Meclis kürsüsü

Bugün TBMM kürsüsüne "iki önemli konuk" çıkacak: 1. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres.
2. Filistin Ulusal Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas.
Meclis onları dinleyecek.

Gönül arzu ederdi ki yüce Meclis sadece konukları değil "ev sahiplerini de" dinlesin.
Ev sahipleri "içlerinden çıktıkları Meclis'i" bilgilendirsin.
Ve tabii "kamuoyunu" da.
Dağlıca baskınından sonra "kendileriyle irtibat kesilen", günler sonra
"irtibat sağlanan", yurda dönen ve "tutuklanan" 8 asker konusunda kafalar karışık.
Hükümetin bu konuda TBMM'ye söyleyeceği "bir çift söz" yok mu?

Tezkerenin üstünden "neredeyse 1 ay geçiyor."
Ve Genelkurmay Başkanı "hükümetten bir direktif almadık" diyor.
Hani "top askerdeydi."
Bu konuda "Meclis'i ve kamuoyunu" kim aydınlatacak?

Başbakan ABD'ye gitti, başkan Bush ile görüştü geldi.
Geldiği günden beri Türkiye "istihbarat meselesini" konuşuyor.
Kimi "sıcak istihbarat" diyor.
Kimi "hareket halinde istihbarat."
Kimi "anlık istihbarat."
Kimi "nokta istihbarat."
TV'lerde uzmanlar "yıldız savaşlarını anlatır gibi" yorumlar yapıp, zaten karışık olan kafaları daha da karıştırıyorlar.
Oysa, işin doğrusu, ABD ziyaretinden sonra hükümetin "Meclis'e bilgi sunması" değil miydi?

Hatırlayacaksınız MGK, hükümete "ekonomik caydırıcı önlemler" tavsiyesinde bulundu.
Hükümet "caydırıcı önlemler alıyoruz" dedi.
"Ne zaman, nerede, nasıl bir caydırıcı önlem alındığını" bilen var mı?
Alınan ve alınacak olan önlem Meclis'te anlatılmaz mı?

Anlıyoruz, siyasi iktidar "Meclis'e bilgi vermeyi sevmiyor."
Anlamadığımız ise "Meclis'in neden bilgi istemediği."