Kırmızı çizgi ve "su faturalı" yazı

Bir zamanlar Rauf Tamer'le Anadolu'yu dolaşırdık.
"Bir seçim öncesi" Adana'ya gitmiştik.
DYP'lisi, SHP'lisi, MHP'lisi, Refah'lısı, kiminle konuşsak "biz alırız" diyorlardı.
Akşam, Aytaç Durak bizi bir kenara çekti.
Adana şivesiyle dedi ki:
- Ağalar, biz alırık... Başkasına kanmayın, okuyucunuza mahcup olursunuz.

"Seçim zamanları" Aytaç beye sorarız.
"Ne olur" diye.
Tecrübeyle sabit "onun dediği" olur.

Bazen Aytaç beyin bir "sözünü" veya "icraatını" yazarız.
Adana'da öğrendik, Aytaç bey bizim yazıyı "çoğaltıyormuş."
"Su faturalarına" iliştiriyormuş.
Ve "abonelere" dağıtıyormuş.
Adana'da "380 bin su abonesi" var.

Aytaç Durak'a 2005'te "AK Parti'yi" sormuşuz.
Yanıtını da yazmışız. (Sabah 4 Mayıs 2005)
"O konuşma" aynen şöyle:
- Aytaç bey, mensubu olduğunuz AK Parti'nin durumu nedir?
- İki kırmızı çizgi var... Bunları çiğnemezse AK Parti'yi kimse durduramaz... Kendilerine de söyledim.
- Nedir bu çizgiler?
- Çizgi bir: Marjinal görüşlere itibar etmesinler... Çizgi iki: Devlet imkanlarını yakınlarına peşkeş çekmesinler.

Adana'da bu yazımızı "eski su faturaları dosyasında" görünce başladık gülmeye.
Aytaç bey de "al ağam dedi... Senin yazı, sana hediyem olsun."