kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Aralık 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Mızıka, gitar ve zili aynı anda çalan, adeta tek kişilik bir orkestra olan Adolphus Bell'i Türk dinleyicisi çok sevdi.

Türkiye'yi blues havasına sokan festival 18'inde

KAAN KULAKSIZ
Bu yıl 11 Aralık'a kadar devam eden Efes Pilsen Blues Festivali, 18. yılında artık iyice olgunlaştı. Kendi kültürünü yaratan etkinliğin bu seneki en ilginç yeniliklerinden biri, blues sanatçılarının birinci ağızdan hatıralarına yer veren internet blog'u..
Samsun'dan yola çıkan bir festival düşünün: Trabzon, Erzurum, Kıbrıs, Antalya, Denizli, Konya, Kayseri, Adana, Mersin, Gaziantep ve Diyarbakır'ın ardından Ankara, Eskişehir, Bursa, İzmir, Çanakkale, Kocaeli, İstanbul ve Tekirdağ'a gidiyor, Türkiye'nin dört bir yanındaki müzikseverlerin karşısına çıkıyor. Efes Pilsen'in ilk kez 18 sene önce düzenlemeye karar verdiği Blues Festivali, dünyanın en kederli ve bir yandan da coşkulu müzik türü olan blues'u Türk seyircilere sevdirmeyi ilke edindi. Kökenini; mutsuzluk, depresyon ve keyifsizlik duygularını aniden insana tattıran 'mavi cinler'in insanın üzerine çökmesinden alan blues müziği, özellikle Afrika'dan getirilen kölelerin Amerika'da yoğun yaşadıkları bölgelerde, Memphis, New Orleans, Mississippi Nehri ve Tennessee'de doğdu. Yersiz yurtsuz, fakir, umutsuz ve çaresiz zencilerin dertlerini, umutlarını ve aşklarını söze döktükleri blues şarkıları, bugün yine onları seslendirenlerin hayatlarından görüntülerle dolu dolu...

ÜLKE SINIRLARINI AŞTI
Yalnız bu şarkıların değil, onların seslendirildiği festivallerin de hikâyeleri var; Efes Pilsen Blues Festivali'nin www.efesblues.com/blog adresinde yayınladığı blog da, bir blues festivalinde neler yaşadığını merak edenler için çok ilginç bir kaynak. Trabzon'dan Erzurum'a giderken blues otobüsünün peşine takılan sigara kaçakçıları, Kayseri'de John Primer'la şapka pazarlığı, Blues'cular ile piyanist şantörler arasında geçen ilginç diyaloglar, halay çekip göbek atan müzisyenler... Bunlar gibi ilginç hikâyelerin yanı sıra, konser değerlendirmeleri, özel videolar ve röportajlar da blog'da yer alıyor. Blues Festivali'nin sitesinde "Mevlana müzesine gidemeyince ne oldu?... Bowling maçında sürpriz yıldız... Adolphus Bell kimin duasını istedi?.. Blues Baby sahnede!" gibi, sıkıcı festival organizasyonlarında alışık olmadığımız bir yaratıcılık var. Bu da, Türkiye dışında Kıbrıs'ta, 10. yılından itibaren Rusya ve daha sonra Sırbistan'da da düzenlenen festivalin iddialı yapısından gelen bir özellik gibi görünüyor. Sırbistan'ın Belgrad ve Nis, Rusya'nın ise Moskova ve St. Petersburg şehirlerinde verilen konserlerle Efes Blues Festivali yerel olmaktan çıkıp evrensel bir nitelik de kazandı. Kendine has üslubuyla tanınan Bernard Allison, mızıka, gitar ve zili aynı anda çalan, adeta tek kişilik bir orkestra olan Adolphus Bell ve dinleyenin içine işleyen sesiyle dinleyenleri büyüleyen John Primer, festival kapsamında 20 ilde gerçekleştirilen 23 konserle seyirci önüne çıkıyor. Onlar sayesinde hepimiz 'blues'havasına gireceğiz...