|
|
Cesur bir çıkış
"Dağda silahla gezeceklerine, düz ovada siyaset yapsınlar." Bu önemli bir çıkıştır. Merkez Sağ'ın bölgede çağrıştırdıkları farklı bir liderinden gelmesi çıkışı daha anlamlı kılmaktadır. Oy kaygısının ülke sorunlarına çözüm bulma çabasına ağır bastığı bir coğrafyada siyasilerin halka doğru olduğuna inandığı gerçekleri söylemesine alışık değiliz. Özellikle Kürt sorunu, irtica gibi konularda resmi devlet görüşünün dışına çıkmamaya özen gösterir siyasilerimiz. DYP lideri Mehmet Ağar'ın son çıkışı bu ezberi bozacak niteliktedir. Kürt sorununun sivil siyasetin yetki alanında olduğunu gösteren bu çıkış, genel af dahil, şiddeti ortadan kaldırıcı çözüm önerileri içermektedir. Yeterli midir, bence değil ama bir ilk çıkış olması açısından önemlidir. Kürtler elbette bir af beklentisi içinde, PKK bunu lider kadrosunu kapsayacak biçime sokmak istiyor ama bunun mümkün olmadığını da görüyor. Ancak sadece af Kürt sorununu ortadan kaldırmak için yeterli bir adım değil. Zaman Gazetesi'nin yaptığı yuvarlak masa toplantısında görüşlerini dile getiren ve PKK'yı Kürtlerin geleceğine ipotek koyduğu için eleştiren Bejan Matur, görüşlerini şöyle özetliyor: "Yeryüzünün bu coğrafyasında doğmuş ve üstelik tarih boyunca hiç ayrılmamış bir topluluğun kendisini yıllarca yok sayan, birlikte yaşadığı diğer topluluğa 'Ben varım, beni gör, varlığımı teslim et' demesiyle başlayan, sonradan şiddete dönüşen ve bugüne gelen bir sorundan bahsediyoruz. Önemli olan şiddetin durması karşılığında hangi adımları atmaya, nasıl bir bedel ödemeye hazır olduğun. Bu hem Türk kamuoyu için hem de Kürt siyasetçi ve aydınları için geçerli. Durduğun yerde hiçbir adım atmadan, bir bedel ödemeyi göze almadan, yani şiddeti besleyen politikalardan uzaklaşmadan 'şiddet dursun' çağrısı yapıyorsan amacının gerçekten şiddetin durması olduğunu söyleyemezsin." Evet, Kürtler adına politika yapanlar şiddete yeterince tavır almıyor. PKK'nın bizzat Kürt kökenli aydınlara yönelik terör eylemlerini bile kınamıyorlar ama Türkler veya tüm Türkiye adına siyaset yaptığı söyleyen siyasetçiler de risk almaktan kaçınıyor. İşte Ağar'ın çıkıp "Riski alıyorum" demesi bu açıdan önem taşıyor. Çünkü siyaset aynı zamanda risk alma sanatıdır, eğer öyle olmasa herkesin yapabileceği bir iş haline gelirdi. İktidar ise yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimi, bir yıl sonraki genel seçimleri hesaba katıp cesur adımlar atmaktan kaçınıyor, sorunu zamana yaymaya çalışıyor. Oysa zaman geçtikçe sorun giderek daha büyük bir bölgesel sorun haline geliyor ve Türkiye'nin sadece kendi inisiyatifiyle çözeceği bir sorun olmaktan çıkma eğilimi göstermeye başlıyor. Sivil bir siyasetçinin af dahil her türlü çözüm önerisini seslendirmesi dikkate alınması, önemsenmesi gereken bir duruştur. Dağdaki gençlerin silah bırakıp toplumla barışmasıyla yetinilmemeli, yine aynı yuvarlak masa toplantısında Ümit Fırat'ın dile getirdiği, ifade özgürlüğü, yer isimleri, dil gibi konularda yeni adımlar atılmalı, korucu sistemi gözden geçirilmeli, daha önemlisi insanları dağa çıkmaya teşvik eden koşullar ortadan kaldırılmalıdır. Siyaset, toplumun sorunlarını çözmek için yapılır. Bu cesareti gösteremeyenler başka iş yaparsa topluma iyilik yapmış olur.
|