kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Şubat 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Ara Güler’in çektiği aile fotoğrafında Mehmet Barlas’ın kucağında torunları Faruk, Canan Barlas’ın kucağında Cem var.

Dostluğumuzu kötüye kullananlar oldu

23.02.2008
- Açık ev gibi sizinki. Siyasi bir çiftsiniz. Siyasetten Turgut Özal, Tansu Çiller gibi isimler dostunuz oldu. Size telefon etmeden de gelen olur mu?
- C.B:
Mehmet de ben de çok severiz misafiri. Haber vermeden de gelinir bizim eve. Bir masanın etrafına 35 kişiyi sığdırdığımız çok olmuştur.
- M.B: Hayatımızda çok değişik insanları yakınımıza soktuk. Arkadaş olduğunu sanıyorsun. Derken dramatik bir dönüm noktasında bakıyorsun ki o dost sandığın kişi, dost değilmiş. Seni satabilir, arkadaşlığını kötüye kullanabilir. Onları yaşadık tabii. Kendi meslektaşlarımızdan da, siyasetçilerden arkadaş sandığımız kişilerden de oldu bu. Sonra Canan'la beraber durum değerlendirmesi yaparız, "Demek ki burada hata yapmışız," deriz. Turgut Özal, Turan Güneş 'iç kale'nin arkadaşlarıydı. Tansu Çiller, Semra Özal da...

- Her olayı bu kadar sakin mi karşılarsınız?
- C.B:
Mehmet çok sabırlıdır, güçlüdür, her şeyin içinden iyimser bakış açısıyla çıkar ve hayatı öyle yaşamayı sever. Kötü yanlarını bulup ortaya çıkarmaktan hiç hoşlanmaz. Ben insani alışverişsizliklerden daha çok sarsılırım. Türkiye vahşi bir yer. Mehmet'in siyasetin içinde olması, benim meslek hayatımı da etkiledi.
- M.B: Benim yüzümden Canan'ın yazıları kesildi.
- C.B: Mehmet bana söylemişti. "Bak," dedi, "bir evde iki gazeteci olursa, olmaz." Hiç kabahati yok. Gazeteci olmaya karar vermiştim, çok da memnuniyetle yaptım. Ama 40 yıldan geriye bakınca Mehmet haklı çıktı. "Bu mesleğe girersen zedelenirsin," demişti. Ama ben ailemi mesleğimin önüne aldım. Verdiğimiz mücadelenin içinden 'iyi' çıkmayı öne aldım. Meslek dediğin şey aile kadar sahici bir şey değil!
- M.B: Canan'ın başı benim yüzümden hep belaya girmiştir. Cumhuriyet gazetesinde tanıştık, evlendik. "Aynı gazetede karı-koca olmaz," dedim. Onun üzerine Canan gazeteyi bıraktı, Bakırköy Ruh ve Sinir hastalıkları Hastanesi'nde psikolog olarak çalışmaya başladı. Bir gün Cumhuriyet'in şoförü yanıma geldi. "Çok üzüldüm," dedi. "Ne oldu?" diye sordum, "Hanım ablayı Bakırköy'de gördüm," dedi. Sanmış ki, benimle evlenince delirdi. Canan, duygularını yazıyla çok iyi ifade edebilen bir yazardır.