kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
  » Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Dayanışma ruhunu bir zırh gibi üzerimize giymeliyiz
Sezer'den önemli mesajlar
Terör olayları herkeste haklı bir üzüntü yarattı
Dayanışma ruhunu bir zırh gibi üzerimize giymeliyiz
"AB'den beklentimiz ayrımcılık yapmamasıdır"

Dayanışma ruhunu bir zırh gibi üzerimize giymeliyiz

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ''Türk insanı kendi içinde kavgaya tutuşmadıkça daima güçlü ve muzaffer kalmıştır. İçimizde bölündüğümüz zaman yaşananları ise tarih sayfaları anlatmaktadır. Bugün bu gerçeği yeniden anımsama zamanıdır. Ulusal birlik ve bütünlüğümüzü devletin ve toplumun her kesiminde sağlam tutmalı, anlayış ve dayanışma ruhunu bir zırh gibi üzerimize giymeliyiz'' dedi.

Sezer, Harp Akademileri Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, NATO'daki en büyük ikinci orduya sahip olduğunu
anımsatarak, Türkiye'nin bütçesinden
savunma harcamalarına ayırdığı payın NATO ülkeleri arasında en üst sıralarda yer almasının da hem
bulunulan coğrafyanın koşullarından, hem de İttifak gücüne en iyi biçimde destek verme anlayışından kaynaklandığını söyledi.
Türkiye'nin, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, öz savunma gücünü koruyarak geliştireceğini vurgulayan Sezer, şunları kaydetti:
''Türk Silahlı Kuvvetleri, kendini yeni uluslararası güvenlik ortamının gereksinimlerine uyarlamaktadır. Bu amaçla, değişik
görevleri yerine getirebilecek çok rollü, esnek birliklerin oluşturulmasına, sayısal fazlalık yerine gelişmiş teknoloji ürünü
silah ve sistemlerin sağlanması, bu silah ve sistemlerin etkinliğini artıracak komuta kontrol, erken uyarı, elektronik savaş, gelişmiş
mühimmat, her hava koşullarında harekat olanak ve yeteneği gibi kuvvet çarpanlarına sahip olunmasına önem ve öncelik verilmektedir.''

BÖLGESEL GÜÇ DÜZEYİ

Sezer, bu çerçevede Türkiye'nin bölgesel bir güç düzeyine erişebilmesi için Türk savunma sanayiinin Silahlı Kuvvetler'in
gereksinimlerini yeterli bir biçimde karşılama olanaklarına sahip olması gerektiğine işaret ederek, şunları söyledi:
''Türkiye için hem bir ayrıcalık hem de bir gereksinim olan çok boyutlu dış politikamızın önemli bir ekseni, bölgemizde gerginlik ve
çatışma yerine, işbirliğine olanak tanıyan bir ortam yaratılmasıdır.

Bu anlayışla Türkiye, bir yandan bölgesel anlaşmazlıkların çözümüne katkıda bulunmaya çaba gösterirken, öte yandan da komşularıyla olan
kimi sorunların çözümü için etkin bir tutum benimsemiştir. Bu yaklaşımımızın Avrupa-Atlantik bölgesinin istikrarına da
katkısı bulunmaktadır. Irak'ın yeniden yapılandırılmasına verdiğimiz destek, öncülük ettiğimiz Irak'a Komşu Ülkeler Toplantıları, Filistin
ve İsrail arasındaki anlaşmazlığın çözümü konusunda sürdürdüğümüz yapıcı tutum, 2002 yılında İstanbul'da düzenlediğimiz AB-İKÖ Ortak
Forumu gibi girişimler, bölgesel sorunların çözümü yönünden yaptığımız somut katkıların bir kısmını oluşturmaktadır.''

''KARADENİZ BİR BARIŞ DENİZİDİR''

Cumhurbaşkanı Sezer, Türkiye'nin, Güneydoğu Avrupa işbirliği süreçleri, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Karadeniz Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı, BLACKSEAFOR gibi bölgesel girişimlerdeki öncü rolünün de, bu bölgelerde çekişme yerine işbirliğinin ilişkilere yol göstermesi
anlayışını yansıttığını ifade ederek, konunun, özellikle Karadeniz'i çevreleyen tüm ülkelerce iyi anlaşılmasını diledi.
Karadeniz'in bir barış denizi olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Sezer, bu alanın kısır çekişmelerin ve diplomatik oyunların alanı
olmaması gerektiğini kaydetti.

Sezer, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bu amaçla yürüttüğümüz çabaları bundan böyle de kararlılıkla
sürdüreceğiz. Komşularımızla ilişkilerde var olan kimi sorunların çözümü konusundaki içten çabalarımızın karşılık görmesi,
ilişkilerimizde varolan olumlu noktaya gelinmesinde önemli rol oynamıştır. Bu gelişmeler, uzun çabalar sonucunda gerçekleşmiştir.
Yunanistan, Bulgaristan, Rusya Federasyonu ve Suriye gibi komşularımızla bugün geldiğimiz noktada, diğer alanların yanı sıra,
gelişen ticaretin de katkıda bulunduğu olumlu bir dinamik yaratmış bulunuyoruz. Aramızdaki iletişim kanalları açıktır ve yalnızca ikili
düzeyde değil, uluslararası düzeydeki mesajları da komşularımızla rahatlıkla ve açık yüreklilikle karşılıklı olarak birbirimize
iletebilecek konumdayız.''

TÜRKİYE-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ

Türkiye'nin, Ermenistan ile ilişkilerinin de normalleşmesini istediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Sezer, şöyle devam etti:
''Bölgede bir işbirliği ortamının yaratılmasına yardımcı olacağı ve bölge istikrarına katkıda bulunacağı inancıyla, ikili ilişkilerin
aşamalı olarak olağan bir seyir kazanmasını istemektedir. Ancak bunun olabilmesi için, Ermenistan'ın da kimi adımlar atması gerekmektedir.
Bu adımların neler olduğunu Ermenistan oldukça iyi bilmektedir. Bu bağlamda, şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Ülkelerin birbirlerinin
toprakları üzerinde istemleri bulunması bir yana, bu yönde bir görüntü vermekten de kaçınmaları, vazgeçilmez bir önkoşul oluşturmaktadır.
İkili ilişkilerin normal bir çerçevede kurulup sürdürülmesinin ancak böyle bir ortamda olanaklı olabileceği açıktır.''

''ORTADOĞU ÖNEMLİ BİR DÖNEMEÇTE''-

Sezer, Ortadoğu coğrafyasının son derece önemli bir dönemeçte olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
''Bir kez daha sınırlarımız boyunca uzanan istikrarsızlık çemberinin etkilerini yoğun biçimde duyumsamaktayız.
Türkiye, komşusu Irak'taki gelişmeleri büyük bir dikkatle izlemekte; toprak bütünlüğü ve ulusal birliği ilgili tüm ögelerin
katılımıyla korunan, komşularıyla barış içinde yaşayan, demokratik ve gönenç içinde bir Irak hedefi doğrultusunda çalışmayı sürdürmektedir.
Ancak, Irak'ta siyasal alanda gözlenen sınırlı gelişmelere karşın istikrar ortamının bir türlü oluşturulamaması, toplumun farklı
kesimleri arasında güven duygusunun sağlanamaması ve siyasal çekişmelerin sürmesi, iç barış ortamının uzakta olduğunu ortaya
koymaktadır.

Mezhep çatışması, Irak'ta başlangıçtan bu yana en çok kaygı duyulan senaryoyu oluşturmuştur. Son dönemde Samarra'daki Askariye
Türbesi'ne gerçekleştirilen bombalı saldırı ve bu saldırıyı izleyen olaylar, bir ulusal uzlaşı hükümeti kurulması çalışmaları sürmekteyken
patlak vermiştir. Bu, Irak'taki dengelerin ne kadar kırılgan bir noktaya geldiğini açıkça göstermiştir. Ülkenin esenliği için dar
gündemlerin bir yana bırakılması, varolan anlaşmazlıklara uzlaşıya dayalı çözümler aranması gerekmektedir.''

KERKÜK

Irak'ın birlik ve bütünlüğünü yok edecek bir çözülmenin önüne geçilmesinin ''yaşamsal önem taşıyan bir konu'' olduğunu vurgulayan
Sezer, şöyle devam etti:

''Türkiye, Irak'taki kimi grupların, Irak halkının ortak istencini hiçe sayarak kalıcı kazanımlar peşinde koşmasını, bölgede barış ve
istikrara yönelik olumsuz etkisi nedeniyle kabul edilmez bulmaktadır. İçinden geçilen bu duyarlı dönemde, hiçbir grubun dışlandığı
duygusuna kapılmaması önem taşımakta, bu çerçevede tüm grupların kendi gündemlerini bir yana bırakarak, Irak'ın iyiliğini ön plana koyan bir
yaklaşım sergilemeleri beklenmektedir. Kerkük, özel konumu nedeniyle, Irak'ın istikrarını tehdit eden bir
öge olmayı sürdürmektedir. Barındırdığı doğal zenginlikler ve demografik dengeleri açısından Irak'ın küçük bir modelidir. Kerkük'ün
kaderi Irak'ın geleceğini etkileyecektir. Kentin gelecekteki statüsünün Irak'taki tüm kesimlerin kabul edeceği bir formülle çözüme
kavuşturulması önemlidir.''

KUZEY IRAK VE TERÖR ÖRGÜTÜ

Sezer, Türkiye'nin, Irak'ın bütünlüğüne ve Irak'ın kuzeyinin terör örgütü tarafından kullanılmasına yönelik kaygılarının halen
giderilemediğine işaret ederek, ''Terör örgütünün Kuzey Irak'ta süren varlığı, buradan sızdırılan malzeme ve elemanlarla ülkemizde
eylemlerini sürdürmesi, Türkiye'nin güvenliği yönünden ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu konuda gerek Irak makamları gerek Amerika
Birleşik Devletleri yetkilileriyle sürdürülen temasların kalıcı sonuç vermesi içten dileğimizdir. Irak'ın bugün içinde yaşadığı sorunları
anlayış ve işbirliği ruhu içinde geride bırakması en çok bizleri sevindirecektir. Ülkemiz, Irak Yönetimine ve halkına bu yöndeki
çalışmalarında, bugüne kadar olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de elinden gelen tüm desteği vermeyi sürdürecektir'' diye konuştu.

İRAN'IN NÜKLEER PROGRAMI

Türkiye'nin, bir diğer komşusu İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak gittikçe daha ciddi bir boyut kazanmaya başlayan uluslararası
gerilimi kaygıyla izlediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Sezer, ''İran, yüzyıllardır yan yana yaşadığımız komşumuz ve tarih boyunca yakın
ilişki içinde bulunduğumuz bir ülkedir. İran'la ilgili gelişmelerin Ortadoğu coğrafyasına sürekli yansımaları olmuştur. İran'ın kendi
içinde ve uluslararası ilişkilerinde istikrarını korumasını dileriz'' dedi.

Sezer, her ülkenin nükleer enerjiyi barışçı amaçlarla kullanma hakkı bulunduğunu vurgulayarak, ancak, bu hakkın kullanımının temel
koşulunun, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'ndan kaynaklanan yükümlülüklere tümüyle uyulması ve Uluslararası Atom
Enerjisi Ajansı ile tam bir işbirliğine gidilmesi olduğunu kaydetti.

Bu bağlamda Türkiye'nin, ''varolan bunalımın giderilmesinde İran'a da önemli sorumluluklar düştüğü'' görüşünde olduğunu anlatan Sezer,
İran'ın hakkındaki kuşkuları gidermesinin tek yolunun, saydamlık ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile tam ve açık işbirliği olduğunu
vurguladı.

Cumhurbaşkanı Sezer, Türkiye'nin, bu yöndeki telkinlerini İranlı yetkililere ilettiğini anımsatarak, ''Türkiye, Irak'ta süren bunalımın
gün geçtikçe ağırlaştığı bir ortamda, bölgesinde yeni bir bunalımın ortaya çıkmasını istememektedir'' diye konuştu.

ARAP-İSRAİL ANLAŞMAZLIĞI

Ortadoğu denkleminin en önemli parçası olan Arap-İsrail anlaşmazlığına da kısaca değinmekte yarar gördüğünü ifade eden Sezer,
şunları söyledi:

''Bu sorun barışçı bir çözüme kavuşturulmadıkça, Ortadoğu'da ve Doğu Akdeniz'de kalıcı barışın kurulması olanaklı değildir. 25 Ocak
2006 gününde Filistin'de yapılan Yasama Meclisi seçimleri Orta Doğu Barış Süreci yönünden yeni bir siyasal tablo ortaya çıkarmıştır. Yeni
Filistin Parlamentosu ve Hükümetinin yasama/yürütme sorumluluğu ve uluslararası meşruiyet çerçevesinde Başkan Mahmud Abbas ile eşgüdüm
içinde çalışması içten dileğimizdir.

Yeni Filistin yönetimince akılcı, gerçekçi, uzlaşmacı ve esnek bir tutum benimsenmesi önem taşımaktadır. Yeni İsrail Hükümeti'nin de
varolan koşulları en akılcı ve sağduyulu biçimde değerlendireceğine inanmak istiyoruz. Her koşul altında, görüşmelerle ulaşılacak iki
devletli çözüm ereğinin korunması ve barış sürecinin Yol Haritası temelinde canlandırılması için uygun koşulların bir an önce
oluşturulması öncelikli hedef olmalıdır.''

KIBRIS

Türkiye'nin, Kıbrıs sorununun adil, kalıcı, Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye'nin hak ve çıkarlarını koruyan bir çözüme kavuşturulması
yolunda öteden beri içten çaba gösterdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Sezer, şunları kaydetti:

''24 Ocak'ta Kıbrıs'taki kısıtlamaların ilgili tüm taraflarca eşzamanlı olarak kaldırılması konusunda hazırlanan 10 maddelik Eylem
Planı, Türkiye'nin Kıbrıs'ta kalıcı barışı sağlama yolundaki çabalarının en son örneğidir. Anılan plan uluslararası platformda
destek bulmuştur. Bizim bu çalışmaları yaparken Birleşmiş Milletler'den beklentimiz, Kıbrıs konusunda yıllar içinde oluşan ve
tarafların güvenini kazanmasını sağlayan yerleşik parametrelere ve davranış kalıplarına bağlı kalmasıdır.
Son dönemde, Avrupa Birliği'nin Kıbrıs'a yönelik yardım paketleri konusunda yaşanan gelişmelerin, çözüme katkı yapma istemini açıkça
ortaya koymuş olan Kıbrıs Türk tarafı yerine, her aşamada olumsuz tutum takınan Rum tarafını ödüllendirici nitelikte olmasını da
üzüntüyle karşılıyoruz. Unutulmasın ki, uluslararası toplumun tam destek verdiği Annan Planı'nı reddeden Kıbrıs Türk tarafı değil Rum
tarafı olmuştur. Avrupa Birliği Konseyi'nin 26 Nisan 2004 günlü kararı çerçevesinde Kıbrıs Türkleri'ne yönelik yalıtıma son verilmesi
amacıyla Komisyon tarafından hazırlanan, ancak, aradan geçen 22 aylık dönem içinde Rum Yönetimi'nin engellemeleri nedeniyle onaylanarak
yürürlüğe giremeyen Mali Yardım ve Doğrudan Ticaret Tüzükleri, tarafımızdan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yetkililerince yapılan
tüm itirazlara karşın birbirinden ayrılmıştır.''

Sezer, Türkiye'nin, başından beri Mali Yardım Tüzüğü ile Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nün birbirinden ayrılmasına karşı çıktığını
hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti: ''Kıbrıs Türk tarafı açısından ambargoların kaldırılması yönünde
atılacak özlü adım, mali yardımla birlikte doğrudan ticaret olacaktır.Bunu sağlamaktan uzaklaşan bir yaklaşımın Türkiye tarafından
desteklenmesi olanaklı değildir. Türk tarafının kapsamlı çözüm sürecini canlandırmaya çalıştığı ve 24 Ocak günlü Eylem Planı'yla bu
süreci güçlendirmeyi hedeflediği bir ortamda AB'nin bu tek taraflı kararı, beraberinde yeni zorluklar ve yeni sorunlar getirecektir.
Herkesin şu gerçeği anlaması gerekmektedir: Doğu Akdeniz'de kurulacak barış ve istikrar ortamı, bölgenin olduğu kadar tüm
Avrupa'nın huzur ve güvenliğine katkı yapacaktır. Ancak, sorunlar tek taraf üzerinden çözülemez. Anlaşmazlığın her iki tarafının çözüm
çabalarına katkıda bulunmaları şarttır.''

(AA)

1 2 3 4 5
 
DİĞER SİYASET HABERLERİ
 AB için yeni paket
 Aydın davasında iki tanık
 TBMM önünde protesto
 CHP'den Demirel sorusu
 Genel af talebine kızdı
 Çiçek: O kadar zengin miyiz?
 Baykal: Zapsu'nun aklıyla iş çözülmez
 Küçük kabahatlere ağır para cezası
 Bombayı askerle ilişkilendirmek hukuki fantezi
 ABD elçisi: Gerçekten bu kadar uzak iddia olamaz
MUHARREM SARIKAYA
İnce çizgi...
Meclis'in bu haftaki mesai başlangıcında...
YAVUZ DONAT
Ankara'da bir gün
Başbakan Erdoğan dün sabah AK...
Açıklanan isimler davanın mağduru
Barbie Operasyonu'yla ilgili iddianamede ifadeleri alınan 23...
Pepe'den korkutan iddia
Tuzla'daki variller için 'insanlık suçu' diyen Çevre Bakanı Pepe,...
Albaya sevgi seli: 3 günde 25 bin alo
Albaya sevgi seli: 3 günde 25 bin alo
Elazığ'daki mayınlı saldırıda yaralandıktan sonra telefonları...
Türkiye 30 F-16 4 denizaltı alıyor
Türkiye 30 F-16 4 denizaltı alıyor
Türk Silahlı Kuvvetleri, modernizasyon çalışmalarını hızlandırdı. 10...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu