kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Kasım 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Pazar SABAH 
ÖNCEL ÖZİÇER

Kedi-köpek meselesi!

ŞAKİ'Yİ eve ilk aldığımızda, boxer cinsi köpekleri tanıdıklarını iddia eden pek çok kişi, başımıza dert aldığımızı, bu cins köpeklerin çene kaslarının çok güçlü ve en büyük özelliklerinin de kedi öldürmek olduğunu söylemişti. İddialara göre olay teknik olarak şöyle gelişiyordu: Bir kedinin kokusunu metrelerce öteden alan bir boxer, hemen bu kokuya odaklanıyor, kokunun sahibi kediciği bulup, yakalıyor ve ensesinden tutup bir iki kez sallayarak, hayvanın belinin kırılmasına ve hemen oracıkta ruhunu teslim etmesine neden oluyordu. Duyduklarımız dehşet vericiydi ve biz birkaç yıl Şaki'yi kedilerle muhattap etmemeye çalışmıştık. Fakat ne yazık ki sonunda olan oldu ve oğlumuz bir gün bir kediyle tanıştı. Ve sonuç; oğlumun burnu yarıldı, gözünün kenarı çizildi, (neredeyse gözü çıkıyordu), bir cop anteni andıran kuyruğu dişlendi ve uzun süre çıkamadığı bir ruhi bunalımın içine düştü!

Parkın ücra bir köşesine yavrulayan bir anne kedi, benim meraklı oğlumun yuvasına yaptığı, "Hayırlı uğurlu olsun, Allah analı-babalı büyütsün," ziyaretini, hiç hoş karşılamamış olacak ki birden zıplayıp o yakışıklı yüzüne yapışıverdi. Neye uğradığını bilemeyen oğlum, can havliyle koşmaya başladı. Ama önünü göremiyordu çünkü, loğusa dönemindeki asabi anne kedi, Zoro'nun maskesi gibi oğlumun tüm yüzünü kaplamıştı. Bir ara yüzünden düşüp bu kez de poposuna yapıştı ve parktaki yolculuğuna bu kez de Şaki'nin sırtında devam etti. Tabii bir yandan da tırmalayıp, ısırarak. Neyse... Olay dış müdahaleyle sona erdi, ama oğlum uzun süre çok mutsuz oldu. O yalnızca parkın yeni üyelerine "Hoşgeldiniz," ziyareti yapmak istemişti ve hiç ummadığı biçimde, feci bir dayak yemişti. Çünkü kimse ona şiddeti öğretmemişti! Kedi boğazlamayı da... Çene basıncı tam 1.5 tondu, ama o bunun farkında değildi. O dişlerle neler yapabileceği, bizim ona öğrettiklerimizle sınırlıydı çünkü... Şaki, o günden sonra bir kedi gördüğünde artık ne yapması gerektiğini biliyordu. Ve ne yapmaması gerektiğini de! Aslında onlardan hep çok korktu. Ama bunu saklamak için, "İlk hamle benden gelsin," mantığıyla her gördüğü kediye hırladı durdu.

Her ilişkiye farklı bir insan olarak girip, bambaşka biri olarak çıkmamızın nedeni de bu işte... Her savaş farklı yaralar açıyor ruhumuzda ve biz her seferinde yeni savunma teknikleri geliştirerek çıkıyoruz bir dahaki cepheye... Zırhlar giderek daha delinmez, bükülmez ve biz her defasında aşkın karşısında daha eğilmez oluyoruz. Oysa tam teslimiyet ister aşk... Tadı ancak öyle çıkar. Bu yüzden hiç unutulmaz ya ilk olanlar... Savunmasız, sereserpe, hesapsız, kitapsız, entrikasız yaşandığı için... Ve tabii aynı sebeple de yarası en derin olduğu için... Sonra büyüyüp, adam oldukça, gardımızı almayı da öğreniyoruz. Kucağımıza usul usul tırmanan bir kediciğin, canı isterse, göğüs kafesimizin sol cenahına "Cart!" diye tırmığı geçireceğini hesap edebiliyoruz. Her duygu gibi korku da sonradan öğreniliyor çünkü... Ve kadınlar-erkekler. Kediler-köpekler gibi... Giderek, birbirimizden daha çok ürküyoruz.