kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Ağustos 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Meşin yuvarlak yuvarlaktır!

Siyasetten anlamıyoruz, muhtemelen onca alim varken futboldan da.
Müsaadenizle meşin top peşinde küçük notlar.
Çok anlayanlara selamla.
Tuncay: İngiltere'de ilk maçında, güleryüzü ve enerjisiyle Tuncay bir futbol dersi veremedi ama burada izleyenlerin ders almasına vesile oldu.
Middlesbrough, kendi sahasında hem de öndeyken 2-1 geriye düşmüştü. Pek iyi oynamayan Tuncay 85'inci dakikada oyundan çıkartılıyordu. İki dakika önce takım ikinci golü yemişti. Tuncay, İngiliz de değildi; ama seyirci onu deli gibi alkışladı.
Bir gün önce ise, geçen yılın şampiyonu eski takımı, beklenmedik şekilde yenilince, zaten takıma sırt dönüp erkenden giden o "ölümüne seven taraftar" oyundan çıkan herkesi ıslıklıyordu. Roberto Carlos hariç.

Roberto Carlos: Kariyerini tartışmıyorum. Ama ligin ilk maçı üstüne konuşalım. Onca maç yorumu okuyup dinledim. Bir, iki istisna dışında farkında olan yoktu. Fenerbahçe'nin yediği iki golde de "dünya yıldızı" havaya bakıp ıslık çalıyordu.
Oysa yorumculara göre kötü olan takımda ayakta kalan tek kişi filandı.
İlk golde Belediye sağbeki Rızvan ileri çıkmış, aldığı topu Efe'ye verirken (ondan da gol pası olacaktı) kendi kanadında bile değildi Carlos. Ama futboldan anlayanlar sadece Uğur ile kale önünde ıskalayan Can' ı sorumlu tuttu.
İkinci golde, İlyas topu tam da Carlos' un olması gereken yere yolladı. O yoktu. Uğur iki kişi arasında mütereddit kaldığında, Belediye'nin geriden gelen bir başka oyuncusu, (Trabzon'un beğenmediği) Murat Ocak kafayı vurdu.
Bir kez de, "Beşiktaş'tan yetişip A takımında da oynadığı" zaten asla bilinmeyen İlhan Şahin de aynı yerden akıp golü kılpayı kaçırdığında
Carlos yine yoktu. Süper Kupa'da Yozgatlı' nın da gelip golü attırdığı gibi.
Ama yorumcuların yine Carlos' a diyeceği yoktu. Bu da, adalet bir yana, futboldan anlamak oluyordu.
Lakin, Abdullah Avcı gibi futbolu iyi bilen bir teknik direktör onca yorumcunun anlayamadığını söylüyordu zaten: "Fener'in iki kanadının zayıf olduğunu biliyorduk."
Sahi, kanatlardan birinde kim vardı?

O oyuncu kim: Futbolu "en iyi bilmek" bir yana, ama en çok, en sık yorumlayan "At yarışı reklamlarının ikilisi": Erman Toroğlu ile Rıdvan Dilmen.
Bilmiyorum, Beşiktaş ve Konya kalecileri Hakan ile Özden, kendileri doğmadan önce , onun Ankara Güneşspor'dan yetiştiğini bilir mi; ama " Erman Hoca", biri direkten dönen, en az beş gol pozisyonlu maçı "hiç pozisyon yoktu" diye yorumladığı yazısında anlatıyor:
Tribünde biri gelmiş, iki kalecinin de Kocaelispor altyapısından olduğunu söylemiş.
Hep izlediğin futbolda, yıllardır izlediğin iki kalecinin geldiği yeri bilmek için suflör gerekiyormuş.
Ama Dilmen' inki daha şaşırtıcı. Zaten soruyu sorduğu Konyaspor Teknik Direktörü Nurullah Sağlam kibarlığından bozmadı.
"Rıdvan Hoca", Konya'nın sol kanadındaki siyahi oyuncuyu merak etmiş, "Bu yıl nereden alındığını" soruyor.
Oysa Caetano da Silva geçen yıl gelmiş, takımın tüm maçlarında oynamış, bence yılın en iyi sol kanatlarından olmuş, iki de gol atmış.
Ama futbolu bilen iyi biliyor!
Bobo ile Gökhan: Şimdi, zahmet olmazsa, özellikle Beşiktaş yorumcuları 2006 başlarındaki yazılarına bir bakıverse.
Acaba kimler, o sezon devre arasında, biri Gaziantep'ten diğeri Brezilya Corinthians'tan gelen iki "santrafor" için ne yorumda bulunmuştu?
Kimseyi mahçup etmeyeyim, belki kendileri yazar.
Söylenen şuydu: Gökhan Güleç tam santrafor, bu Bobo'dan bir şey olmaz!
Şimdi Güleç 25 kişilik kadroya giremedi; Bobo' nun parası ise iki katına çıkarıldı.
Bu şimdi de demek değildir ki, Güleç'ten bir şey olmaz.
Onun futbolculuğu da başka türlü gelişebilir.
Bunun bize anlattığı şudur:
Yorum, eleştiri elbette; ama, doğmamış çocuğa don, çıkmamış cana ölüm biçmek, aşırı ahkam kesmek, insanların hayatını, işini, kariyerini, tutkusunu, bir gencin oyunculuğunu bir kalemde çöpe atmak ayıptır.
Kendinize de ayıptır, çünkü iyot gibi kalırsınız.
Tabii hatırlayan olursa. Yoksa na hafıza, na utanma!

Not: Söylemeye gerek yok ama, bu yazı dün erken saatlerde, gecenin maç ve spor programlarından çok önce yazıldı.