kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Ekim 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Aysun Kayacı, oynadığı dizinin yanısıra perşembe akşamları yayınlanmaya başlanan ‘Haydi Gel Bizimle Ol’ programında; Çiğdem Anad, Pınar Kür ve Müjde Ar ile birlikte gündemi yorumluyor.

Niye hep kaybeden ben olayım

BÜLENT İPEK
Aysun Kayacı, son yıllarda mankenliği bıraktı ve kendisine yeni bir yol çizdi. Üniversitede tarih okuyor, oyunculuk ve sunuculuk yapıyor, inandığı fikirleri hararetle savunuyor. Ancak kendi deyimiyle, ailesine ve akrabalarına bakmak, okuyabilmek için yaptığı mankenliğin bedelini ağır ödüyor.

* 'Doktorlar'da oynarken bu sene 'Sessiz Gemiler'e geçtiniz. Yenilik mi yapmak istediniz?
'Doktorlar', beni bir yere taşımayacaktı. Bu işin eğitimini alıyorum ve kendimi geliştirecek işlerde rol almak istiyorum. Bu kadro benim olduğumdan daha iyi bir oyuncu gibi görünmemi sağlayabilir.

* Ancak bu dizide başrolde yer almıyorsunuz!
Evet, ama ben şu anda başrole zaten hazır değilim. Çok diziden başrol teklifi geldi ama ben reddettim. Başrol için daha zamana ihtiyacım var. Birisi çok iyi oyuncudur ama ses tonu güzel diye bu, sunuculuk yapacağı anlamına gelmez. Sit-com'da insanları güldürdüm diye bundan sonra bütün projelerde iyi olacağım diyemem.

SIKINTIDAN ZONA OLDUM

* 'Sessiz Gemiler'in senaryosunda sizi en çok ne etkiledi?
Senaryoyu ilk okuduğumda ağladım. Senaryoyu bu kadar hararetli ve heyecanlı okuyunca, çekilmiş halinin çok iyi olacağını hissettim. Mesela ben bu diziyi izleyebilmek için bütün randevularımı iptal ederim. Dizinin hikayesi hepimizi ilgilendiriyor. Şehir ve yoğun iş hayatı bizi hayattan o kadar koparıyor ki, çevremizde olanların farkına varmıyoruz. Geçen gün gördüğüm bir rüyayı yorumlattım, çocukluğuma özlem duyduğumu söylediler. Dizi, çocukluğumuzda hissettiğimiz o bayram duygularını hatırlatıyor.

* Küçük yaşta çalışmaya başladığınız için mi çocukluğunuza dönmek istiyorsunuz?
Kesinlikle. 15 yaşında başladım ama büyük şehir hayatını yaşayan herkes o çocukluğun saf duygularına özlem duyuyor. Çocukken anne sevgisi, aile sevgisi, akraba sevgisi vardır ya, Hani kariyer sevdası, aşk meşk, para pul da bilmezdik. O kaybetmiş olduğumuz duyguları belki dizimiz herkese biraz gözyaşıyla hatırlatır. Ağlamak güzel, insani bir duygudur.

* Kariyer mücadelesi sırasında birçok şeyi ihmal ettiğinizi mi düşünüyorsunuz?
Vakit kalmıyor birçok şeye. Ya işi ihmal ediyorsun ya da aileni, arkadaşlarını, erkek arkadaşını, okulunu... Ben evin hem annesiyim hem babasıyım hem de çocuğuyum. Yalnız yaşıyorum ve evin her işiyle bizzat ilgileniyorum. Ay sonu geldiğinde faturaları, okul taksitlerini, aidatları yatırıyorum. Kendi kendimin velisiyim. Kendi paramla okuyorum. Çekime gidiyorum oradan çıkıp okula yetişiyorum, derslere giriyorum, çıkıp başka bir çekime gidiyorum. Yorucu bir hayatım var. O kadar kendimin her şeyiyim ki, bu arada sağlığımı ihmal ediyorum. Geçen yıl okul ve çekim bir arada çok sıkıştı, sıkıntıdan zona oldum. Sevgilime zaman ayırdığım zaman ailemi ihmal etmek zorunda kalıyorum. Tabii hepsini ihmal edebilirim ama işimi ihmal etmem söz konusu değil. Sağlığınızı dahi ihmal edebiliyorsunuz. Ben işim olmazsa hiçim çünkü, bunu biliyorum!

* Aşk haberleriyle gündeme gelmek mankenlik mesleğinde işe yarıyor mu?
Bazıları için yarar belki ama ben zaten o zaman da fiziğimle, iş disiplinimle gündemdeydim zaten. Hiçbir zaman astronomik rakamlarla çalışmadım, skandallarım olmadı. Beni insanlar o zaman da yanlış anladılar. Hep söylemediğim şeyleri söylemiş gibi yazdılar. Benim söylemediğim şeyler üzerine bir de köşe yazarları yorumlarda bulundular. Bir bakın bakalım, ben acaba gerçekten böyle söylemiş miyim?

UÇURUMUN KENARINDA DEĞİLDİM

* Şikayetçi olduğunuz bu 'yanlış anlaşılma durumu' erken yaşta ünlü olmanın kendi başınalığı veya acemiliği yüzünden olabilir mi?
Evet, muhtemelen öyle. Çok iyi menajerlerle de çalışmadım. Yine de iyi kurtardım. Çocukken yıldız olanlar çok iyi yerlere gitmiyor. Ben de çocuk yaşta tanındım, yine de kendimi korumaya çalıştım, korudum. Ama uçurumun kenarından döndüm de diyemem, abartacak bir şey yok. Sonuçta benim 8 yıl süren bir ilişkim vardı, gayet muhafazakar bir ailenin çocuğuyla. 8 yılım öyle geçti. Benimle ilgili söylenenlere cevap vermedim.

* Neden cevap vermediniz?
Çıkıp kendimi anlatmaya çalışsaydım televizyona çıkan o insanlarla aynı renkte görülecektim. Çünkü seyirci oradaki herkesi aynı şeye bulanmış görüyor. 'Aslında öyle olmadı, ben böyle dedim' gibi savunmalara girmenin bir faydası yok. İnsanlar 'İki dakika daha fazla televizyona çıkıyorsun sen de bundan nemalanıyorsun' diyorlar. Sen orada mahremini anlat dur. Ben iki ayrılık yaşadım işte, sıkıntılarım oldu ama içki de sigara da içmedim. Gece hayatına da girmedim. Yanlış bir şey yapmadım.

HATA YAPMAYA MEYİLLİYİZ

* Yeni ilişkiniz Ozan Sevindik ile ilgili konuştunuz ama!
Çünkü o kişi benim yüzümden hiç gerçekle ilgisi olmayan bir şekilde tanıtıldı. Maalesef bize zaman tanımıyorlar. Hâlâ 20'li yaşlarımı süren bir genç kızım ben. İlişkimi göz önünde yaşamak zorunda değilim ki... Yahu nasıl senin kuzenin ya da kız kardeşinin okuldaki sevgilisini adama güvenene kadar babasından saklama hakkı varsa, benim de ilişkim oturana kadar başkalarından saklama hakkım var. Durun bakalım birbirimizi tanıyalım önce! Ama izin vermediler, olmadık hayal mahsulü şeyler yazdılar, yok bilmem kimmiş, yok Ümraniye'de internet kafesi varmış, hepsi yanlıştı. O yüzden ne yazık ki konuşmak zorunda kaldım. İşte biz bu üzerimizdeki baskı yüzünden hata yapmaya daha çok meyilliyiz. Bu baskı insanı hata yapmaya zorluyor.

* Peki sizin hiç medyaya haber olmak istediğiniz zamanlar olmadı mı?
Ben sadece işimle haber olmak istiyorum. 'Çapkın' denilen kişilerden biri kendini haber yaptırıyor gazeteciye. Ben tanımam etmem adamı, aman tanımayayım da zaten! Adamın işi kızlarla gazetelere çıkmak. Bir baktım kapakta o adam ve benimle ilgili bir haber. Yemin ediyorum size, okuldan çıkıp avukata gittim, sinirden arabada burnum kanadı. Bu işten adam kazanıyor çünkü o kapağa başka türlü çıkamaz; e gazeteci de kazanıyor, ilginç haber. Benim resmimi koyuyor güzel kadın kontenjanından. Avukata tekzip için para ödüyorum 'bu haberleri durdur, düzelt' diye. Herkes kazançlı, bir ben her yerden zarar görüyorum. Adamın seviyesi yerlerde, iş kaybediyorsun onun yüzünden üstüne bir de. Niye hep kaybeden ben oluyorum?

* Tüm bunlar mankenlik mesleğinin bedeli mi sizce?
Hayır bunu assolistlere de yapıyorlar. Bunu bazı oyunculara da yapıyorlar. Güzel kız kontenjanından haber olmaktan sıkıldım. Bunu hep söylüyordum şimdi de söylüyorum; ben işimle ilgili anılmak istiyorum. Bunu istemek de hakkım diye düşünüyorum.
Haberin fotoğrafları