kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Ağustos 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Halklar birbirinin kurdudur!

Tarihin bir dönemi, İran'ın Iraklı Kürtleri, Irak'ın ise İranlı Kürtleri destekleyip kullanmaya uğraşmasıyla geçmişti. Şah döneminde ABD için İran'da bir Kürt sorunu hiç olmadı.
Irak, Sovyetler'e yakınlaştıkça ise ABD, İngiltere "Kürt kartı" açıp durdu.
Elbette büyük devletlerden, emperyalizmden, kullanmadan, kışkırtmadan ayrı ve köklü etnik, milli meseleler, baskılar, isyanlar zaten hep mevcuttu.
Yani hiç sorun yoktu da "emperyalizm tahrik etti" denebilir miydi ki?
Lakin, zaten yoksul, zaten kavruk, zaten binbir sille yiyen halkların, kendi despotik yönetimleri, devletleri, ağaları ile "kullanıcı büyükler" marifetiyle birbirine vurdurulması, dini, etnik, mezhepsel farklılıkların hep nefret ve şiddeti beslemesi tarihin en sıkı pisliklerindendir.
Şimdi, İran kendi "Kürt sorunu" nun sınır ötesine bindirmek istiyor.
Türkiye, biz, malumuz.
PKK, anlaşılıyor ki, artık yarısı Türkiye'ye, yarısı İran'a dönük ve mensupları da buna göre toparlanıp kullanılan bir "maşa", daha doğrusu "mayın" durumunda.
Ve şimdi "Kürt meselesi" ile "terörle mücadele" açıları yakınlaşan, eh bir de enerji muhabbeti yaşayan "İran ile Türkiye" manzarası da "ABD ile İsrail" in sinirini bozuyor.
Oysa istedikleri, İran'la savaşabilecek bir Türkiye.
"Soykırım golü", ABD ve İsrail yönetimlerinin "büyük üzüntüsü!" ne rağmen "turnuva" nın tam bu dakikasındaki tesadüfi bir gol değil, çok işi çalışılmış, uygulanmış bir kontratak olmalı!
Kendi tarihiyle yüzleşmekten hep korktuğu için, "Aman soykırım tasarısı Kongre'de geçmesin" diye hep ABD yönetimleri ile "Yahudi lobisi" ne yapışan, sivil ve askeri yetkilileri ile hep aynı sakızı çiğneyen, İsrail'e verilen ihaleler, akıtılan paralar, askeri işbirlikleri ile "kendi topraklarındaki bir trajedi" yi satın almaya çalışan devletimize ne sürpriz!
"Soykırım" kavramı kendi başlarına gelen felaketle özdeşleşen, hukuklaşan Yahudiler, "Türkiye dostluğu, sevgisi" bir yana, böyle bir "acı mirası" nı başka halklarla paylaşmaya pek gönülsüz bilinirdi.
O yüzden, "Türkiye'yi kırmamak" yine bir yana, bu hasislik de yıllara damga vurdu.
Uzun mesele de...
Şimdi birden ne oldu?
Yani, ABD'deki kimi önemli Yahudi merkezleri neden birdenbire "Ermeni soykırımı" nı keşfetti? Yeni belgeler mi bulundu?
Hikâyenin bir kısmı şudur:
Türkiye, bu "travması, korkusu" yüzünden, şimdi, kaba ve adi bir şantajın muhatabı halinde.
Dün memleketten bir gazetecinin, elbette özgür düşüncesiyle kulaklarımızı çektiği üzre, "ABD ve Musevi düşmanlığının sonu bu" imiş! Yani tarih; Türklerin, Ermenilerin, Yahudilerin, Arapların, İranlıların, Kürtlerin filan hakkı, hukuku; hakikatler, acılar, trajediler, kıyımlar, kırımlar...
Hepsi sadece araç.
Asıl mesele gözdağı, şantaj, tehdit, ceza, misilleme, intikam!
Asıl mesele halkların acılarının, korkularının, öfkelerinin, nefretlerinin birbirlerine zehir gibi akıtılması, birbirinin kurdu kılınması.
Hikayenin diğer kısmı ise şudur:
Üstüne fazla düşünmediğiniz, yıllarca kendinizi korumak namına birtakım ezberlerde, şablonlarda dondurduğunuz, kadim ve büyük devlet olmakla övünürken bir yandan da korkulardan sıyrılamadığınız, yüzleşmediğiniz, cevap aramadığınız, yıllarca gömdüğünüz, kendi halklarınızı, komşularınızı kucaklamadığınız yahut kucaklarken aşırı sıktığınız durumlar birer şantaj silahı olarak başınıza dayanıyor.
"Kendi sorununuz" u görmemek de gömmek için güvendiğiniz el dağlarına kar yağıyor; sığındığınız el bağlarında yılan sokuyor, kazık batıyor.
Bu laflarım İran'a tabii!