kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Şubat 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Mutluluğu üçüncü evliliğimde buldum

Tuluhan Tekelioğlu
26.01.2008
Büyük aşklar herkesi konuşturur, ama pek az kişi bu aşkları yaşayabilme cesaretine sahiptir... Osman Tanburacı ve Jülide Durmaz da bu cesareti gösteren nadir insanlardan. Onları dinlerken 'Aşk her şeye katlanabilirse, her şeyin de yerini almayı bilir' diye düşündüm. Öyle böyle değil. Aralarında neredeyse bir kuşak farkı var. Osman Tanburacı 60, Jülide Hanım 30 yaşında. Tanburacı, Ayvalık'ta bir plajda rastladığı bu genç kadına ilk görüşte vurulmuş. Ve bir gün ona "Biliyorum tercihlerinizin sonundayım ama sabırla o merdivenleri çıkma cesaretim var," demiş. Sabırla da o merdivenlerin basamaklarında tek tek yükselmiş. Her gün yeni bir sürprizle Jülide'nin kalbini kazanarak... Arada hesaba sığmayan bir yaş farkı olduğunu bilerek. Mavi gözlü, bale öğretmeni Jülide ise genç yaşına rağmen oldukça muhafazakârmış. İlk başta "Bu ilişki kesinlikle olmaz," demiş. Bekaretini evleneceği adama sakladığını da itiraf etmiş. Günler ayları kovalamış. Tanburacı vazgeçmemiş. Jülide'nin kalbini kazanmış ama ailesi duruma çok öfkelenmiş. Nişantaşı'nda yaşayan ailesi için Jülide "Osman futbol yazarı değil de profesör olsaydı, onu daha rahat kabullenebilirlerdi," diyor. Bir yıl üç ay önce Floransa'da evlenmişler. Baba dışında bütün aile düğünde bulunmuş. Tanıdıkça Osman Tanburacı'yı da çok sevmişler. Ancak baba kalp krizi geçirerek vefat etmiş. Her Şeye Rağmen İkimiz röportaj dizisinin bugünkü kahramanları ünlü futbol yazarı ve yorumcusu Osman Tanburacı'yla, güzeller güzeli, iyi kalpli balerin eşi Jülide Durmaz Tanburacı. Üçüncü evliliğinde yakaladığı mutluluğu şöyle anlatıyor Osman Tanburacı: "Mutluluğun yolu, karşı tarafı mutlu etmekten geçer. Bu yüzden eşime hizmet etmekten asla gocunmam!"


- Büyük aşkla sevdiğiniz ilk eşinizi çok genç yaşta kaybetmişsiniz Osman Bey...
- O.T:
22 yaşımda evlendim. Futbol hayatım da zaten, kadınlara ilgimin fazlalığından ötürü çok sürmemişti. Beşiktaş'tan teklif aldım. Ayaklarımın yere basmadığını hissedince, vazgeçtim. Erken evlendim. Peş peşe çocuklarım oldu. 25 yaşında hayatın yükünü omuzlarında hisseden, Hürriyet'te gazetecilik yapan, geniş ufukları olan bir adamdım. Evliliğimin üçüncü senesinde eşimin, 'kalp kasları iltihaplanması' olduğunu öğrendik. Sonraki 10 sene hastane koridorlarında geçti. Mutlu olacağımız, hayata sarılacağımız günlerin başındayken eşim, 32 yaşında vefat etti. 37 yaşımdaydım ve 11- 13 yaşında iki çocuğumla kalakaldım. Gururum odur ki çocuklarım hiç sınıfta kalmadan üniversiteyi bitirdiler.

- Adı neydi eşinizin?
- O.T: Azize! Büyüklerime, "Çocuklarıma eşimin öldüğünü siz söyleyin," dedim. Kimse sahiplenmedi. O gece dua okundu, çocuklar gene bir şey bilmiyorlar... Evde son nefesini vermişti, hastaneye kaldırdık. Çocukları anneme yolladım. Duasını yaptık, hep beraber oturduk. Sonra çocuklarımı aldım, eve geldim, sordular: "Annemiz nasıl?" "Yoğun bakımda," dedim. "Bir daha gelecek mi eve?" dediler. "Gelemeyecek," dedim. Kızım sordu: "Nefes alıyor mu baba?" dedi. "Hayır, almıyor," dedim. Sarıldık, hep beraber ağladık ve öldüğünü öyle anladılar. Sonraki günlerim çok zor geçti. Öldüğü gece, yatağa girdim, onun tarafına yüzümü döndüm ve uyumaya çalıştım. O gece girmeseydim yatağa, bir daha hiç giremeyecektim. Boşanmaktan daha kötü bir şey. Artık hayatınızda yok. Geri dönüşü yok. Pişman olmamayı, üzülmemeyi, hayata aynı hızla devam etmeyi öğreniyorsunuz. Bir süre acılarla yaşıyorsunuz. Sonra tekrar erkek olduğunuzu hissediyorsunuz.

- Tekrar erkek olduğunuz hissi ne zaman geldi?
- O.T:
Altı sene sonra. Karşınızda güzel kadınların olduğunu görüyorsunuz. Tekrar yürekleniyorsunuz, ama iki çocuğunuz, hep düşünmeniz gereken en değerli varlıklar olarak çıkıyor karşınıza.

- Kaç evlilik yaptınız?
- O.T:
Jülide ile üçüncü evliliğimi yaptım. İlki Allah'ın takdiriydi. İkinci evliliğim 10 sene sürdü, uyum sağlayamadık. Kavga yoktu ama mutsuz olduğumuzu gördük, ayrıldık.

- Peki, boşanmak kolay oldu mu?
- O.T:
Olmadı tabii, zor oldu. Türkiye'deki ikinci evliliklerde, eğer çocuk varsa, erkeğe veya kadına sorun olmaya devam ediyor. O belki de paylaşma duygusunun getirdiği huzursuzluk. "Niye benden değil, niye benim çocuğum değil?" diye.

- Evlilikten ağzı yanmış biri olarak neden üçüncü kez evlendiniz?
- O.T:
İkinciden sonra hayatıma çok kadın girdi-çıktı. Gözüm kesmediği vakit de nikâh masasına kolay kolay oturmam.

AŞK BENİ YAŞATIYOR
- Sizi nikâh masasına oturtan şey nedir?
- O.T:
Aile hayatına düşkün oluşum. Etrafımda dünya kadar kadın var; ama ben Jülide'yi seçtim. Çünkü evliliği seçtim. Ben seveceğim! Deli gibi, 50 yaşımda da olsam, sevdiğim kadının evinin önünden geçeceğim, yüzünü bir kere göreceğim, ona sürprizler hazırlayacağım. Bu aşk beni yaşatıyor, seks düşüneceğim son şey. Ama sülale itibariyle... Dedem Tanburacı Osman Pehlivan. Kuma üstüne kuma alırmış zamanında. Babaannemi biliyorum eşi olarak, bir de Fatma Hanım'ı biliyorum kuması olarak. Ahmet Rasim ve Neyzen Tevfik'le hayatını geçirmiş. En iyi dostlarıymış. Biraz erkeklik hormonu yüksek bir aileden geliyorum.

OSMAN TANBURACI
Bir gün ona "Tercihlerinizin en son sırasındayım ama sabırla o merdivenleri çıkma cesaretim var," dedim.

Evlendikten sonra Jülide bana bir süre daha 'Osman Abi' demeye devam etti.

İki sene arkadaşlık ettik. Evlenene kadar elimi sürmedim. İki sene evliya gibi yaşadım. Neler çektim ama hiçbir kadına bakmadım.

Jülide beni 60'ımdan aldı, 35-40'a getirdi.

JÜLİDE DURMAZ TANBURACI
Sekiz ay sonra bir gün Osman'a "Ben size âşık oldum," dedim. Her şeyi bana bırakmasını söyledim. Ailemi ikna edecek, Osman'la evlenecektim.

Çocuk istiyorum ama mutluluğumuz sarsılabilir.
Osman beni yumuşattı. Çok net çizgilerim vardı, sinirliydim.

Babam bu evliliği hiç istemedi, geçtiğimiz yıl kalp krizinden vefat etti.

Teknik konularda kuşak farkımız var.