kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Kasım 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Hüseyin B. Alptekin’in eserleri şu an dört ayrı mekânda izleniyor.

Sanatını dört bir yana saçan adam

Mirey Mesayyah
27.10.2007
Hüseyin Bahri Alptekin'in yapıtları, 52. Venedik Bienali, santralistanbul, İstanbul Bienali ve Tütün Deposu'nda aynı anda sergileniyor. Sanatçıya göre ürettiği enstalasyonlar, 'hayattan ödünç alınan' farklı süreçlerin birer yansıması..
Hüseyin Bahri Alptekin, son enstalasyonu (yerleştirmesi) Don't Complain (Şikâyet Etme) ile, 28 Kasım'a dek süren 52. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu'nda, İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın desteği ve Vasıf Kortun'un küratörlüğü ile boy gösteren bir güncel sanatçı. Alptekin'in şu anda İstanbul'da da, tam üç ayrı mekanda farklı dönemlere ait işleri izleniyor. Sanatçıya ait yapıtların görülebileceği etkinliklerin ilki, santralistanbul'da şubat ayına değin izlenebilecek Modern ve Ötesi; diğeri 10. Uluslararası İstanbul Bienali çerçevesinde Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde (KHEM) yer alan Çeçenistan'da Acil Durum sergileri. Alptekin'in yoğun üretimini yansıtan bir başka sergi ise, Tütün Deposu'nda yer alan, Sylvia Kouvalis yönetimindeki Rodeo Sanat Galerisi'nde devam eden This Then That (Öyle İken Böyle). Hal böyle iken, sanatçıyla Rodeo Sanat Galerisi'nde buluştuk.

- Rodeo'da izlediğimiz Heterotopya enstalasyonu nasıl oluştu?
- Bu bir seri iş aslında. İlki 1991'de Ankara'da yapıldı. İkincisi 2002'de Balkan Sergisi için özel olarak seçilmişti. O zaman sergi yapımcıları bana bu iş için büyük bir bütçe vermişlerdi ve bana: "Al bu parayı gez toz; ne istiyorsan satın al," demişlerdi, ben de onlara, "Bu iş böyle olmaz," demiştim. Sokaktan satın almakla olmuyor bu; kendi kendini oluşturan nesnelerle oluyor. Dört ay boyunca çok uğraşmıştım. Bu son işi ise daha çok seviyorum. Öbürü biraz zoraki olmuştu, halbuki bu sefer bir birikim vardı, uzun bir tarih dönemiyle ilgili subjektif, objektif, öznel, nesnel, aktüel ya da değil, bir çok olayı içeriyor. O yüzden de böyle parça parça; kendi hikayeleri olan şeyleri bir araya getirdim. Heterotopya, tabiatları gereği yan yana gelemeyecek şeylerin birlikte yan yana durmasını, var olmasını konu ediyor. Bir yerde tıpkı İstanbul şehrinde olduğu gibi. Bir tarafta gökdelenler, bir tarafta gecekondular, periferiler, tüm kontrastlar iç içe. 90'ların başında Türkiye'de korkunç bir dışa açılma olunca ortaya oteller, Ruslar, havyarlar, votkalar çıktı, değişik eğlence türleri görüldü ve tüm bunlar aynı anda İstanbul'da bir arada oldu. Bu çalışmamdaki her bir kolajın da ayrı bir hikayesi var. Tüm bu eşyaları bir araya getirmem bir buçuk ayımı aldı. Gece gündüz, iki kişinin yardımıyla bu işi sonuçlandırdık. 91'den bu yana da birtakım yeni şeyler eklendi. Her dönemin ayrı bir 'heterotopya'sı, ayrı bir kolajı oluyor. Bu iş bana çok keyif verdi. Bir çok kapasiteyi içinde barından bir iş oldu, hem kolaj hem dekolaj diyebiliriz aslında.

KÜRESELLEŞME ELEŞTİRİSİ
- Bu enstalasyonların çıkış noktası nedir?
- Hayattan ödünç alıyorsunuz diyebilirim. Gördüğünüz bir sıkıntı, bir problem, bir hoşluk sizi etkiliyor ve bir süreç başlıyor. Zamanla kendi kendini belli ediyor zaten. Sonra bir işi yaparken başka şeylere de tanık oluyorsunuz. Aynı anda birçok şey oluyor ve malzeme olarak ortaya çıkıyor. Mesela şehir isimleri taşıyan otel tabelalarının fotoğraflarını çekip enstalasyon yaparken, daha sonra kendileri tabela oldular. O an hiç aklıma gelmeyen bir şeydi doğrusu. Otel ne demek ? 'Hospice' demek; 'Hospice' ne demek, ev demek, yer demek. Aynı zamanda da 'hospitality' (Misafirperverlik) ve 'hostility' (Düşmanlık) gibi çelişkili bir şey çıkıyor ortaya. Otel serisine Capacity adlı iş ile başladım. Tarlabaşı ve Laleli'de, Dallas, Washington gibi şaşalı isimleri olan oteller vardı. Burada hem göçmenler, hem kaçaklar kalıyordu. Hem yasa dışı, hem de egzotik bir yapısı var. 'Küreselvari' bir şey de var. Orada, küreselleşmenin aslında çok da izah edilir, matah bir şey olmadığını görüyorsunuz; aynı zamanda da insanların kendi kaderlerini ellerine alarak yol bulduğunu izliyorsunuz. Bu arada da, bu oteller aslında kayıtsız şartsız misafirperverlik gösteren, 'geçidimsi' yerler olmasına rağmen, aynı zamanda da kötülük ve tehlike barındıran yerler. Otel kavramında felsefi bir boyut da var. Sonuçta kendi kendine bir yol buluyor.
Haberin fotoğrafları