kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Kasım 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

Gülünç bir ilan

Cumhuriyet gazetesini okumak eğlencelidir. Haberden köşe yazısına... Hatta çıkan bazı ilanlara dek, inanılmaz cehalet ve çarpıtma örnekleri bu gazetede yer alır.
Mesela CUMOK ( Cumhuriyet Okurları ) adlı platform, 2005 yılının
31 Mart günü, sevgili gazetelerine bir ilan vererek, " 31 Mart Vakası'nı " ( 1909 ) lanetlemişlerdi.
İnsan eleştirdiği şeyin ne olduğunu az buçuk bilir değil mi? Bunlarda o da yok. Kanıt ortada: "31 Mart Vakası" denilen isyanın takvimimizdeki yeri "13 Nisan'dır "!
Dün de " İstanbul Kız Liseliler " adına bir hanım ilan vermiş.
26 Kasım 1934 tarihli, kimi unvan ve lakapları kaldıran bir kanun vardır ya... İşte bize onu hatırlatıyor; ' Devrim Yasaları'nın içinin boşaltıldığından yakınıyor ve karşı-devrim oluşumunu engellemeye davet ediyor.
Olabilir. İtirazım yok.
Peki ama şu kanunun, niye doğrusunu yazmazlar da çarpıtmayı tercih ederler?
İlanda aynen şöyle yazılmış:
"Bu yasa ile (...) Ağa, hacı, hafız, hazret, paşa, paşaefendi, molla, hocaefendi, şeyhefendi gibi unvan ve lakaplar artık tarihe karışıyordu."
Gelin 2590 sayılı bu kanunun ilgili maddesini okuyalım:
"Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi ve Hazretleri gibi lakap ve unvanlar kaldırılmıştır. Erkek ve kadın vatandaşlar, kanunun karşısında ve resmi belgelerde yalnız adlarıyla anılırlar."

İki metni karşılaştıralım:
Sadece 6 unvan ve lakapta ilan metni ile kanun metni aynı: "Ağa, Hacı, Hafız, Hazret (Hazretleri), Paşa, Molla."
Öte yandan dün yayınlanan ilan metnine, kanunda yer almayan 3 adet unvan ve lakap eklenmiş: "Paşaefendi, Hocaefendi, Şeyhefendi."
Bunlar nereden çıktı acaba? Kanunda yer almayan bu lakapları kim uydurdu ?
Bence asıl ilginci şu:
Kanun 12 unvan ve lakap sayıyor. Hemen ilan metnine bakıyoruz... O da ne?
Bazı unvan ve lakaplar kanunda sayılmasına rağmen, ilan metnine alınmamış: " Bey, Beyefendi, Hanım, Hanımefendi. "
Gördüğünüz gibi iki farklı türde çarpıtma yapılmış ilanda:
1) Kanunda yer almayan unvan ve lakaplar hariçten eklenmiş ... 2) Kanunda yer alan kimi unvanlar ise çıkarılmış ...
Niye böyle yapılmış?
Çünkü... Bir ideoloji benimseyenler, " gerçeği " yorumlamakla yetinemez. Aynı zamanda o gerçeği (yukarıda gördüğümüz gibi) eğip bükerler de... Ekleme ve çıkarmalar yaparlar. Gerçeğin bir kısmını unutturmaya çalışırken, diğer bazı yönleri öne çıkarırlar.
Mesela banka şubesine gittiklerinde... Kocasına " Bey " ya da " Beyefendi "... Kendisine ise " Hanım " ya da " Hanımefendi " diye hitap edilmesinde hiçbir sakınca görmeyen... Hatta bundan gurur duyan
Atatürkçü bir kadın... İlan metnini hazırlarken, ister istemez kanundaki o bölümleri atar.
Buna karşılık, evirip çevirip ilana " şeyhefendi, hocaefendi " gibi lakapları özenle yerleştirir ki kimleri hedeflediği net olarak anlaşılsın.
Öte yandan, aynı Atatürkçü teyzemiz, mesela Anıtkabir'deki bir törende, gözyaşları dökerek " Kurtar bizi paşam " diye bağırmayı, "devrim kanunlarına" aykırı bir hareket olarak görmez.
Sonuç: Bu şamatanın gülünç yanı nedir biliyor musunuz? Okudunuz işte... Aynı yasa, "Erkek ve kadın vatandaşlar, kanunun karşısında ve resmi belgelerde yalnız adlarıyla anılırlar" diyor.
Yani unvan ve lakaplar " yurttaş-devlet ilişkisinde " kullanılamıyor. Onun dışında birbirimize "hanım" da deriz, "bey" de deriz, "hacı" ya da "paşa" da deriz... Kim karışır! Birbirimize böyle hitap etmemiz kanuna aykırı değil ki.