kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Aralık 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERDAL ŞAFAK

Korkmayan taş olur

Şu sıralar Avrupa'da çeşitli kuruluşlar "Kürt sorunu" konferansı düzenlemek için adeta yarışıyorlar: Brüksel'de, Paris'te, Stockholm'da, Londra'da...
Avrupa Parlamentosu'nun, Belçika Parlamentosu'nun himayelerinde yapılanlar da, diğerleri de bir noktadan sonra omuz silkip geçilebilir belki ama sıra Londra'dakine gelince, şöyle bir durmak gerekiyor. Çünkü düzenleyicisi "Chatham House".
Açık adı "Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü" olan "Chatham House" sadece bir düşünce kuruluşu değil. Onun çok ötesinde. Dünyaya yön veren merkezlerden biri. Adını duyan siyasilerin, devlet adamlarının dizlerinin bağının çözüldüğü söylenen "Chatham House"ın gücünü anlatabilmek için yüzyıl önceye gitmemiz gerekiyor.

Gizli imparatorluk
1900'ların başında Oxford ve Cambridge üniversitelerinde yetişmiş bir grup İngiliz seçkini "Yuvarlak Masa" adıyla bir hareket oluşturdu. Daha doğrusu bir siyasi ekol. Çıkış noktaları: Anglo-Sakson kultürününün hegemonyasını hem güçlendirmek, hem de genişletmek için daha görünmez ama daha etkin bir dünya imparatorluğu sistemi kurulması gerekiyordu. Hareketin liderlerinden Philip Kerr (Lord Lothian), 1911 Ağustos'unda şöyle diyordu:
"Şimdi iki uluslararası etik kodu var: Biri İngiliz veya Anglosakson, diğeri ise kıtasal ya da Alman. İkisi bir arada varlığını sürdüremez. İngiliz İmparatorluğu halklar arasında dürüst ilişkiler kurulmasını sağlayacak kadar güçlü olamazsa, Alman bürokrasisinin gerici standartları zaferi kazanacak ve bu da hiç kuşkunuz olmasın İngiliz İmparatorluğu'nun bir uluslararası vurgunun kaçınılmaz kurbanı olmasının yolunu açacak. İngiliz ulusu gerici rakiplerinin saldırılarını önlemek istiyorsa, erken harekete geçip askeri gücüyle onlara siyasal standartlarını dayatabilmeli."
"Yuvarlak Masa" aydınları İngiliz kolonilerini askeri işgal altında tutmayı "Pahalı" bir politika olarak görüyor, oluşturulacak "İngiliz uluslar topluluğu" aracılığıyla "Baskıcı bir hoşgörü" sistemi öneriyordu. Yani bu topluluğun üyeleri görünüşte bağımsız olacaklar ama aslında "Gizli imparatorluğun" kolonileri kalmaya devam edeceklerdi.

İsrail devletinin ebesi
Dışişleri Bakanı Albert Grey, tarihçi Arnold Toynbee, H.G. Wells, Alfred Lord Milner, Halford J. Mackinder ("Jeopolitik" kavramının babası) gibi o dönemin İngiliz politikalarını etkileyen isimleri yetiştiren "Yuvarlak Masacılar", Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Versailles'daki barış görüşmelerinde İngiltere heyetine danışmanlık yaptılar.
Ortadoğu'nun Balkanlaştırılması ve birbirleriyle devamlı didişecek Arap ülkelerinin arasına İngiltere'nin himayesinde bir "Yahudi yurdu" yerleştirilmesi onların fikriydi.
Fransız orduları Avrupa'da Almanya'yı durdurmaya çalışırken, İngiltere'nin neredeyse 1.5 milyon askerini Ortadoğu'ya gönderme, böylece petrol alanlarını imparatorluk denetimine alma planları da onların eseriydi.
Sevres Antlaşması'nın maddeleri ve hükümleri de onların parmak izlerini taşıyordu.
Daha öncesinde, Sir Mark Sykes ile François George-Picot (Fransa eski Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing'in büyük amcası), Osmanlı topraklarını İngiltere ile Fransa arasında paylaştıran o ünlü anlaşmayı 16 Mayıs 1916'da Londra'da Dışişleri Bakanlığı'nda "Yuvarlak Masacılar"ın bürolarında hazırlayıp imzaladılar.
Ve 1919'daki Versailles görüşmeleri dönüşü, İngiltere Dışişleri Bakanlığı, "Yuvarlak Masa" grubunu resmi bir kuruma dönüştürmeye karar verdi. Adı "Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü" oldu. Ya da kendilerine tahsis edilen mekanın adıyla "Chatham House".
O günden beri dünyanın sorunlarının, gelecekte doğabilecek krizlerin tartışıldığı ilk adreslerden biri olmaya devam ediyor. Başta ABD'dekiler olmak üzere dünyanın tüm önemli düşünce kuruluşları "Chatham House"dan esinlendi ama hiçbiri onun gücüne ve etkisine ulaşamadı.
O yüzden "Chatham House"daki "Kürt sorunu" konferansını ciddiye alıyoruz, ciddiye alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bakalım altından ne çıkacak...