kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Ekim 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Gidecek yeriniz var mı?

ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR
ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR
Henüz vizyona giren 'İçindeki Yabancı' filminde Jodie Foster'ın sağlam ama yine de narin görünen vücudu darmadağın oluyor. Parkta mutlu mesut köpeklerini gezdirirken kendisinin ağır yaralandığı, nişanlısının ölümüne neden olan saldırının sorumlularını bulmaya çalışan Foster'ın şehir terörüne karşı 'tepkisi' kuşkusuz 11 Eylül sonrası New York kentindeki endişeyi simgeliyor. Bunlar bir yana filmdeki iki sahne bilhassa can alıcı; suç ve adalet çelişkisi dışında, yalnızlık ve aile kavramı var. Duygusallık seline kapılmadan baktığınızda, filmden bağımsız ve çağımızın derdini yansıtıyor. Foster'ın kaba kuvvetle tarumar edilmiş ama geçmişte nişanlısının sevgiyle dokunduğu bedeninin hali paralel kurguyla resmedilmiş. Yönetmen Neil Jordan, bedenin kırılganlığını gözümüze sokarken bu 'numarayla' aslında hazırsızlık yakalanma riskini, hiç bize bulaşmadan yaşandığı sürece kayıpları nasıl gözardı ettiğimiz gerçeğini kullanıyor. Bir diğer sahne ise yalnız bir Batılı birey olarak Foster'ın nişanlısının (esmer, doğu kökenli) ailesini benimsemesi, kendine aile edinmesi. Yani sadece sevdiği adamı değil ailesini de kaybediyor. Sandığımızdan daha acıklı bir manası yok işte. New York denen çivisi çıkmış alemi hatırlatan İstanbul'da, kan bağı olmadan aile edinme girişiminde daha şanslıyız belki. Ben de sonradan edindiğim bir ailenin önemli bir bireyini kaybettiğimiz için memlekete, Adana'ya uğradım. Bu kez yılların tahribatıyla yok olan narin bir bedenin, hassas bir ruhun yokluğunu yaşarken, (vasiyet misali benimsediğim üzere) annesini kaybeden sevgili dostumu güldürmeye gittim. Heyhat... Fakat neyse ki onun ve ablasının 'ailesi' yani ailemiz çok geniş.