kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Kasım 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERDAL ŞAFAK

Kavga mı olsun dostluk mu?

MHP lideri Bahçeli'nin son grup konuşmalarını dinlerken Fransız jeostrateji uzmanı Yves Lacoste'un sözü kulaklarımızda yankılanıyor: "Coğrafya, savaşmaya yarar!"
Bazıları bu sözün devamını şöyle getirirler: "Tarih ise savaşı haklı göstermeye!"
Bahçeli iki haftadır Kuzey Irak'taki oluşuma alabildiğine yükleniyor, hatta hedef gösteriyor.
Dün CHP lideri Baykal'ın Kuzey Irak'la ilgili önerilerine verdi veriştirdi, bunları "Barzani'ye yardım paketi" diye niteledi.
Geçen hafta da, Papa XVI. Benedictus'ün Pazar ayininde Kuzey Irak'tan "Kürdistan" diye söz etmesini Türkiye için yeni bir "Tehlike" olarak ilan etmiş, şöyle demişti: "Özellikle son zamanlarda Irak'ın kuzeyindeki oluşumun adı, açıkça ve her ortamda telaffuz edilmeye başlanmıştır. Kürdistan ifadesi, ABD Dışişleri Bakanı'nın beyanından sonra şimdi de Papa'nın Pazar ayinine kadar girmiş, karşımızdaki sorun ve tehlikenin adı her platformda seslendirilmeye başlanmıştır."
Sapla samanın karıştırılması, terörle mücadelemizin ciddiyetine ve önemine gölge düşmemesi için bazı saptamalar yapmak zorundayız.

Sencer'den Saddam'a
Haydi "Kürdistan" adıyla ilk eyaleti Büyük Selçuklu Sultanı Sencer'in (Melikşah'ın oğlu) kurduğunu bir tarafa bırakalım. Bugün İran'ın 30 vilayetinden birinin "Kürdistan" adını taşıdığını da göz ardı edelim.
Ancak biz kabul etsek de etmesek de Irak'taki gerçek şu: Bağdat yönetiminin tüm resmi belgelerinde ülkenin kuzeyinden "Kürdistan" diye söz ediliyor. Hem de yeni, yani Saddam rejiminin devrilmesinden bu yana değil.
Buyurun 11 Mart 1970'de Saddam Hüseyin ile Molla Mustafa Barzani tarafından imzalanan Kürtler'e özerklik deklarasyonundan birkaç cümle: "Anayasa Kürdistan'daki Kürt halkının ulusal haklarını kullanmalarına olanak verecek", "Kürt halkı kendi ulusal haklarını Kürdistan'da oturanların serbest, gizli oy ve tek dereceli seçim yoluyla seçecekleri parlamentonun atadığı yürütme konseyiyle kullanır". Deklarasyonda en az 30 kez "Kürdistan" ifadesi geçiyor.
Buyurun 1974 Mart'ında Irak Cumhurbaşkanı Hasan ElBekr tarafından imzalanan "Kürdistan Özerklik Kanunu"ndan birkaç alıntı: "Bölgenin adı Kürdistan'dır", "Erbil özerk Kürdistan bölgesinin merkezi olacaktır..." Bu belgede de 25 kez "Kürdistan" ifadesini saydıktan sonra yorulup bıraktık.
Ve buyurun Irak'ın yeni anayasasının başlangıç bölümü: "Federal sistem Kürt halkına, Kürdistan'da meşru ulusal haklarından yararlanmayı ve iç bağımsızlığını sağlar."
Tamam; biz Kuzey Irak demeye devam edelim ama işi başka coğrafyaların meşru isimlerini "Tehdit" olarak görmeye kadar da vardırmayalım.

Baykal'ın açılımları
Baykal'ın Kuzey Irak önerilerine gelince; Bahçeli'ye göre bu açılım, "PKK terörünü besleyen, himaye eden ve Türkiye'ye karşı bir tehdit aracı olarak kullananları caydırmak değil, onları şımartmak ve cesaretlendirmek sonucunu doğuracak sakat bir yaklaşımı bir yaklaşımı temsil ediyor."
Oysa CHP lideri bu öneri paketini son derece doğru, sağlıklı ve gerekli bir çerçeveye oturtuyor: "Bizim derdimiz Barzani ve Talabani ile değil. Oluşturdukları siyasi yapının içinde yaşayanlarla da değil. Bizim derdimiz Türkiye'ye yönelik terör hareketini yapanlara himaye veren politikalarla."
Katılırsınız veya katılmazsınız, Baykal, Kuzey Irak'a kültürel ve ekonomik açılımların Barzani yönetiminin ve bölge halkının PKK'yı himaye eden bakışını ve politikalarını değiştirmesinde etkili olabileceğini savunuyor. O yüzden önerilerini "Kucaklaşma girişimi" diye niteliyor.
Bize göre Kuzey Irak'la ilişkilerin siyasal ve diplomatik boyutunu bile masaya yatırmaktan korkmamalıyız. İran'a bakın; bir yandan Kuzey Irak'taki PJAK mevzilerini bombalıyor, bir yandan da konsolosluk açıyor. Hem de iki tane: Erbil'de ve Süleymaniye'de.
Baykal'ın "Kavga dövüş yerine dostluk kuralım" çağrısına bir fırsat verelim. Çünkü Başbakan Erdoğan'ın dün dediği gibi, "Barış bombalarla gelmez."