kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Temmuz 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
EMRE AKÖZ

Deniz börülcesi

1970'lerin sonu, 1980'lerin başında, dışarıda yağmur, fırtına sürerken yine yazın geleceğini, yine Bodrum'a gideceğimizi ve yine Gümüşlük lokantalarında deniz börülcesi yiyeceğimizi konuşurduk.
O zamanlar İstanbul'da deniz börülcesi bulmak mümkün olmazdı. Belki bazı lokantalarda vardı ama biz bilmezdik. Bodrum'un, güneşin ve deniz börülcesinin hayalini kurar dururduk.
Yıllar geçti. Ekonomi büyüdü, nüfus arttı, teknoloji ilerledi, iç turizm gelişti.
Bugün bütün büyük marketlerde deniz börülcesi bulunabiliyor. Çünkü yeterli talep var ve o talebi karşılayacak ulaşım, paketleme ve saklama sistemleri mevcut.
Ne zaman, " Tarlada 1 lira, markette 3 lira " türü haberleri görsem aklıma deniz börülcesi gelir.
Bir ürünün köy tarlasındaki fiyatı ile kent marketindeki fiyatını karşılıklı koyarak yaygara koparmak, eski ama canlılığını koruyan popülist bir söylemdir.
Çünkü özellikle dar ve sabit gelirli insanların aklını çeler.
Halbuki bu, hesap kitap işidir: Tarladaki ürünün satın alınması, paketlenmesi, taşınması, depolanması, marketlere dağıtılması hep para gerektirir.
Paketleme paradır. Kamyonlar paradır. Soğuk hava depoları paradır. Market binaları paradır.
Eğer tekelci bir market sistemi olsaydı belki fahiş karlardan kuşkulanabilirdik.
" Adamlar tekel olma fırsatını kullanarak tüketiciyi kazıklıyor " diyebilirdik.
Ancak birçok market zincirleri var ve aralarındaki ciddi rekabet de sürmekte.
Çünkü temel tüketim maddelerinin fiyatlarını ev kadınları ve kuruluşlar (mesela yemek fabrikaları, lokantalar) günü gününe takip ediyor ve en ucuz hangisindeyse oradan alıyorlar.
" Tarlada 1, markette 3 " itirazı tek bir koşulda geçerlidir: Market zincirlerinin aralarında anlaşarak, fiyatı belirlediğini göstermek.
Böyle bir fiyat ayarlama numarası, rekabet koşullarına aykırıdır ve kanuni müeyyidesi vardır.
Ancak bunu ispatlamak gerekir.