kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Ekim 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Köşk'te terör zirvesi

Yeni Haber
Hakkari'de yaşanan terör saldırısının ardından dün akşam Çankaya Köşkü'nde Terör Zirvesi'ni toplayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugün de parlementoda temsil edilen siyasi parti liderleriyle görüştü.

BAYKAL:TERÖR POLİTİKASI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ


CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin terörle mücadelede yalnız bırakıldığını söyledi. Baykal, hükümetin terör politikasının artık yürütülemeyeceğini söylerken, teröre karşı "milli platform" çağrısını yineledi.

CHP Genel Başkanı Baykal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le görüşmesinin ardından parti genel merkezinde bir basın toplantısı düzenledi. Türkiye'ye yönelik terörün son dönemde ciddi bir biçimde tırmanmaya başladığını söyleyen Baykal, bu durumun sadece kayıpların sayısı ile ölçülebilir olmadığının altını çizdi. Baykal, "Hiç kuşku yok teröre verdiğimiz kayıplar hızla tırmanıyor artıyor. Ama Türkiye'nin terörle mücadelede yeni bir döneme geldiği, sadece kayıplarımız konusunda değil, terörün artık resmen aleni olarak, komşularımız tarafından himaye edilmesinin ortaya çıkması ile kendisini gösteriyor" dedi.

Türkiye'ye yönelik terörün resmen himaye edilir hale geldiğine vurgu yapan Deniz Baykal, Kuzey Irak'lı yöneticilerin PKK'ya yönelik tavrını eşletirdi. Türkiye'yi yasa boğan terör saldırısının hemen ardından, Kuzey Irak'lı yerel otoritelerin PKK'yı terör örgütü olarak tanımayacaklarını açıkladıklarını ifade eden Deniz Baykal, "Bütün dünyanın terörist olarak kabul ettiği bir kuruluşu, terörist değil diye hakkını kendilerinde bulmaları bir anlamda Türkiye'yi yönelik meydan okumadır" dedi. Baykal şöyle dedi:

"TÜRKİYE YALNIZ BIRAKILIYOR"

"Türkiye terörle mücadele konusunda giderek yalnız bırakılmaktadır. Türkiye'nin etrafındaki terör kuşatması yaygınlaştırılmaktadır. Birbiri ardında çok acı olaylar üst üste yaşandı. Bu son olaylar da acımızı daha artırmıştır. Şehit veriyoruz, teröre kayıp veriyoruz. Teröre verdiğimiz kurbanların kamuoyuna hızla ve inandırıcı bir biçimde yansıtılmasına ihtiyaç duyuyoruz. Yabancı ajanslar Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup bazı kişilerin rehin olarak alındığını ifade ediyor. Böyle bir durum var mıdır yok mudur? Bunun aydınlığa kavuşturulması lazımdır. Gerçekler, bütün boyutlarıyla ortaya konulmalıdır. Acımızın çapını boyutunu bilmek istiyoruz."

"TERÖRLE MÜCADELE POLİTİKASI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ"

Verilen şehit sayısının giderek arttığına işaret eden Baykal, Türkiye'nin terör karşısındaki "en iyi niyetli önlem" taleplerine bile "küçültücü" cevapların verildiğini söyledi. Başbakan Erdoğan'ın terörist elebaşılarının Türkiye'ye verilmesini istediğini hatırlatan Baykal, bu duruma Kuzey Irak'lı yöneticilerin "kedi bile vermeyiz" şeklinde yanıt vermesine tepki gösterdi. Baykal, "Bunları taşımak güçtür. Türkiye'ye karşı hiçbir şeklide kabul edilemez, vurdumduymazlık, Türkiye'nin hiçbir şey yapamayacağı konusunda, elinin kolunun içeriden dışarıdan bağlanmış olduğu konusunda bir kanaatin belki uzantısı olarak ülkeyi çok derinden sarsan ağır suçlamalar, hakaretler Türkiye'ye yöneltiliyor" dedi.

Deniz Baykal, Türkiye'nin terörle mücadele politikasının artık geçerliliğini yitirdiğini söyledi. Türkiye'nin yıllardır aynı politikayı uyguladığını ifade eden Baykal, bu politikalar neticesinde Türkiye'ye karşı meydan okumaların yapıldığına dikkat çekti.

Türkiye'nin terörle mücadele politikasını yeniden tartışılmaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Baykal, şöyle devam etti:

"Bugüne kadar izlenen politika ile buraya geldik. Başbakan daha kısa bir süre önce teröristlere parlamentoya girin diye çağrı yaptı. Bu çağrı bugüne kadarki terörle mücadele zihniyetinin bir yansımasıdır. O yaklaşımla Türkiye terörü etkisiz kılmayı başaramamıştır. Şimdi artık çağrılarla, davetlerle teröristleri gelin parlamentoya taşıyalım yaklaşımlarıyla bunu önlemek mümkün değildir. Yaptığınız her öneri yeni terör saldırılarına güç katan bir dayanak noktası oluşturuyor. O nedenle Türkiye'nin yeni bir terörle mücadele politikası ortaya koyması gereği vardır."

MİLLİ PLATFORM ÇAĞRISI

Terörün, AKP Hükümeti ve politikalarını aştığını kaydeden Baykal, daha önce gündeme getirdiği "milli platform" çağrısını yineledi. Baykal, "Bu milli platform, milli terörle mücadele politikasını ortaya koymalıdır. Bu milli platformun içinde muhalefet, iktidar, asker, sivil hep birlikte bulunmalıdır. Ancak böyle bir yeni bütün milletin inançla arkasında duracağı milli terör politikasıyla bu tehlikeyi etkisiz kılma şansımız ortaya çıkabilir" dedi.

MHP:BARZANİ VE PEŞMERGELER SALDIRILARDAN DOĞRUDAN SORUMLU

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin maruz kaldığı terör saldırılarından ''Barzani ve peşmergelerinin doğrudan sorumlu'' olduğunu belirterek, ''PKK'nın Kuzey Irak'tan tam anlamıyla tasfiyesi için bölgede geçici bir süre için Türk askeri mevcudiyetine ihtiyaç duyulabileceği anlaşılmaktadır'' dedi.

Hükümetin, terörle mücadelenin gereği olarak, bölgede olağanüstü hal uygulaması için gerekli düzenlemeleri kararlaştırması gerektiğini de
kaydeden Bahçeli, ''Barzani'nin ve PKK'yı destekleyen kesimlerin Türkiye'deki bütün uzantıları, yandaş ve destekçileri ortaya
çıkarılmalıdır. Buna TBMM çatısı altında olanlar da dahil olmalıdır'' dedi.

Bahçeli, Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığı görüşmenin ardından yazılı bir açıklama yaptı.Türk milletinin son günlerde yoğunluk kazanan hain saldırılar karşısında çok derin bir üzüntü ve haklı bir infial içinde olduğunu kaydeden Bahçeli, açıklamasında, ''Sayın Başbakan'ın ve AKP yetkililerinin son beyanları bu konudaki anayasal görev ve sorumluluklarının tam anlamıyla idraki içinde olmadıklarını maalesef ortaya koymaktadır'' ifadesine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün daveti üzerine Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilen görüşmede, Gül'e, Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu
sorunun niteliği ve alınması gereken tedbirler hakkındaki görüş ve düşüncelerini sunduğunu bildirdi. Bahçeli, kanlı terör ve etnik
bölücülüğün Türkiye'nin en önemli ve öncelikli sorunu olduğunu, giderek tırmanan terör tehdidinin Türkiye'ye karşı topyekun bir savaş ilanı
boyutlarına ulaştığını kaydetti. Bahçeli, şunları kaydetti:

''Özellikle son bir ay içinde hız kazanan hain saldırılarda verilen şehitler Türk milletinin artık sabrını taşırmıştır.
Uzaktan kumandalı bombalar ve mayınlarla gerçekleştirilen terör eylemleri, son dönemde, sınır karakollarına ağır silahlarla, sivil
halkın toplu katliamına ve arazideki nizami askeri birliklerimizi hedef alan taarruzlara dönüşmüştür.Hakkari'de önceki gün gerçekleştirilen hain saldırıda komando taburumuzun doğrudan hedef alınması, terör örgütünün kazandığı cüret ve cesaretin geldiği boyutları acı biçimde göstermiştir.''

''ARTIK SÖZ DEĞİL, SOMUT EYLEM ZAMANIDIR''

''Bu alçak saldırıların Kuzey Irak kaynaklı olduğu açıktır'' diyen Bahçeli, bu bölgenin Türkiye'ye yönelik saldırıların harekat ve lojistik
merkezi, geri cephesi haline geldiğine dikkat çekti. Bahçeli, şöyle devam etti:

''Bunları koruyan Barzani ve silahlı peşmerge gruplarıdır. Bu grupların PKK'ya sağladığı destek Türkiye'ye husumet ilanı boyutlarını aşmıştır. Barzani ve peşmergeleri, Türkiye'nin maruz kaldığı terör saldırılarından doğrudan sorumludur. Türkiye bu saldırılara etkili bir müdahalede bulunmak ve PKK'yı Kuzey Irak'tan tasfiye etmek zorundadır. Artık söz değil, somut eylem zamanıdır.Bu mücadelenin hem Türkiye'nin içinde, hem de Kuzey Irak'ta yürütülmesi artık kaçınılmazdır. sınır ötesi harekatla sınırlı bir askeri müdahalenin de yetersiz kalabileceği görülmektedir.
PKK'nın Kuzey Irak'tan tam anlamıyla tasfiyesi için bölgede geçici bir
süre için Türk askeri mevcudiyetine ihtiyaç duyulabileceği anlaşılmaktadır. Bunun gereklerini askeri makamlarımız belirleyecektir.''

''HÜKÜMET, TEZKERENİN İNANDIRICILIĞI VE CAYDIRICILIĞINI SIFIRLADI''

TBMM'nin bu konuda hükümet yetki verdiğini hatırlatan Bahçeli, siyasi sorumluluğun artık tümüyle hükümette olduğunu kaydetti.
Bahçeli, Türk milletinin son saldırılar karşısında gösterdiği vakur tepki ile bu tezkerenin arkasında olduğunu ortaya koyduğunu kaydederek,
''Bu yetki sulandırılmamalı, zamana yayılarak içi boşaltılmamalıdır'' dedi.

TBMM'nin asker gönderme izninin beklenen caydırıcılığı icra edebilmesi için bunun arkasındaki siyasi irade ve kararlılığın açık ve net olması,
şaibe taşımamasının önemli olduğuna dikkat çeken Bahçeli, tezkere öncesi ve sonrası Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkililerinin yaptıkları açıklamaları, ''bu açıdan büyük bir talihsizlik ve sorumsuzluk olarak'' niteledi. Bahçeli, şunları kaydetti:

''Meclis yetkisinin inandırıcılığı ve caydırıcılığı bizzat bu izni isteyen hükümet tarafından sıfırlanmıştır.Sayın Başbakan, tezkere ile Meclis'ten alınan yetkinin mutlaka kullanılması gerekmediğini söyleyerek, terör unsurlarına bir nevi teminat vermiş ve cüret kazanmalarına yol açmıştır.
Habur kapısının kapatılmasının söz konusu olmadığını açıklayan ilgili bakan, aynı şekilde hükümetin kararlılığına gölge düşmesine sebep
olmuştur.Hükümet ilk önce kendisine çeki düzen vermeli ve sorumluluğunun idraki içinde hareket etmelidir.''

''ZAAFTA BİRLİK DÜŞÜNÜLEMEYECEKTİR''

Devlet Bahçeli, Türkiye'nin karşısındaki terör sorununun boyutlarının milli bir seferberlik başlatılmasını gerekli kıldığını ifade ederek, bu
konunun partiler üstü bir anlayışla ele alınması gerektiğini kaydetti.''Terörle mücadelenin parti hesaplarının üstünde tutulması hepimizin milli görevidir'' diyen Bahçeli, şöyle devam etti:

''Burada en büyük sorumluluk tabiatıyla hükümettedir. Hükümet, terörle mücadele konusundaki aczini ve ataletini artık aşmak zorundadır. Terör
siyasi istismar aracı olarak görülmemeli ve kullanılmamalıdır. Ancak, hükümete anayasal görev ve sorumluluğunun hatırlatılması ve harekete
geçmesini sağlamaya yönelik samimi ikazlar da, siyasi istismar olarak peşinen karalanmamalıdır. Birlik ve beraberliğin önemi açıktır. Ancak, zaafta birlik düşünülemeyecektir. Terörle mücadele için gerekli olan, aczde ve atalette beraberlik değildir.''

''OHAL İLAN EDİLMELİ''

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gelinen noktada izlenmesi gereken stratejinin unsurları ve alınacak tedbirlerin niteliği hakkındaki
görüşlerini de şöyle sıraladı:

''Türkiye'nin milli birliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik bölücü teröre karşı hem tüm ülke sathında hem de sınır ötesinde etkili ve
amansız bir mücadele verilmesi için AKP hükümeti siyasi irade ve kararlılığını somut olarak ortaya koymalıdır. Türk silahlı kuvvetleri ve güvenlik güçlerimiz kısıtlanmış yetkilerle teröre karşı mücadele etmek durumunda bırakılmıştır. Bu konu bizzat Genelkurmay Başkanı tarafından kamuoyu önünde dile getirilmiştir. Türkiye'nin güvenliği her mülahazanın üstünde tutulmalıdır. Terörle mücadele 'güvenlik-özgürlük dengesi' içine sıkıştırılacak bir konu değildir.

Bu bakımdan hükümet, güvenlik güçlerimizin terörle mücadele için ihtiyaç duydukları yetkileri vermek için gerekli yasal düzenlemeleri süratle
Meclis'e getirmelidir. MHP, buna tam destek verecektir.

Türkiye Kuzey Irak'a karşı eş zamanlı askeri güç kullanımını ve zorlayıcı yaptırımlar uygulamasını öngören bir stratejiyi derhal uygulamaya koymalıdır. Bunun için terörü himaye eden Barzani ve peşmerge gruplarının bu düşmanca hareketinin savaş sebebi olduğu Irak yönetimine bir ültimatomla bildirilmelidir.Bu konu ABD'ye de aynı çerçevede iletilmelidir. Türkiye ABD'den haklı olarak beklediği anlayışı ve
desteği görmezse, İncirlik ve Habur üzerinden lojistik destek konularını gündeme getireceğini Washington'a söylemekten çekinmemelidir.
Bunun için de Sayın Başbakan'ın 5 Kasım 2007 tarihinde ABD'ye yapacağı ziyaret beklenmemelidir.

Kuzey Irak'a yapılması gerekli olacak askeri müdahalede, PKK unsurlarının yanı sıra bunları koruyan silahlı Kürt gruplarının da hedef
alınacağı açıklanmalıdır.Zorlayıcı tedbirlerin icrası çerçevesinde şu tedbirler derhal uygulamaya konulmalıdır. Kuzey Irak'taki Türk vatandaşlarının bölgeyi terk etmeleri için güvenlik duyurusu yapılmalıdır. Habur sınır kapısı Genelkurmay Başkanlığı'nın kontrolüne verilmelidir. Habur'dan geçişler durdurulmalıdır. Irak'a mücavir Türk hava sahası, tehlikeli saha olarak ilan edilip uluslararası uçuşlara kapatılmalıdır.Kuzey Irak'a Türkiye üzerinden lojistik destek bütün unsurlarıyla durdurulmalıdır.
Barzani'nin ve PKK'yı destekleyen iş adamlarının Türkiye'deki iş bağlantılarına karşı zecri tedbirler süratle hayata geçirilmelidir.
Hükümet, terörle mücadelenin gereği olarak, bölgede olağanüstü hal uygulaması için gerekli düzenlemeleri kararlaştırmalı ve Meclis'e
sunmalıdır.Bunun yanı sıra, terörle mücadele konusunun bütün yönleriyle ele alınması amacıyla TBMM bünyesinde bir 'araştırma komisyonu' kurulması için Meclis zemininde bir mutabakat sağlanması konusunda hükümet bir girişim başlatmalıdır.Bu çerçevede, Barzani'nin ve PKK'yı destekleyen kesimlerin Türkiye'deki bütün uzantıları, yandaş ve destekçileri ortaya çıkarılmalıdır. Buna TBMM çatısı altında olanlar da dahil olmalıdır.''


DSP: GECİKMEDEN HAREKAT YAPILMALI


DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, terörle mücadelede gecikmeden birkaç küçük harekat ve ardından büyük harekatların yapılması gerektiğini belirterek, ''Bunlar yapılırken, Kürt kökenli yurttaşlarımızın incitilmemesi gerekiyor'' dedi.

Sezer, Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmesinin ardından, gazetecilere açıklama yaptı.Cumhurbaşkanı Gül'ün belli konularda kendilerini bilgilendirdiğini anlatan Sezer, kendisinin Gül'e sunduğu konuları kamuoyuyla paylaşacağını ifade etti. Sezer, ''Son yaşanan terör olaylarının, sadece askeri yönü olan sınır ötesi harekata indirgenmemesi gerektiğini, ancak bugünkü esas sorunun sınır ötesi harekat olduğunu'' Gül'e ilettiklerini söyledi.

Sınır ötesi harekatın, esasen ''askeri yanı olduğunu'' belirten Sezer, ''harekatın askeri açıdan gerekli olduğunu Gül'e aktardığını'' ifade
etti. Sezer, ''Bu harekat bir an evvel yapılırsa, inisiyatif ve psikolojik üstünlük sağlayacağımızı, PKK üstleri ve liderlerini de karar
alma noktasında zorlayacağımızı ifade ettik. Örgütün dengelerinin bu yolla bozulacağı görüşümüzü aktardık'' dedi.

Sezer, bu yolla güvenlik bölgesi oluşturulması halinde, sınırdan sızmaların da azalacağını belirtiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
''Bu durumda, harekatın arkasında Türkiye'nin iradesinin tam olduğunu göstermenin caydırıcılık açısından son derece önemli olduğunu ilettik.
Alınacak kararda bütünlüğün sağlanmasına dikkat edilmesi gerektiğini dile getirdik. Hemen, gecikmeden birkaç küçük harekatın yapılması ve
ardından büyük harekatlar gerekiyorsa ki bize göre gerekiyor, Türk Silahlı Kuvvetleri ile kararlaştırılıp, zaman geçirmeksizin
gerçekleştirilmesi gerektiği yönündeki görüşlerimizi ifade ettik.Tabii, bunlar yapılırken Türkiye'nin ulusal birliği, bütünlüğü son
derece önemli. Kürt kökenli yurttaşlarımızın incitilmemesi gerektiği görüşümüzü de sayın Cumhurbaşkanımıza ilettik. Bununla birlikte
diplomaside bazı sorunlar ortaya çıkacaksa bunlarla ilgili tedbirlerin alınması yönündeki görüşlerimizi de anlattık.
Bazı risklerden söz ediliyor. Bu riskler, Türkiye'nin harekatını engellememeli. Ancak bunları hesaba katan düzenlemelerin yapılması,
siyasi, diplomatik ve askeri önlemlerin alınması gerekliliğini ilettik. Risk almadan belli sorunlar çözülmüyor. Risk varsa, riski alacak
büyüklükte, güçlülükte Türkiye olduğu gerçeğini unutmamamız gerekiyor.''

BAŞBAKAN'IN ABD GEZİSİ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 5 Kasım Pazartesi günü ABD'ye gideceğini anımsatan Zeki Sezer, ''sınır ötesi harekat konusunda bu
tarihten önce adım atılmasının yerinde olacağını'' söyledi. Sezer, ''Türkiye, 5 Kasım'dan sonra atacağı adımlarda belli ilişkilere göre
davranmış olmakla değerlendirilebilir, zan altında kalabilir'' diye konuştu.

Sezer, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ile Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesut Barzani'nin açıklamalarının ''kabul
edilemez'' olduğunu belirterek, ''hükümetin net bir tavır ortaya koyması gerektiğini de Gül'e aktardığını'' dile getirdi.

ABD senatosunda alınan ''3 bölgeli Irak'' kararının, Türkiye tarafından yeterince tepkiyle karşılanmadığını ve sonunda zaaf olarak ortaya
çıktığını kaydeden Sezer, ''Türkiye'nin terörün önlenmesi için her türlü imkana sahip olduğunu, bataklığın kurutulması anlamında sosyal,
ekonomik, kültürel ve eğitimle ilgili tedbirlerin alınması gerektiğini'' ifade ettiğini söyledi.

Sezer, ''Cumhurbaşkanı Gül'ün parti genel başkanlarıyla görüşmesinin çok önemli olduğunu, ancak AK Parti ile görüşmemesine anlam veremediklerini'' belirtti.Bir gazetecinin, ''Cumhurbaşkanının verdiği bilgileri gizli olduğu için mi yoksa kendisi rica ettiği için mi paylaşmadınız?'' sorusu üzerine, Sezer, Gül'ün kendisine yaptığı açıklamaları söyleme yetkisini kendisinde görmediğini belirtti. Sezer, bazı teknik bilgiler veren Gül'ün bunları açıklamanın doğru olmayacağını da kendisine ilettiğini bildirdi.Sezer, görüşmede DSP Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı'nın da hazır bulunduğunu söyledi.

ÖDP:PKK SİLAH BIRAKMALI

ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Türkiye'nin her gün gencecik insanlarının yaralandığı ve öldüğü bir ortamdan hızla kurtulması gerektiğini ve PKK'nın silah bırakması gerektiğini söyledi. Uras, ülkede bir Kürt-Türk çatışmasının körüklenmesinden, anti demokratik sürece kapı aralanmasından ve Türkiye'nin Irak'taki savaş bataklığına çekilmesi ihtimalinden kaygı duyduklarını belirtti.

Mecliste yazılı bir açıklama yapan Uras, şu görüşleri dile getirdi:
"Ardı ardına yaşanan ve esefle kınadığımız acı ölümlerin toplumda yarattığı infiali anlamamakta direnen ve şiddet ortamının yükselmesinden medet umanların Türkiye toplumunu bir felakete sürüklemek istediklerini düşünüyoruz. PKK'nın saldırılarını sürdürmesinin hiçbir meşru nedeni olmadığını ve silah bırakması gerektiğini bir kez daha söylüyoruz. PKK saldırılarının, TBMM zeminindeki barışçıl çözüm fırsatını sabote ettiğini düşünüyoruz. Bu fırsatın heba edilmesi ihtimalinden kaygılıyız. "

"OLAĞANÜSTÜ HAL"

Uras, toylumdaki gerginlik, şiddet ve kutuplaşmanın artmasından, PKK saldırıları nedeniyle tüm ülkede bir "Kürt-Türk çatışmasının" körüklenmesinden kaygılı olduklarını belirtti.

Uras, böyle bir ortamın gelişmesini engellemek için tüm sağduyulu yurttaşlara, demokratik kuruluşlara ve siyasi partilere çağrı yaptıklarını bildirdi. Uras, "olağanüstü hal" ilan edilmesi türünden önerilerden ve Türkiye'de anti demokratik bir sürece kapı aralanmasından da kaygı duyduklarını ifade etti. Uras, bu tür adımların sorunu içinden çıkılmaz hale getireceğine inandıklarını söyledi.

Uras, "Türkiye'nin Irak'taki savaş bataklığına çekilmesi ihtimalinden kaygılıyız. Türkiye açısından bir felaket anlamına gelecek bu adımdan kaçınmanın gerekli olduğunu inanıyoruz" dedi.


(AJANSLAR)