Kimyasal şarkılara duygusal karışımlar

Yeni albümlerinin adını We Are The Night olarak açıkladıklarından beri Chemical Brothers'ın da kafayı sıyırıp kendilerini âlemin kralı ilan ettiklerini düşünmüştüm. Ama şarkılarını dinleyince anladım ki onlar mütevazılıklarından hiçbir şey kaybetmemişler. Sadece önceki albümlerinde aynı tarzları denemekten sıkılmış olacaklar ki yeni albümlerini karmakarışık yapmışlar. Gece hayatında dinlenen birçok tarzı albüme aldıkları için böyle bir isim koymayı uygun bulan ikili, 70'li yılların tekno-pop'u, new wave, soul ve caz tınıları içeren şarkılar üretip bir de müziği ve vokali ön plana çıkarmışlar. Ama korkmanıza gerek yok; tabii ki yeni albümün de baş kahramanı elektronik müzik! İlk beş albümde neler ürettiklerini, hangi yollara sapıp bizi şaşırttıklarını iyi bilenler, yeni albümlerinde de bir sürpriz bekliyordu ki, grup 70'lerin tekno-pop tınılarıyla hazırlanmış Do It Again'i piyasaya sürdüğünde her şey tamamlanmış oldu. Önceki albümlerindeki şarkılarını bolca batırdıkları new wave sosundan sonra şarkılarının daha da sertleşmesini bekleyenler, Justin Timberlake'in Sexyback'ine kardeş gelen bu şarkıyı yadırgadı tabii. Ama Londralı ünlü müzisyen Ali Love'la düet yaptıkları bu şarkı, adeta dans pistlerini ateşe vermek için programlanmış bir bomba gibi olduğu için kimse uzun süre kayıtsız kalamadı. Tom Rowlands, ortağı Ed Simons'la beraber Manchester'ın arka sokaklarında tuttukları dairede ilk albümlerini hazırlarken neler hissettilerse, bu albüm için de aynı heyecanı yakaladıklarını söylüyor. Tek fark, şarkıları bu sefer New York'taki havuzlu evlerinin bodrum katında oluşturdukları milyon dolarlık stüdyoda kaydetmiş olmaları. Kanadalı şair Bill Bissett'in şiiri üzerine saykodelik alt yapılarla hazırladıkları We Are The Night'ı kaydederken bir yandan da The Beatles, The Smiths, Bob Dylan dinlemeden yapamayan grup elemanları kendi şarkılarının da bir gün gelip toprağın altına girmeyeceğinden emin. Yeni albümün klasik olmaya aday şarkıları arasında ilk göze çapan ise içinde soul tınıları barındıran Das Speigel. Canlı konserlerini izledikten sonra hayran oldukları Klaxons'la berber yaptıkları All Rights Reserved ise her şeyiyle bir günde bitirdikleri en hızlı şarkılarından olmuş. Sonuç olarak, altıncı stüdyo çalışmasında tarz olarak düşük tempolu şarkılar yapmaya çalışan ikili, 1999 çıkışlı ve herkesin en iyi albümleri olduğu konusunda hemfikir olduğu Surrender kadar başarılı bir çalışma ortaya çıkarmış. Sabit fikirli olmadıkları ve sürekli kendilerini yeniledikleri için hayranlarından kocaman bir 'teşekkür' alacakları kesin!