kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Kasım 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
NAZLI ILICAK

Kral ve Cumhurbaşkanı

SUUDİ Arabistan Kralı'nın altın tahtı ile Türkiye'ye geldiğini okuyunca, içimden "Bu ne görgüsüzlük" diye geçirdim. Üstelik sadece altın taht değil. 160 odalı Swissotel'in 120 odası Suudilere ayrıldı; Kral'ın odasında tuvaletin yönü kıbleye bakıyor gerekçesiyle değiştirildi, jakuzi kaldırıldı. Islak zeminlerin tamamı, Kral kayar korkusuyla özel maddeyle kaplandı. TV kanallarını karıştırmasın diye, Arap kanalları, Kral'ın saraydaki kumandası gibi hazırlandı. Ekip için 100'den fazla binek araç kiralandı. Kraliyet ailesinin eşyalarını 18 kamyon taşıdı.
İngiliz tuzağına düşerek, hilafet vaadiyle kandırılan ve bizi arkadan vuran Mekke Emiri Şerif Hüseyin'in hikâyesi, ne yalan söyleyeyim, beni bir hayli etkilemiştir. Bu yüzden, Araplara pek sempati beslemem. Eskiden,
"Müslüman" denince, Batı'da Türkleri de Arap zannederlerdi; çok üzülürdüm. Çünkü biz Osmanlı'nın torunlarıyız. Osmanlı vurgusunu, büyük bir medeniyetin mirasçısı olduğumuzu hatırlatmak için yapıyorum. Suudi Arabistan halkı ise, petrolden önce, Bedevi denilen çöl göçebelerinden oluşurdu. Belki bu yüzden, zenginliği tevazu ile birleştiremediler.
Buna mukabil, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Kral Abdullah Bin Abdülaziz'e protokol dışı bir ilgi göstermesini yadırgamıyorum. Protokol dediğin nedir? Dışişleri'nin koyduğu bir takım kurallar. Kaideler esnetilirse dünyanın sonu mu gelir?
Geçmişte AK Parti hükûmetinin bölge ülkeleriyle kurduğu özel ilişkiler de çok eleştirilmişti. Ama, Türkiye'nin önemi arttı; kendi bölgesinde güçlenen Türkiye, Batı nezdinde de ağırlığını artırdı.
Son bir ay içinde, Suriye Devlet Başkanı Başar Esad'ın, ardından da Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz'in sırf Abdullah Gül'ü tebrik için Türkiye'ye gelmesi... İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres ile Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ın, Ortadoğu'nun kaderinin tartışılacağı Annapolis konferansı öncesinde aynı anda ülkemizi ziyaret etmesi... Bütün bu gelişmeler, protokol denilen yapay kuralların önüne geçmez mi?
"Ne Arabın yüzü, ne Şam'ın şekeri" tekerlemesinden vazgeçeli çok oldu. Belki bu kadar açık konuşmak ayıp olacak ama, itiraf edelim: Arabın ihanetini unuttuk, parasına diktik gözümüzü.