 "Ayetullahlar devleti olmayacağız"
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın türban konusunda 'Mahkemenin söz hakkı yok. Söz hakkı ulemanındır' sözlerine muhalefetten sert tepki geldi.
CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de ulema sınıfı yaratmaya çalıştığını öne sürerek, ''Ancak Türkiye, Ayetullahlar devleti olmayacaktır'' dedi.
Başbakan'ın, ''Türbana şeri kurallar çerçevesinde çözüm bulunmalıdır'' önerisinde bulunduğunu savunan Koç, ''AİHM'in kararını dine müdahale olarak eleştiren ve sanki Türkiye'de ulema sınıfı varmış gibi, vereceği
fetvayla çözüm arayan bir zihniyet...'' diye konuştu.
''(Türkiye'nin şeri kanunlarla yönetilmediği, Anayasa ve ceza hukuku, din kurallarına göre yorumlanamaz) gerçeğini kafasına yerleştirememiş bir başbakan portresi var'' diyen Koç, iktidarın Kopenhag kriterleri peşinde olmadıklarını, hedeflediklerinin ''Cidde kriterleri'' olduğunu öne sürdü.
Koç, Erdoğan'ın dünkü açıklamalarını, ''Anayasa'nın değiştirilemez maddelerini değiştirmeye yönelik girişimlerin ilk adımı'' olarak değerlendirdi.
'ARINÇ SİYASİ KİMLİK DEĞİL''
Koç, TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, ''devlet kurumlarının stilistik ya da tesettür A.Ş gibi çalışmayacağını bilmesi gerektiğini'' söyledi. Arınç'ın, bir siyasi kimlik olmadığını ifade eden Koç, ''Sayın Arınç, Meclis Başkanı'dır, bu konularda yorum yapmamalıdır" dedi.
MUMCU: "ULEMAYLA İŞİMİZ YOK"
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, ''Ulemayla falan işimiz yok. Burası demokratik, laik, sosyal hukuk devleti. TBMM'ye getirirsiniz yasayı, desteğimiz hazır. Pazarlıksız, karşılıksız, önkoşulsuz... Gelin bu sorunu çözelim. Türkiye'yi bu dertten kurtaralım'' dedi.
ANAVATAN'LI ŞİRİN: DUA ETSİN, VURAL SAVAŞ BAŞSAVCI DEĞİL
Anavatan Partisi İstanbul Milletvekili Emin Şirin, türban sorununun, ''korku yaratmayacak bir bağlama şekliyle, kişisel hak ve hürriyetler çerçevesinde halledilmesinden yana olduklarını'' söyledi.
Şirin, Anavatan Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit ile TBMM'de ortak basın toplantısı yaptı.
Bir gazetecinin, ''türban sorununun çözümü için öneriler olduğu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da ulema sınıfından görüş alınmasını tavsiye ettiğini'' anımsatarak, bu konudaki değerlendirmesini sorması üzerine Şirin, türban meselesinin, bir gerginliğe fazla mahal bırakılmadan, bireysel hak ve özgürlükler çerçevesinde ele alınması gerektiği kanaatinde olduklarını söyledi.
AİHM'in, türbanın siyasi bir simge haline geldiğini ortaya koyduğunu belirten Şirin, ''Korku yaratmayacak bir bağlama şekliyle, kişisel hak ve hürriyetler çerçevesinde bunun halledilmesinin yanındayız'' dedi.
Şirin, ulema sınıfından görüş almanın şeriat hukuku isteme anlamına gelip gelmediğine ilişkin bir başka soru üzerine, Türkiye'de dini uygulamalara ilişkin bağlayıcı olmayan görüşlerin, Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan alındığını, halkın büyük çoğunluğunun da bu yolu tercih ettiğini anlattı.
Emin Şirin, ''Başbakan çıkıp da Diyanet İşleri Başkanlığı da demeden, ulema lafını kullanarak görüş alıp, Türkiye'yi bununla idare etmeye kalkınca, anayasal suç işliyor. Dua etsin, Vural Savaş Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı değil. Yoksa kapatma davasını açardı'' dedi.
DSP BAŞKANI SEZER: LAİKLİK İLKESİNİN İNKARI
DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, devlet işlerinde ''din ulemasının görüşünü alma'' yaklaşımının, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerinden olan laiklik ilkesinin inkarı anlamına geleceğini belirtti.
Sezer, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Danimarka'da, AİHM'in türban kararıyla ilgili açıklamalarının ''son derece dehşet verici'' olduğunu, ancak Başbakan'ın zihniyetini bilenler için şaşırtıcı olmadığını iddia etti.
Sezer, ''Başbakan, üniversiteler gibi Cumhuriyet'in önemli kurumlarından birinde uygulanacak kıyafet konusunda mahkemenin söz söyleme hakkı olmadığını, bu hakkın din ulemasına ait olduğunu söyleyebilmiş, daha sonra da 'Ben diyorum ki dinde bunun yeri var' diyebilmiştir'' dedi.
Devlet işlerinde ''din ulemasının görüşünü alma'' yaklaşımının, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerinden olan laiklik ilkesinin inkarı anlamına geleceğini ifade eden Sezer, şunları kaydetti:
''Sayın Başbakanı kınıyorum. Bunun devamı, devletin din kurallarına göre düzenlenmesidir. Başbakan'ın sözleri 'sürç-i lisan' veya 'amacını aşan ifade' değil, bilinçli ve amaçlı olarak söylenmiş sözlerdir ve Erdoğan'ın gerçek yüzünün ifadesidir. Başbakan, kendisini hem padişah, hem ulema yerine koymuştur. Böyle bir zihniyet, laik, demokratik, hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetemez, yönetmemelidir.''
Zeki Sezer, terör örgütü PKK'nın yayın organı Roj TV'nin temsilcilerinin iki ülke başbakanlarının basın toplantısına alınması üzerine, Başbakan Erdoğan'ın, basın toplantısına katılmadan Danimarka'dan Türkiye'ye dönmesini, her sorumlu yöneticinin ortaya koyması gereken bir tavır olarak nitelendirdi.
AK Parti Hükümeti'nin, bugüne kadar terörle mücadelede ve özellikle terörün uluslararası plandaki maddi ve manevi desteklerinin kesilmesi konusunda yeterli kararlılığı göstermediğini ileri süren Sezer, ''Başbakan'ın Roj TV ile ilgili tavrının, hükümetin terörle mücadelede göstereceği kararlı tutumun ilk adımı olmasını diliyorum'' dedi.
(AA)
|
