kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Haziran 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Futbol denince akla -tamam şimdi buldum- hemen onun adı gelir!

SAMİ TOSUN
Efendim, malum İsviçreliler Fatih Terim'i kebap haline getirdiler, öyle neşrettiler. Milli hislerimiz ayran oldu kabardı. Yapılır mıydı bu bize? Gerçi malum, elemeler zamanı biz, yani güzide bir spor, pardon futbol gazetemiz, İsviçreli futbolcuları travesti kılığına sokup birinci sayfasında o şekil yayımlamıştı ama olsun, biz Türktük ve her şeye hakkımız vardı. İsviçreli futbolcuları zamanında Türkiye'de dilediğimizce 'ağırlamak', soyunma odasına giden koridorda haşat etmek bizi hakkımızdı. Kefere takımının şahsımıza yönelik kebapsal hareketleri ise kabul edilemezdi. Dün dündü ve bugün bugündü... Ve neticede, anladık ki İsviçrelilerin kafası fazla çalışmıyordu; Fatih Terim'in döner kebap halinde neşredilmesi, belki de kaybedilecek olan maçı lehimize çevirmiş, bizim asabı bozuk milli yapımız sayesinde, iman kuvvetiyle maç kazanılmıştı. İşte biz böyle bir millettik... Kaldı ki, Fatih Terim ille de bir kebaba benzetilecekseydi, bu kebap dönmez bir kebap olmalıydı. Çünkü Fatih Terim ölür ve fakat dönmezdi... Evet efendim. Fatih Terim hadisesi - ki bu 'hadise' lafını gayet bilinçli yazıyorumfevkalade fevri yapısıyla tanınır. Aslında ben onda, hani İtalyanca konuşurken iyice ortaya çıkan şeker bir yan da bulunduğundan eminim. Hatta duyumlarıma göre, her ortama anında uyum sağlayabilen, bir köy kıraathanesinde, bir yer sofrasında kendi evindeymiş gibi rahat hareket edebilen karakterde bir insanmış. Bizde 'delikanlılık'ın en önemli raconudur, ahbap vefası üst düzeyde olan bir kimseymiş. Ne var ki ve gelin görün ki, takmış olduğu altın aksesuarlar gibi bir ahbap seçimi olduğu kesindir. Nedense her daim öne çıkarmak zorunda hissettiği güç gösterisi, ahbaplarını da belirleyen bir düzeydedir. Onunkine, fevkaladenin fevkinde bir 'hiper-ego' da denebilir. Mimiklerine yansıyan bir horozlanma halinden söz edilebilir. Yani şöyle söyleyeyim, ağzını büzüp gererken, aynı zamanda kafasını ileri geri oynatarak, 'Hah, şimdi gagayı gömdü gömecek' ruh hali yaratan bu duruma 'horozlanma'dan daha iyi bir isim verecek varsa, buyursun versin. Sonra, ben devlet idaresinin doğrudan Fatih Terim'in eşi Fulya Hanım'a bırakılmasından yanayım. Hakkındaki en önemli rivayettir, Fatih Terim bugün Fatih Terim'se bunu Fulya Hanım'a borçlu olduğu söylenir. Hah, işte mesele burada!.. Fatih Terim esas olarak bir 'zapt edilmesi gereken kişi' imajına sahiptir. Gerçekten de, durum böyledir. Yani, elemelerdeki İsviçre maçı öncesi koskoca Futbol Federasyonu da Fatih Terim'e uymuş, bir seferberlik ilan edilmiş, uluslararası bir skandala imza atılmıştır. Olan Şifo Mehmet'e olmuş, 'kelle' verilmiş, yola devam edilmiştir. Yani, Fatih Terim savaş çıkarabilme potansiyeline sahip bir kimsedir. İtalya'da da bu yüzden sevilmiştir. Enteresan mafya figürleri çıkarmış bir memleket olarak, Fatih Terim'in tarzına hasta olmaması mümkün değildir. Zaten çalıştırdığı takımları da bir çeşit askeri birlik gibi gördüğü söylenebilir. Mesela Emre, kendini milli takım futbolcusundan ziyade, Fatih Terim'in askeri gibi hissediyor bence. Basın tribününe el hareketi çekmek ve parmak sallayıp tehdit etmek gibi hasletlere sahip bu kahraman topçumuz, hiç kuşkusuz Terim'e gönülden bağlıdır. Zaten bütün futbolcuları onu bir 'baba' figürü olarak görmekte, o da onlara babaları gibi davranmakta, kafalarını okşamakta, zaman zaman da kulaklarını çekmektedir. Fatih Terim bir cip yüzünden Hakan Şükür'le papaz oldu olmasına ama bu onun için bir yenilgi sayılmaz; Hakan Şükür kendisini bulutların üzerinde hissettiğinden böyle bir olay vuku bulmuştur. Ne diyeyim efendim, futbol bir 'şov bizinıs' ise, Fatih Terim bu 'şov'un tillahını kulübeden yapabilen ender adamlardan biridir. Artık biliyoruz ki, bir maç yayını boyunca kameralar sahaya hiç dönmese ve bize sadece Fatih Terim'i izlettirseler, hareketlerinden ve mimiklerinden sahada ne olup bittiğini anlayabiliriz ve hiç sıkılmadan 'maçı' izleriz. Eh, böyle bir başka adamı nereden bulabiliriz ki? Türkiye'nin tanıtımı mı? Reklamın iyisi kötüsü olmaz!..