiftçi borca batmıştır. Çiftçiyi gübre fiyatlarıyla, mazot fiyatlarıyla perişan ettiniz bir de 40 yıllık TMO'yu devreden çıkararak perişan etmeyin. Yazıktır, günahtır'' dedi. Hükümetin çiftçinin yaşadığı sıkıntılardan haberdar olmadığını da iddia eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Hükümet kendi derdinde çiftçi geçim derdinde, Hükümet kendi davasında çiftçi geçim davasında. Böyle şey olmaz. Hükümet hükümetliğini unutmamalıdır. Hükümetin işi kendi çıkarlarının peşinde koşmak değil, milletin çıkarlarının peşinde koşmaktır. Hükümet milletin menfaatini korumak için vardır, kendi menfaatini korumak için değil. Hükümetin bütün ilgisi, bütün dikkati kendi sorunları etrafına yönelmiştir. Halkı toplumu bir yana itme noktasına gelmiştir. Bundan çok büyük üzüntü duyuyorum.''

''CHP OLARAK FARKINDAYIZ, GÖRÜYORUZ...''

Baykal, İslam Kalkınma Örgütü'ne bağlı olarak bir İslam Gençlik Kuruluşu'nun oluşturulduğunu hatırlatarak, bu kuruluşun yöneticilerine, temsilcilerine Türkiye'de diplomatlara tanınan imtiyazların da ötesinde haklar verildiğini öne sürdü. Bu kişilerin olağanüstü yetkilerle donatıldığını, diplomatik muafiyetlerden yararlandıklarını ve denetimden uzak tutulduklarını anlatan Baykal, ''Tam bir imtiyaz düzenlemesidir. Fevkalade tehlikeli, sakıncalı Türkiye'yi rencide edecek bir düzenlemedir. Ama yapılmıştır'' diye konuştu. Baykal, bu konudaki yasal düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine taşımanın yollarını aradıklarını da söyledi. Baykal, ''Burada önemli olan şudur; Türkiye'de dışardaki belli bir çevreye ne ölçüde imtiyaz vermeye hazır bir iktidar bulunuyor'' dedi.

Bir başka yasal düzenleme ile de bazı iktidar yandaşı yardım kuruluşlarına yüzde 100 vergi muafiyeti getirildiğini iddia eden Baykal, ''Bu tozlu, dumanlı ortamda böylesine yaşamsal, böylesine gelecekte ağır sorunlar yaşatacak düzenlemeler sessizce geçiştirilmek istenmektedir. CHP olarak bunları farkındayız, bunları görüyoruz ve milletimizin dikkatini bunlara çekiyoruz'' diye konuştu.


CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon soruşturmasında 13 aydır iddianamenin hazırlanmamış olmasını eleştirerek, ''Bir garabet var. Sanıkları biliyorlar da suçu bilmiyorlar. Kimlerin sanık olması gerektiği biliniyor ama onların suçlarının adı konulamamıştır. Böyle bir dava skandaldır'' dedi.Baykal, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, AK Parti hakkında Anayasa Mahkemesinde açılan kapatma davasının gündemden düştüğünü, Ergenekon soruşturmasının birden bire Türkiye'nin ilgisini çeken ana dava haline geldiğini belirtti.

Anayasa Mahkemesindeki davanın usulüne uygun, her türlü dedikodu ve şaibeyi gereksiz kılacak şekilde götürüldüğünü anlatan Baykal, ama İstanbul'daki Ergenekon soruşturmasının her gün gazete manşetlerinde yer aldığını belirtti. ''İstanbul'daki davanın aslında büyük ölçüde siyasal nitelik taşıyan, siyasi bir ihtiyaçla gündeme getirilen; zamanlamasıyla, kapsamıyla, gelişmesiyle, siyasi yönlendirmenin olağanüstü etkili olduğu bir dava niteliğinde götürüldüğü ortaya çıkmıştır'' diyen Baykal, siyasal niteliğin soruşturmanın başlangıç dönemlerinden itibaren net bir şekilde görüldüğünü savundu.

Baykal, Ergenekon soruşturmanın yürütülüş biçiminin de kamuoyunu çok derinden etkilediğini, ilgi çektiğini; ancak 13 aydan beri kamuoyunu tatmin edecek, gözaltına alınan insanların durumlarını anlamalarına fırsat verecek iddianamenin ortaya konulamadığını ifade ederek, ''Bu, çok ağır, vahim bir durumdur. İlk kez Türkiye'de yaşanmaktadır'' dedi.

Baykal, 12 Eylül döneminde çok sanıklı büyük yargılamalar olduğunu anımsatarak, askeri darbenin 12 Eylül 1980'de yapıldığını, 16 Eylül 1980'de aranan sendikacılardan 950'sinin teslim olduğunu, 19 Aralık 1980'de DİSK davasının başladığını söyledi. Baykal, ''Askeri müdahaleden sonra 950 sanık toplanıyor. 3 ay içinde iddianame ortaya konuluyor ve yargılama başlıyor'' diye konuştu.

''BİR GARABET VAR''

Söz konusu dönemdeki MSP ve MHP davalarında yaşanan yargılama süreçlerini de anımsatan Baykal, şunları söyledi:''Şimdi normal, demokratik hukuk devleti süreci yaşıyoruz ama 13 ay geçmiş, insanlar gözaltına alınmış, hala ortada iddianame yok. Dünyanın hiçbir demokratik hukuk devletinde böyle bir tablo olamaz. Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırıdır. AİHM kararlarına aykırıdır. Bizim, hukukumuza, anayasamıza aykırıdır. Makul süre içinde açılması lazım. Bir
sürenin belirlenmemiş olması, size o süreyi sonsuza denk uzatma hakkı, yetkisi vermez. Gereğini yapacaksınız. Niye yapmıyorsunuz, ceza vermek için mi yapmıyorsunuz? Yoksa ne istediğinizi mi bilmiyorsunuz? Bir garabet var. Sanıkları biliyorlar da suçu bilmiyorlar. Kimlerin sanık olması gerektiği biliniyor ama onların suçlarının adı konulamamıştır. Suçların adı konulamadığı için iddianame yazılamamış. Böyle bir manzara... Bu, saygıdeğer bir hukuk tablosu olarak kabul edilebilir mi? Böyle bir dava skandaldır. 13 ay boyunca insanları gözaltına alacaksınız ama onları neyle suçladıklarını dahi inandırıcı bir biçimde söylemeyeceksiniz. Sanıkların avukatları neyle suçlandıklarını bilmiyorlar. Sanıkların avukatları, dosyanın içeriğine giremiyorlar, dosyayı göremiyorlar. Böyle bir şey olur mu?''

MERKEZİ SERVİS İDDİASI

''Soruşmanın gizli olması gereken ilk aşamalarında, yandaş yayın organlarına yapılan merkezi servis sonucu bir yıpratma kampanyası, siyasi mahkum etme çabası'' olduğunu ileri süren Baykal, emniyet ve savcılıkta alınan ifadelerin,gizli olan ilk soruşturma bilgilerinin
nasıl gazete manşetlerinde yer aldığını sordu.

Bir süre önce yargı sistemine, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) uygulaması getirildiğini, UYAP'la yargı sürecinin bütün aşamalarının bilgisayar ortamına aktarıldığını anlatan Baykal, bu verilerin, Adalet Bakanlığının Bilgisayar İşlem Merkezi tarafından merkezi olarak kontrol edildiğini söyledi. Baykal, şöyle konuştu:

''Şimdi, bu böyle midir, değil midir? Ben bunu, Başbakan'a ve Adalet Bakanı'na soruyorum: Bugün Adalet Bakanlığımıza, İstanbul'da yürütülmekte olan davanın gizli olan ilk soruşturma aşamasına yönelik bilgilerin, belgelerin, dosyanın UYAP çerçevesi içinde Adalet Bakanlığı Bilgisayar İşlem Merkezi tarafından izlenmesi, değerlendirilmesi imkanı var mıdır, yok mudur? Eğer böyle bir düzenleme yapılmışsa, ilk tahkikatın gizliliği ilkesinin Adalet Bakanlığı açısından geçerli olmadığı kabul edilmiş olacaktır. Eğer böyle bir uygulama varsa ilk tahkikatın gizliliği mutlak olmaktan çıkmakta, Adalet Bakanlığı bürokrasisi ve siyasi kadrolar açısından 'yürütülmekte olan soruşturmanın gizliliği ihtiyacı yoktur' diye bir kabulle yola çıkılmış olmaktadır. Böyle midir, değil midir? Bu bizim adalet sistemimizde muazzam bir gediğin açılması demektir.''

''NEREDEN KAYNAKLANIYOR OLABİLİR?''

Baykal, yürütülmekte olan soruşturmaların siyasal nitelik taşıdığını ileri sürerek, ''Adalet Bakanlığının yürütülmekte olan davanın bütün ayrıntılarını, belgelerini, ifadelerini aynı anda, dosyaya girer girmez izleme şansına sahip kılınması, Türk adalet sisteminin çok ciddi darbe alması anlamına gelmez mi?'' diye sordu. Bunun çok önemli bir tablo olduğunu ifade eden Baykal, eğer bilgisayar işlemleri sonucu yürütülmekte olan davaların bütün aşamaları merkezi kontrolle izlenebiliyorsa, soruşturmanın bazı yönleriyle ilgili basına yansıtılan haberlerin nereden kaynaklanıyor olabileceğiyle ilgili arayışa bu tespitinin önemli katkı yapacağını söyledi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''İtalya'da Temiz Eller operasyonu yapıldığı zaman 'bizde bu ne zaman yapılacak?' diye hayran hayran bakanlar, ülkemizde bu adımlar atıldığı zaman niçin rahatsız oluyorlar?'' sözlerine, ''Temiz eller operasyonunu yapmak için düğmeye basacak olanın, önce kendi eli temiz olacak. İtalya'daki temiz ellerle senin buradaki operasyonun arasında ne paralellik var?'' karşılığını verdi.

Baykal, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada, ''Ergenekon'' soruşturmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Bu soruşturmanın, dar bir hukuk kadrosunun, kendi görev ve sorumluluk alanı içinde yürüttüğü dava olmaktan çıktığını ifade eden Baykal, davanın içinde, Başbakan, bakanlar, AK Parti yandaşı gazetelerin bulunduğunu iddia etti.

Baykal, mahkeme salonuna siyaset girdiğini, siyasetin girdiği anda da adaletin çıktığını söyledi.Soruşturma kapsamında örgütün finansörü olduğu gerekçesiyle tutuklanan Kuddusi Okkır'ın cezaevinden çıktıktan 3 gün sonra yaşamını yitirdiğini anımsatan Baykal, bunun hukukla ve insanlıkla bağdaştırılamayacağını söyledi. Baykal, ''Neyin finansörü bu kişi? Cenazesi Edirne Belediyesinin katkısıyla İstanbul'a getirildi. O finansörse, sizin Ergenekon da onun finanse ettiği bir Ergenekon'' dedi.

''SANIK VAR, CEPHANE YOK''

Ergenekon'un çıkış noktası olan, Ümraniye'de bir gecekonduda 12 Temmuzda ele geçirilen bombaların, 13 Temmuzda imha edildiğini hatırlatan Baykal, ''Acaba görsek, incelesek, 'göremezsiniz, biz gördük, inceledik...' Ortada yığınla sanık, laf, kitap, tanık, proje var, ortada cephane, silah, mermi yok. Ortada subay var, emekli ama asker yok, tank, top yok. Ortada proje, CD'ler var... Ciddi olalım'' diye konuştu.Baykal, davanın, ciddi şekilde yıprandığını, yaşanan olayların, davanın etkinliğine darbe vurduğunu savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Şu konu netleşmedi: Bu örgüt darbeyi geçmişte yapmak üzere kurdu da şimdi mi ortaya çıktı, onun hesabını mı soruyoruz? Yoksa, şimdi darbe yapacaklar da o darbeyi engelleyip, bunun hesabını mı soruyoruz? Geçmişte bir darbe hazırlığıyla ilgili bir soruşturmaysa, ona göre ifadelerinin alınması, sorgulanması gerekenler var. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı, günlüklerin kendine ait olmadığını söyledi. Böyle olup olmadığını tahkik etmiyorlar.

7 Temmuzda Gaziantep'ten başlamak üzere, bir büyük ayaklanma hareketini ortaya koymak üzere oluşmuş bir organizasyonsa ona göre bakalım. Bu ihtilali, kim, kimlerle yapacak, hedefi ne? Emekli askerler, emekli astsubaylar ele ele vermişler... Oradaki Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, ordu komutanları, koca Türk Silahlı Kuvvetleri, onlara rağmen mi ihtilal yapacaklar? Buna inanmamızı mı istiyorlar? Bunun inandırıcılığı, ciddiyeti olur mu? Buralardan tutturma imkanı yoktur. İddianame, her hafta ertelenmektedir. 2 bin 500 sayfa iddianame... Sen bırak 2 bin 500 sayfayı, bana 5 sayfa söyle. Kim ne yaptı, nasıl, niçin yaptı, onun hesabını hep beraber soralım.''

''HUKUKUN SINAVI''

CHP Genel Başkanı Baykal, Türkiye'nin, bu güç dönemin altından, demokrasi ve laikliğini güçlendirerek çıkacağını dile getirerek, bu tertiplerin işlemeyeceğini, hukuk ve anayasal sistemin, bu olayları etkisiz kılmanın gücüyle ortaya çıkacağını söyledi.

Böyle olay ve tertiplerin her zaman yaşanabileceğini ifade eden Baykal, Türk adaletindeki gerçek savcı ve yargıçların, dürüst, deneyimli hukuk
sisteminin ayağa kalkmasını beklediklerini belirtti. Baykal, hukukun gücüne, kadrolarına, yargıçlarına, savcılarına, geleneğine inandıklarını vurgulayarak, laiklik ve demokrasinin güçlenmesi için hukukun büyük bir sınav vermesi gerektiğini söyledi.

Baykal, hukukun, bu sınavı vermesi halinde, demokrasi ve laikliğin güçlenerek çıkacağını ifade etti.Türkiye'de bu olayları yaşaya yaşaya istikrarı yakalayacaklarını dile getiren Baykal, istikrarın toplumun içinde değil, ülkeyi yöneten kadroların arasında bozulduğunu öne sürdü.
Halkın sorunlarını çözmek için oy alıp, sonra kendi sorunlarını çözmek için devlet, hukuk ve anayasa ile kavga edilmesinin yanlış olduğunu
vurgulayan Baykal, ''Bunun iyi olmadığını, yaşayarak göstermeliyiz. 4 defa yaşadık, hala o ders alınamadı. İnşallah, bundan sonra alınır, bir
daha bu yollara girmemek gerektiğini görürüz'' dedi.

''AKİL ADAM OLMAYANLARI NİYE GETİRDİNİZ?''

Baykal, vatandaşın, anayasa problemi bulunmadığını belirterek, 12 Eylül anayasasının büyük bir bölümünün değiştiğini anımsattı. Ancak, anayasanın tümünün değiştirilmek istendiğini ifade eden Baykal, Almanya'da anayasayı işgal kuvvetlerinin, Japonya'da ise ABD'li General Mc Arthur'un hazırladığını, bu ülkelerde anayasayla ilgili bir sorun bulunmadığını söyledi.

Türkiye'nin anayasasını, Milli Mücadele ve Ulusal Kurtuluş Savaşının koşulları içinde, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmak için
yaptıklarını anlatan Baykal, ''Ülkeyi yönetmeye kalkanlar, onlara dışardan yön verenler, ülkeyi karıştırmak isteyenler, ikide bir
karşımıza bu sorunları getiriyorlar. Buna alet olmayalım'' dedi.

Baykal, ''Türkiye sıkıntıda, akil adamlar kadrosu kuralım'' önerilerine işaret ederek, ''Demokraside seçim noktasına gelenler, akil
insanlardır. Ülkeyi yönetmek için işbaşına gelmiş olanlar akil adamlar değil mi? Niye akil adam olmayanları oraya getirdiniz, şimdi de akil
adam arıyorsunuz? Demokrasilerde, akil adam, başka yerde aranmaz, olduğu yerdedir. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar kurulu üyeleri akil
adamlardır. 'Yok, bizde ihtiyaç var...' Sorun o'' diye konuştu.

Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti grubunda yaptığı ''İtalya'da Temiz Eller operasyonu yapıldığı zaman 'bizde bu ne zaman
yapılacak?' diye hayran hayran bakanlar, ülkemizde bu adımlar atıldığı zaman niçin rahatsız oluyorlar?'' açıklamasını da eleştirdi.

''Temiz Eller operasyonunu yapmak için düğmeye basacak olanın, önce kendi eli temiz olacak'' diyen Baykal, ''Temiz ellermiş... İtalya'daki
temiz ellerle, senin buradaki operasyonun arasında ne paralellik var? Sen Mustafa Balbay'ı, gazetecileri, askerleri, temiz Türkiye'yi
engellediği için mi gözaltına aldın?'' dedi.

Baykal, ''Milletvekili dokunulmazlığı konusunu aşmadan, büyük söz söyleme hakkına sahip değilsin, susacaksın. Bu konu çözülmeden,
Türkiye'de siyasi tartışmaları, bir zemine oturtma imkanı yoktur'' diye konuştu.

''BÜTÜN İHTİMALLERE HAZIRIZ''

Türkiye'yi, sıkıntılı dönemden güçlendirerek çıkarmada, CHP'nin kendini sorumlu hissettiğini dile getiren Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:''Bütün ihtimallere karşı, kendimizi hazır hissediyoruz. Anayasa Mahkemesi ne karar alırsa alsın, İstanbul'daki dava nasıl giderse gitsin, bundan Türkiye'yi güçlendirerek çıkarmak, hepimizin boynunun borcudur. Bunun gerçekleştirilmesi için hiçbir engelli kabul etmiyorum. Biz, üzerimize düşeni yapacağız. Anayasa Mahkemesi hangi kararı alırsa alsın, inanıyorum, Türkiye'de yaşadığımız olayları, bir daha yaşamamızı gerekli kılmayacak, yaşanan olaylardan herkesin ders almasının sağlanacağı yeni ve taze bir başlangıcı hep beraber yapacağız. Herkes, kendini buna, böyle bir tabloya hazırlasın. Biz hazırlıyoruz, bizim dışımızdaki siyasi kadrolar da kendilerine yeni bir Türkiye hazırlasın.Türkiye'yi, bu kadro çıkmaza soktu. Türkiye'nin siyasi temellerini sahiplenerek, yeni bir Türkiye kadrosunu hep beraber inşa edeceğiz.''

AA