kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Aralık 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
25 yaşındaki Birgören, televizyon dizilerinin ‘basit işler’ diye, hor görülmesinden şikâyetçi.

Tek başına güzellik yetmez

İLKNUR K. AKMAN
Dizilerle birlikte hayatımıza giren genç, yetenekli ve güzel yüzlerden biri Begüm Birgören. atv'nin beğenilen dizisi Karayılan'da canlandırdığı karakter kadar da ciddi, içine dönük ve dikbaşlı..
- Röportaj vermekten çekiniyorsunuz. Bundan, kendinizi magazin ve popüler kültürden uzak tutmaya çalıştığınız anlaşılıyor... Neden?
- Tamamen kişisel. Sosyal hayat içersinde de kendi halinde, sessiz sedasız, yalnızlığa yakın çizgide yaşayan biriyim. Bu yüzden daha magazine gelemeden birçok şeyi dışımda bırakıyorum.

- Görünür olmak korkutuyor mu sizi?
- Edilgen bırakılmaktan korkuyorum sadece. Çünkü nerede, nasıl gösterileceğiniz sizin elinizde olmayabiliyor, özellikle de magazin haberlerinde. Şahsınıza ya da özelinizdeki bir şeye 'bir konu' muamelesi yapılıp, hadsiz yorumlara maruz kalabiliyorsunuz. Risk almak yerine tanınmamayı, görünmemeyi seçiyorum ben.

- Oyunculuk mesleği medyayla iyi ilişkiler içinde olmanızı gerektirir biraz da. Bu dengeyi nasıl kurmayı düşünüyorsunuz?
- Öyle mi? Hiç böyle düşünmemiştim... Sadece yaptığı işi çok seven, özen gösteren, sadece en iyisi için çabalayan biriyim. Medyayla ilişkiler, o dengeler benim çok da anladığım mevzular değil. Benim işim bu değil. "Üç, iki, bir kayıt ve stop!" arasındaki zaman benimdir, gerisi mühim değil.

- Daha önce MED Yapım'da çalışmış, Tatlı Hayat dizisinde asistanlık yapmışsınız. Hayaliniz hep kamera önüne geçebilmek miydi, yoksa tesadüfler mi sizi oyuncu yaptı?
- Bu iş asla tesadüf değildir benim hayatımda. 13 yaşımda takıntılı bir halet-i ruhiye içine girdim ve hep oyuncu olmayı diledim. Üniversite yıllarında, staj yaptığım dönem dahil televizyon işlerine şiddetle karşı çıkardım, "İstediğim bu değil," derdim. Ama çok iyi kadrolarla, usta oyuncuların olduğu projelerde yer alma fırsatı edindim ve televizyona başladım.

- Genelde Tomris Giritlioğlu ile çalışıyorsunuz... Aranızda nasıl bir bağ var, ona çok mu güveniyorsunuz?
- Televizyonda yaptığım yedinci işim bu, dört tanesini Tomris Hanım'la yaptım. Garantinin peşinden gitmek varken, Tomris Hanım bunun dışına çıkıp risk alıyor. Size güveniyor. Size güvenildiğini hissetmek ruhunuzu okşuyor ama sorumluluğu da çok büyük. O cast duygusu, hisleri çok kuvvetli bir tasarımcı. Nitelikli, derdi olan işler yapmayı tercih ediyor. Ve ben de tüm bu işlerde olmanın sinema filmi çekmek için bir zemin oluşturduğunu biliyorum.

- Hayaliniz sinema mı?
- Çocukluk hayalim tiyatroydu, başka hiçbir şey düşünmezdim. Ama aradan uzun zaman geçti... Son zamanlarda aklımda beni çok heyecanlandıran bir şeyler var ama sinema her zaman hayalim!

- Neden sinema ve tiyatro bu kadar caziptir oyunculuğa adım atanlar için?
- Okulda sanatın dertli olduğu kazınmıştı beynimize. Önce bir derdin olacak! Oyuncu da derdini yaptığı işle paylaşmak ister. Bu yüzden hem tiyatro hem de sinema biz oyuncular için caziptir.

- Dizi oyuncularının birbiriyle olan aşkları gündemde son dönemde. Siz böyle bir şeyden kendinizi sakınır mısınız?
- 'Son dönem' dediğiniz gündemde olan ilişkiler sadece ve asılsız haberler... Yakın arkadaşlarım ya da bir şekilde hayatlarına dahil olduğum iş arkadaşlarımla ilgili öyle haberler çıkıyor ki, gerçekle hiç alakası yok. Ama bu haberlerin yapılmasını anormal karşılamıyorum. Göz önünde bir oyuncuysa, bir de güzel veya yakışıklıysa çok renkli görünüyor ve haber yapılıyor. Ama artık magazinin bittiğini düşünüyorum.