kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Şubat 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Nu, 1967 - Bursa

Mimarlık karısı, resim sevgilisi, edebiyat metresiydi

Evrim ALTUĞ
28.12.2007
İstanbul'un alaycı, alaylı, hayvansever ve entelektüel moderni Cihat Burak'ın retrospektif sergisi, İstanbul Modern'de. Sergide, yapıtlarıyla günümüz toplumunu kıyasıya ama gülümseyerek eleştiren çok yönlü ustanın 232 çalışması bir araya getirildi..
İLİŞKİLİ HABERLER
Mimarlık karısı, resim sevgilisi, edebiyat metresiydi
İstanbullu modern mimar, yazar ve ressam Cihat Burak'ın retrospektif sergisi, İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde açıldı. Samatya'da 1915'te doğan Burak'ın sergisinde, çeşitli dönem ve tekniklerden 232 eser, müzenin koleksiyon sergileri ve ulusal sergiler baş küratörü Levent Çalıkoğlu öncülüğünde bir araya getiriliyor. Resimlerindeki hiciv, cümbüş ve sahneleme duygusunu, belki de daha çocuk yaşta karşısından ayrılmadığı Karagöz satıcısı vitrini ve bu sanatın zengin temsil gücüne borçlu olan Burak, 1994 yılında, kalp yetmezliği sonucu hayata veda etmişti. Bu sergi ise üçte ikisi daha önce görülmemiş ve sergilenmemiş Cihat Burak yapıtlarını buluşturmasıyla öne çıkıyor. Ayrıca sanatçıya ait özgün kuş evleri, seramik, porselen kompozisyonları ve Burak'ın olmazsa olmaz kedi heykelleri ve kedi resimleriyle dikkat çekiyor. Retrospektifin bir özelliği de, yakın zaman önce yitirdiğimiz kültür insanı Samih Rifat'ın hazırladığı Simurg: Gerçeğin Peşinde 30 Yolcu belgeselinin ressama adanmış bölümünün, sanatseverlere sunuluyor olması. Sergide ayrıca, Ara Güler'in çektiği Cihat Burak fotoğrafları da ilk kez görülebiliyor. Babası, dedesinin kendisini hafız yapma isteğine Kuleli'deki askeri kışlaya girerek cevap vermiş, eğitimli ve entelektüel bir aileden gelen Burak'ın yaşam öyküsü, bir anlamda modern Türkiye'nin de öyküsü gibi. Yani sergideki bu görsel yaşam öyküsü, Türkiye'deki sanat ortamı, üst-orta sınıfın varoluş ve ahlak çelişkileriyle bürokrasi çıkmazlarının da resmi geçidine dönüştürülmüş. Bu anlamda müzedeki serginin en 'popüler' çalışmaları, Burak'ın imzasıyla tuvale yansıtılan Süleyman Demirel (Başkumandan adlı resim), Turgut Özal (Sultan Sofrası resmi, Ekim 1984) veya Semra Özal (Bizim First Lady, 1985) gibi 'protokol'den figürlerle vücut buluyor. Askerlik hatıralarının, Telli Baba ziyaretlerinin ve diktatör yüzlerin de Cihat Burak'ın fırçasıyla yansıtıldığı sergide ayrıca, sanatçının gözünden aktarılmış bir 19 Mayıs 1960 bayram töreni resmi veya Karafatma adlı yapıtı da (1968) öne çıkan eserler arasında. Çocukluğunda Larousse okumayı, ders çalışmaya tercih eden Cihat Burak'ın edebiyat ve sanatla teması, özellikle Galatasaray Lisesi'nde okuduğu sırada girdiği Mehmet Ali Bey resim atölyesiyle artmış. Şevket Dağ, Hamit N. Görele ve Nejad Melih Devrim gibi fırçalarla aynı atölyeden geçen Burak, o sırada pek çok öykü de yazmış. Hatta bu öyküler, İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun övgüsünü toplamış. Resimlerini göstermek üzere gittiği Akademi'de, tesadüfen karşılaştığı Nurullah C. Berk, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Zeki Faik İzer'in aldırışsız eleştirileri üzerine, tam anlamıyla bu kurumun kapısından dönüyor Burak. Bir süre Feyhaman Duran'ın atölyesine konuk öğrenci olarak katılıyor ama, bu da onu tatmin etmiyor. Ardından okulun mimarlık bölümüne giren sanatçı, yine de resim bölümünün Cous De Soir (çıplak model atölyesi) derslerine devam etmekten kendini alamıyor. Burak o günleri "... Mimarlığı da çok sevdim; şimdi artık mimarlığı karım, resmi sevgilim, edebiyatı da metresim gibi görüyorum," sözleriyle anlatmış.

MEYHANE GÜNLERİ
Cihat Burak; Galatasaray, Balık Pazarı'ndaki Tarihi Cumhuriyet Meyhanesi'nin müdavimlerinden biri. Hem de lise yıllarından beri... Anlattığına göre, gençliğinde, 1946'da Sait Faik ve Orhan Veli ile bu meyhanede Bozcaada şarabı içip, kılıç şiş yiyor. Daha sonra iş hayatına giriyor. İlk olarak Ankara Beden Terbiye Genel Müdürlüğü'nde çalışan Burak, ardından Ankara Teknik Üniversitesi proje bürosunda Sedat Hakkı Eldem, Prof. Paul Bonatz ve Prof. Emin Onat'la bir süre çalışıyor. Diyarbakır ve Kastamonu Tekel Başmüdürlükleri, Gaziantep Hükümet Binası, Giresun Adliye Binası, İstanbul'da Şair Nedim İlkokulu ek binası, Burak'ın bu dönemde projelerini yaptığı binalardan bazıları. İki yıl sonra Birleşmiş Milletler bursu ile Paris'e gidiyor ve altı aylığına gittiği, ancak iki yılını geçirdiği sanatın başkentinde, kendi sözleriyle "Şarap içer gibi müzeleri içiyor." Sanatçının ikinci Paris seferi olan 1961-1965 dönemi ise, mimarlık, sanat eğitimi ve bohemliğin kesiştiği, verimli bir zaman dilimine rastlıyor. Sanatçı bu süreçte, Paris'teki ilk sergisini 1962'de Claude Levin Galerisi'nde açıyor. Bunu, Lille bölgesinde bir diğer sergi izliyor. Bu sırada Nejad Melih Devrim, Abidin Dino, Selim Turan, Avni Arbaş gibi öteki Türk ressamlarıyla yeniden temas kuruyor. Cihat Burak'ın Türkiye'deki ilk kişisel sergisi ise, 1957'de, Beyoğlu Şehir Galerisi'nde açılıyor. Aynı sergi Ankara Sanat Severler Derneği'nde de tekrarlanıyor. 1965'te Türkiye'ye dönüşünde bir süre resim öğretmenliği yapan sanatçı, 1967'de Devlet Resim Heykel Müzesi Çağdaş Türk Resmi birincilik ödülünü kazanıyor. Bu dönemde, sergideki yapıtlarına da yansıdığı üzere, mimarlığa ve taşraya yeniden dönüş yapıyor. Bu arada, 1968'de yapımına başlanan Atatürk Kültür Merkezi'nin yapım çalışmalarında görev alsa da, yapının mimarı Hayati Tabanlıoğlu ile anlaşamıyor. Hatta AKM'de yaptığı freski Hayati Bey'in yıktırması, Burak'ın Hayati Bey'e yönelik hiciv dolu Kültür Bekçisi ve Gece Bekçisi adlı ikili resmini yapmasına yol açıyor. Bu iki eser de sergide yer alıyor. Hayvanlara, özellikle kedi ve kuşlara düşkünlüğüyle bilinen ve bunu eserlerine de yansıtan Burak'ın resim olarak da işlediği Cardonlar öykü kitabı ise 1982'de yayınlanıyor. Yâkût1992'de öykü dalında birinci seçilirken, bunu Zenci Kalınız öykü kitabı izliyor. Sanatçı, içinde yer aldığı bu mimarlık, ressamlık ve yazarlık üçgeninde nasıl var olduğunu şöyle anlatıyor: "Çoğu kimse benim ne iş yaptığımı bilmez; mimarlar beni daha çok ressam zannettikleri için mimarlığımı ciddiye almazlar, ressamlar da mimar olduğumu bildikleri için ressamlığımı ona göre alırlar. Bir koltuğa iki karpuz sığdırmanın keyfi içinde öteki koltuğum boş kalmasın diye ona da yazarlık sıkıştırmışımdır." Cihat Burak, 1957'deki ilk sergisinden 1991 tarihli Garanti Bankası Beyoğlu Sanat Galerisi'ndeki son sergisine kadar 23'ü kişisel olmak üzere toplam 78 sergiye katılmış, üretken, yakın tarihe tuvaliyle tanık bir imza. Sanatçının 50 yıllık sanatsal üretimini bir araya getiren sergi, 23 Mart'ta sona erecek. Tel: (0212) 334 73 00
Haberin fotoğrafları