kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MUHARREM SARIKAYA

Programın iki kanadı...

Meclis'te yarın görüşmeleri yapılacak olan 60'ıncı Hükümet Programı iki kanada dayanıyor:
"Yargı-adalet reformu ve ekonomi..."
Programın bütününe bakıldığında AK Parti'nin geçmiş iki hükümet programıyla paralel olduğunu söylemek olası.
Ancak, konulara ayrılan kapsam ve içerik açısından geçmiş iki hükümet programından farklılık gösteriyor.
Özellikle de terör, sosyal yaşam, dış politika öncelikleri ile yargı reformu ile ilgili bölümlerde...
Ayrıca, içerik açısından da geçmiş iki örneği kadar özenli hazırlanmamış.
Buna gerekçe olarak, "geçmiş iktidarlarımızdan beri süregelen çabaları anlatmak yerine, yeni dönem önceliklerimizi sıraladık"
savı ileri sürülebilir.
"Bunun için önceliğimiz olan anayasa değişikliği ile ekonomiye ağırlık verdik" de denilebilir.

Yerindelik denetimi
Ancak, hükümetin yarınki görüşmelerde en fazla eleştiri oklarını bu iki noktadan alacağı da aşikar...
Özellikle de yargıadalet reformundan...
Nedenine gelirsek...
Hükümet Programı'nda aynen şöyle deniliyor:
"Yargının görevi hukuki denetim yapmaktır. Hukuki denetim yerine yerindelik denetiminin yapılması, yargının siyasallaşması anlamına gelir. Yargı görevini yaparken, bağımsız olduğu kadar tarafsız da olmalıdır..."
Bu ifadedeki adresler belli; kararlarında kamu yararını gözeterek orman dışında kalmış arazilerin satışından özelleştirmelere kadar bazı engellemelerde bulunan Anayasa Mahkemesi ve Danıştay...
Oysa, Anayasa Mahkemesi "en geniş denetim yetkisine sahip yargının sembolü yüksek mahkeme olarak, her türlü norm, sosyal olgu ve adalet boyutu açısından denetim yapabiliyor; haliyle yerindelik denetimini de yetki alanı içinde" görüyor.
Dolayısıyla, dosyayı "kamu yararı" açısından da değerlendirip, idarenin yetkisini kısıtlayan kararların altına imza koyabiliyor.
Hükümet ise buna karşı çıkıyor; yargının hukuki denetimle yetinmesi, yerindelik (opportunity) denetimi yapmaması gerektiğini söylüyor.
Bu görüşü sadece iktidar partisi değil, yeni anayasa taslağını dün tamamlayıp AK Parti'ye gönderen Prof. Ergun Özbudun da savunuyor.

Önce uyum...
Nitekim dün AK Parti'ye teslim ettiği yeni anayasa taslağında buna uygun olarak "yerindelik denetimini" ortadan kaldıran hüküm de koymuş bulunuyor.
Anayasa değişikliğiyle yargının bu yetkisine son verilebilir; özelleştirmelerden, atamalara kadar hükümetin önündeki birçok engel ortadan kaldırılabilir.
Ancak, adliye, idari yargı, bölge idare mahkemeleri her olaya bakmadığından, Yargıtay ve Danıştay'ın yerine getirdiği hem hukukilik, hem de yerindelik görevinin ne olacağının tespiti gerekir.
Yoksa, kamu yararı bir yana bırakıldığında ortaya çıkacak kaos engellenemez.
Bütün bunların sağlıklı çözüme kavuşması da anayasa değişikliğinin Meclis'te oluşturulacak Uyum Komisyonu'nda bütün kesimlerin katılımının sağlanmasıyla olur.
Yoksa, "Biz partide her kesimin görüşünü; halkın da oyunu aldık"
denirse, sonuçta ortaya çıkan "sivil" değil, "parti anayasası" olur.