|
 |
 |
 |
 Yabancıya TV satışı tartışması
Yabancıların Türkiye'de TV sahibi olmalarına olanak sağlayan teklifin yasalaşması mecliste ilginç tartışmalara neden oldu..
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, yayıncı sermayenin ulusal yayın yapan kuruluşlarda belli koşullarla pay sahibi olmasının, tam rekabet ortamının sağlanması ve uluslararası standartların Türkiye'de de hayata geçirilmesi açısından yararlı olacağını söyledi.
Bankacılık Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'da değişiklik yapan yasa teklifinin
görüşmeleri sırasında, yabancı sermayenin ulusal yayın yapan radyo televizyon kuruluşlarına belli koşullarda sahip olabilmesine olanak veren madde, tartışmalar neden oldu.
CHP İstanbul Milletvekili Birgen Keleş, yabancı medya kuruluşlarının ulusal radyo ve televizyon sahibi olmalarına olanak
sağlayan düzenlemenin, ulusal birlik ve bütünlük açısından sakıncalı olduğunu söyledi. Keleş, yabancıların sahipliğindeki radyo ve televizyonlardan ulusal hassasiyetlere aykırı yayınların yapılabileceğine işaret etti.
AK Parti İstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş da yabancı sermayenin Türkiye'de ulusal yayın yapan kuruluşlara sahip
olabilmesinin tehlikeli olduğunu söyledi. RTÜK'ün, son zamanlarda ulusal kanallarda yayınlanan bazı programları önleyemediğini belirten Yalçıntaş, güçlü sermayeyle Türkiye'de yayın yapacak yabancı kuruluşlara karşı da etkisiz kalacağını savundu.
''Ne lüzum var böyle bir düzenlemeye? Kaç para bekliyorsunuz?'' diye soran Yalçıntaş, ''Bu, vebaldir. Bunun vebalini torunlarımız çekecek'' dedi. Yalçıntaş, CHP amblemindeki oklardan birinin milliyetçiliği simgelediğini, AK Parti'nin vasfının da muhafazakarlık olduğunu belirterek, iki parti yetkililerinin bir önerge vererek maddeyi geri çekmelerini ya da yabancı sermayenin pay oranının yüzde 49'la sınırlandırılmasını istedi.
'15 SANİYEDE 5 TUR'
Hükümet adına konuşmalara yanıt veren Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, sözlerine ''Dünya, 50 sene önceki dünya değildir'' diye başladı. Şener, bilgi, teknoloji ve sermayenin çok hızlı dolaştığını ifade ederek, sermayenin 15 saniye içinde dünyada 5 tur atıp, en karlı olduğunu gördüğü yere geldiğini anlattı. Şener, aynı hızın radyo ve televizyon yayınları için de söz konusu olduğunu ifade etti.
Günümüzde her türlü televizyon yayınının yapıldığını, bu yayınların Türkiye'den de izlendiği ve hiçbir koruma zırhı olmadığını anlatan Şener, uluslararası yayın kuruluşlarının İngilizce yerine Türkçe yayın yaparak ulusal sınırlar içinde izlenebileceklerine işaret etti.
ABD silahlı güçlerinin Türkiye'de konuşlanmasını öngören 1 Mart Tezkeresi sırasında medyanın yayınlarını anımsatan Şener, o dönemde milletvekillerinin ulusal çıkarlara vurgu yaptığını belirtti. Şener, ''Ulusal menfaatler konusunda Türkiye'deki mevcut medya kuruluşlarının yaptığı yayınları hatırlıyor musunuz?'' diye sordu.
Medya yayınlarının bağımsız bir üst kurul olan RTÜK tarafından, kanununda sayılan nitelikler ve sınırlamalar içerisinde yapıldığını kaydeden Şener, milli menfaatlere aykırı yayın yapan kuruluşların kapatılacağı, ekranların karartılacağına ilişkin düzenlemeler bulunduğunu söyledi.
Milli menfaatlere aykırı yayın yapan yabancı bir kuruluşa RTÜK'ün ceza vereceğini belirten Şener, şunları söyledi:
''Öğrencilik yıllarımda Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde o zamanlar temel bir slogan vardı; solcu arkadaşlarımız, her platformda 'sermayenin milleti olmaz' derlerdi. Şimdi kavramlar değişmiş. Nasıl buna benzer kavramlar değişmişse radyo televizyon yayınlarının niteliği de değişmiştir. Değişen dünyayı görmek lazım. Yabancıların ulusal yayın kuruluşlarına sahip olmasına imkan veren düzenleme sadece Türkiye'ye özgü değildir.''
Şener, yabancı sermayenin ''ürkek, titiz ve çok hassas'' olduğu görüşünü de dile getirerek ''Yabancı sermaye bir ülkeye geldiği zaman oradaki kuralları ihlal etmeye yönelik bir davranışın içine girmez. Bunu, her yerde görüyorsunuz. Türkiye'ye giren diğer yabancı sermaye gruplarının belge ve defter düzeninde işleyişinde, milli mevzuata hassasiyet görüyor musunuz görmüyor musunuz?'' diye konuştu.
TAM REKABET
Türkiye'de medya sektöründe tam rekabet ortamına sahip olmadığını belirten Şener, belli sayıda medya kuruluşu olmasından
milletvekillerinin de kamuoyunun da yıllardır şikayetçi olduğunu söyledi. Şener, ''Verdiğimiz mücadelenin tamamı medya sektöründe rekabet ortamının olmayışına yönelikti. Bu, o mücadelenin bir uzantısıdır'' dedi.
Şener, yabancı radyo yayın kuruluşları Türkiye'ye geldiği zaman yayınlardaki standartların artacağını, çalışma düzeniyle ilgili yeni bir anlayışın meydana geleceğini; rekabet ortamının sağlanması ve uluslararası standartların ''Türkiye'de işleri düzene koyacağını'', medya çalışanlarının haklarının genişletilmesi ve standardının yükselmesi bakımından da yararlı olacağını savundu.
CHP'li milletvekillerinin, ''geçen dönem bunları söylemiyordunuz'' diye laf atmaları üzerine Şener, ''Geçen dönem verdiğimiz mücadele, yabancı sermaye Türkiye'ye hiçbir zaman ayak atmasın niteliğinde değildir. Meclis'te benim bulunduğum dört dönemdir medyada rekabet ortamının olmamasından doğan sorunlar tartışılmıştır. Şimdi rekabet ortamını getirmeye çalışıyoruz'' diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Şener, teklif yasalaşıp yürürlüğe girdiğinde 24 ulusal televizyon kanalından en fazla 6 tanesine yabancı sermaye grubunun girebileceğini, eskiye göre daha uygun bir rekabet ortamı meydana geleceğini savundu. Şener, düzenlemenin, ''her şey libere ediliyor'' şeklinde algılanmasının doğru olmadığını, yabancı sermayenin belli kurallar ve sınırlar çerçevesinde ulusal yayın yapan kuruluşlarda pay sahibi olabileceğini sözlerine ekledi.
'STAR'IN SATIŞI'
Teklif üzerinde kişisel görüşlerini açıklayan CHP Yozgat Milletvekili Emin Koç, inatlaşarak sorunun çözülemeyeceğini ifade
etti. İşbirliği içinde yeni bir çözüm yolu bulunmasını öneren Koç, dünyanın hiçbir yerinde medyanın tamamının yabancılara satılmasına izin verilmediğini söyledi.
'Bir yerlerden emir mi aldınız yoksa bu madde ile amacınız Star'ın satışı mı?' diye soran Koç, ''Star'ın satışı ne AKP'yi ne
Hükümeti ne Türkiye'yi kurtarır'' dedi.
Koç, yabancıların sahip olacağı televizyon kanallarının etnik ve mezhepsel ayrılıkları körükleyebileceği uyarısında bulunarak, ''Bizi birbirimize düşürebilirler. Kurtuluş Savaşı'nı hatırlayın. İngilizleri, Fransızları ve İtalyanları destekleyen basını hatırlayın'' diye konuştu.
Anayasa aykırılık önergesi üzerinde konuşan CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, grup başkanvekili olarak değil, bir milletvekili olarak konuştuğunu belirterek, Nevzat Yalçıntaş ile aynı görüşü savunduğunu, medya kuruluşlarının yabancılara satışına sınırlama konulması gerektiğini söyledi.
AK Parti milletvekillerinin milliyetçilik ve muhafazakarlığı bir ''kenara'' bıraktığını iddia eden Anadol, ''6 televizyon kanalı yabancıların eline geçerse Türkiye kamuoyunu öyle bir etkilerler ki medya mütareke basınından daha geriye gider'' dedi.
'ORTADOĞU ÜLKELERİNDEN GELECEKLER VAR'
Anadol, ABD televizyon kuruluşu ITT'nin Şili'de para dağıtarak isyanı teşvik ettiğini ve Allende yönetiminin devrilmesine yardımcı olduğunu itiraf ettiğini ifade ederek, ''Misyonerler gelip televizyon sahibi olursa ne yaparsınız o zaman? Yanlış hesap Bağdat'a gitmeyecek, Çankaya'dan, Anayasa Mahkemesi'nden dönecek'' diye konuştu.
Yabancıların ulusal yayın kuruluşlarındaki payının yüzde 49 ile sınırlandırılması yönünde arkadaşlarıyla önerge veren AK Parti İstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş, önergesi üzerinde konuşurken, ''Teklifte yüzde 49 sınırı varken neden bu sınır alt komisyonda kaldırılıyor. Bunu iyi düşünelim. Haramı bir başka yanlışla düzeltmek mümkün mü?'' dedi.
''Türk tarihini okumayanlar, yabancıları tanımayanlar var bu teklifi verenler arasında'' diyen Yalçıntaş, ''ABD sermayesi gelirse oralardan Mormonlar, Evangalistler gelirse ne yapacağız? Hatta Ortadoğu ülkelerinden bunun için gelecek olanlar var'' diye konuştu. Yalçıntaş, sık sık kendisine laf atan AK Parti Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu'na, ''Sayın Karamustafapaşaoğlu bana laf atacağınıza bu konuları tetkik ediniz'' diye seslendi.
AK Parti Grup Başkanvekili İrfan Gündüz de söz alarak, devletin denetimindeki kablolu yayınlardan CNN, BBC, TV5 ve TVE gibi
kuruluşların yayın yaptığını hatırlatarak, çanak antenlerle Türkiye'nin her yerinde, 2 binden fazla kanalın evlere girebildiğini söyledi.
Gündüz, yayınların engellenmesi yerine insanların bilinçlendirilmesinin önemine dikkati çekerek, ''TMSF alacağının
tahsil etmek istiyor. Keçilerini sattık, tavuklarını sattık para etmedi'' dedi. Yalçıntaş'ın, AK Parti'li milletvekilleri Faruk Ünsal (Adıyaman), Zekeriya Akçam (İzmir), Hamit Taşçı (Ordu) ve Süleyman Gündüz (Sakarya) ile verdiği ve yabancıların payını yüzde 49 ile sınırlayan önergesi, CHP milletvekilleriyle AK Parti'li bazı milletvekillerinin desteklemesine karşın kabul edilmedi. CHP milletvekillerinin Anayasaya aykırılık önergeleri de reddedildi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
