kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ergun Babahan @ SABAH
 

Türkiye'nin çarpılan kriterleri

Türkiye'de ciddi bir kavram kargaşası ve buna bağlı olarak değer ve değerlendirme kargaşası yaşanıyor.
Kentli olmak, kentli bir aydın olmak ve metroseksüel olmak arasındaki farkı gündeme getirerek konuyu açmaya çalışalım.
Kentli olmak nedir?
Birey olduğunu bilmek ama ortak yaşam kültür ve bilincine sahip olmak demektir.
Bireysellik ve toplumsallık arasındaki dengede, başkaları ile kendi hak ve özgürlükleri arasındaki ilişkiyi karşılıklı hak ve saygı temelinde inşa etmek demektir.
Bu kentli olmanın asgari ve yeterli gereğidir.
Bunun toplumsal hayata yansıması, trafik, çevre bilinci, temizlik, tuvalet kullanımı, açık alanların kullanımı, ter kokmama gibi pratiklerden oluşur.
Bu, bugünkü toplumsal hayatımızın bir kategorisi.
Bir başka kategori ise 1990'ların ikinci yarısından itibaren gündeme girdi. En iyi puro, otomobil, tekne, giyim markalarını, farklı dünya mutfaklarını (üstünkörü de olsa), kozmetik ürünlerini bilmek, kullanmak, kişisel bakımını en önemli ve pratik konu haline getirmek bu kategorinin temel özelliği.
Botokslu, fitnessli, manikürlü, pedikürlü, çekmeli, yağ aldırmalı bir güncel yaşam pratiği üzerine kurulu bu kategori.
İlk kategoride ortak yaşam kültürü bilinci önem taşırken, bunda ise kendi vücudunu, kendi egosunu kısaca kendi eksenini yaşama temel unsur oluyor.
Kentliye birinciler, diğerine ikinciler diyelim...
Birinciler ikincilere genel olarak metroseksüel derken, ikinciler ise kendileri gibi olmayanları "köylü" olarak adlandırıyor.
Bunların dışında bir de kentli aydın kategorisi var.
İkincilerden kentli aydın çıktığı hiç görülmemiştir ama birinciler kentli aydının membaıdır.
Peki, kentli aydının kriterleri nedir diye soracak olursanız, onları da şöyle özetleyebiliriz...
Davranış pratiği olarak toplumsal sorunlara ilgi duyan, kendini sorumlu hisseden, okuduğu, bildiği ve bilincine vardığı konuları yaşam pratiğine yansıtan insandır.
Neyi okur, neyi görür, nelere karşı duyarlıdır konusuna gelince... Resim sergisine, tiyatro oyununa, kitapçılara gider. Otomobil markalarını bir çırpıda sayamaz herhalde ama ressamları, yazarları, filozofları, dünya olaylarını iyi bilir.
Onların sohbet konusu sergilerden, yeni çıkan kitaplardan, son tiyatro oyunlarından oluşur.
Siyaseti, "Şu buna ne demiş" seviyesinde değil, tarih, siyaset felsefesi ve sosyolojisi aracılığıyla tanımlar.
Siyasal ve toplumsal figürlere yönelik tepkisi "Şuna nasıl geçiririm veya şuna nasıl yaltaklanırım" ikilemi içinde değil, bilinçli bir tavır ekseninde gelişir.
Purodan, şaraptan, otomobilden ve tekneden oluşan bir zevk ve beğeni dünyasına hapsolarak değil, kitap, müzik, tiyatro, sergi ve toplantıdan oluşan pratiklerle ilgilidir.
Kendi bedenini nasıl daha çarpıcı hale getirmeye odaklı değil, beynini, aklını geliştirmeye ve toplum hizmetine sunmaya eğilimlidir.
Bir insan kendi seçimiyle metroseksüel olabilir. Bu bir yaşam tercihidir, kimseyi ilgilendirmeyebilir.
Normal koşullar altında kendi kendisine odaklı olan bu birey, kendine ikon olarak Beckham, Madonna gibi popstarları veya celebrity'leri seçebilir.
Ancak, Türkiye'de son dönemlerde yeni bir eğilim gelişti.
Karizma etiketi altında bu ölçüler değerlendirme kriteri olmaya başladı.
Salt fikirle ilgili, kamuoyu oluşturan platformların başına adam seçerken bile bu değerler ön plana alınır oldu.
Adamın ve kadının neyi bildiği, nasıl düşündüğü değil, ne giydiği, içtiği ölçü haline geldi.
Bunun sonucu olarak ürünler de toplumsal sorunlardan uzak, çözüm üretmeyen, lifestyle'a yönelik olmaya başladı.
Bu da Türkiye'nin düşün dünyasını giderek çoraklaştıran bir etki yaratır oldu.
Devam edeceğiz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Doğalgaz baronları   / 30-05-2006
 Al Gore'un filmi   / 29-05-2006
 CHP ile nereye kadar?   / 28-05-2006
 Alternatifsizlik ve solun hali   / 26-05-2006
 Her şey bitti mi?   / 25-05-2006
 Veli Küçük, dünya büyük   / 24-05-2006
 Şimdi bu katille yüzleşme zamanı   / 23-05-2006
 Savcı da benzer şeyler söylemişti   / 22-05-2006
 Korku ve gerilime oynamak   / 21-05-2006
 Bu tuzağa düşmeyelim!   / 19-05-2006
ALİ KIRCA
Hayat ucuzluğu...
Belki de asıl bu kavramı konuşmak...
YILMAZ ÖZDİL
Karun...
Hadise şöyle gelişiyor...
ERGUN BABAHAN
Türkiye'nin çarpılan kriterleri
Türkiye'de ciddi bir...
BALÇİÇEK PAMİR
Kötülük genine inanır oldum
Nasıl bir ruh halidir?...
UMUR TALU
Anam, babam...
Dipsiz Kuyu'da dün "Katiliniz kim...
FATİH ALTAYLI
Tartışılamaz Başkan
Aziz Yıldırım geri...
ERDAL ŞAFAK
DİSK'in tepkisi
Türk sendikacılık hareketi,...
MEHMET BARLAS
"Bakalım ne olacak" diye kriz beklemek...
Kan kokusunu hâlâ duyuyorum
Felluce ve Telafer'den sonra ABD'yi köşeye sıkıştıran üçüncü...
ABD'ye isyanda 30 ölü
Afganistan'ın başkenti Kabil'de önceki gün Amerikan...
Fatih de Fener'de
Fatih de Fener'de
F.Bahçe, Beşiktaşlı Tümer'e 3 yıllık imza attırdı. Sol Campbell'la da...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu