| |
|
|
Televizyon mu, bankalar mı?
Televizyon kanallarının yabancılara satılmasına olanak sağlayan yasa ortadan kalkınca, kimi çevreler çok sevindi. Bunların bazıları olaya kendi açılarından yaklaşıyor, yabancı medya devleri karşısında rekabet edemeyeceklerini ve medyanın tamamen yabancıların eline geçeceğini düşünüyorlardı. Bir kısmı ise, ki bunların arasında bazı medya patronları da var, basının kontrolünün yabancılara geçmesiyle birlikte Türkiye'nin dış dinamiklerin etkisi altına daha fazla gireceğini ve toplumsal manipülasyonlar yapılabileceğini düşünüyorlardı. Bunların kaygılarının ortak noktası, medyanın stratejik önemiydi. Her iki fikre de saygım var. Ancak medya kadar, hatta medyadan daha fazla stratejik öneme sahip bir başka alanda aynı hassasiyet nedense gösterilmiyor. O alan "Finans." Yani bir ulusun can damarı. Finans sektöründe yabancıların hızlı bir girişimi var. Koçbank, Yapı Kredi, Garanti gibi bankalarda yabancı ortaklıklar başladı. Demirbank, yüzde yüzü yabancı HSBC'nin oldu ve adı değişti. Keza Dışbank yabancılara geçti ve Fortis'in oldu. Yabancı sermayenin Türkiye ilgisi iyi olmasına iyi de, finans sektörü stratejik değil mi? Finans sektörü yoluyla bırakın medyayı, Türkiye ekonomisinin tamamını kontrol etmek mümkün değil mi? Elbette mümkün. Ama nedense buna değinen yok. Şimdi elimizde hâlâ milli bankalar var. Peki bunlar ne kadar dayanabilecekler. Akbank, Erol Sabancı hayatta olduğu müddetçe dayanır.. Ya sonra. İş Bankası da daha dayanır.. Ya diğerleri? Geçenlerde bir işadamı dostumla konuşuyordum, bugün birileri cebine 20, hatta 15 milyar doları koyup gelse, Türk finans sektörünün tamamını ele geçirebilir mi? Geçirir gibi görünüyor. Yani bir anda Türkiye'nin 400 milyar dolarlık birikiminin kontrolünü ele alır. Bence medyanın yabancıların eline geçmesinden önce, finansın yabancıların eline geçmesini tartışmamız gerek. Çok da geç olmadan.
|