kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Aileden miras kalan travmaları taşımak şart değil
Aileden miras kalan travmaları taşımak şart değil
Türk-Yunan Barış Terapisi

Aileden miras kalan travmaları taşımak şart değil

Ruhsal sorunlarınızın nedenini anlamak için gen haritanızı dikkatli araştırın. Tanımadığınız bir dayınız ya da büyükbabanızın yaşadığı travma mirasını almış olabilirsiniz. Çözüm kabullenmekte yatıyor.

Uzun süredir depresyondan kurtulamıyor, ilişkilerinizde sorun yaşıyor, nedensiz korkularla savaşıyor, eşinizle cinsel hayatınızın neden eskisi gibi gitmediğini sorguluyor, hayattan bir türlü zevk almıyor ya da çocuğunuzun içe dönüklüğüne bir neden bulamıyor musunuz? Hemen herkes yaşamın bir döneminde bu tür problemlerle karşı karşıya kalabiliyor. Çözüm için de ya psikolojik tedaviye ya da bazı ilaçlara başvuruluyor. Ama denenen bütün yöntemler sorunun özüne inilmediği sürece sadece geçici olarak çözüm getiriyor. Yıllardır bütün dünyada yaygın biçimde kullanılan, 2002'den itibaren Türkiye'de de uygulanmaya başlanan Bert Hellinger aile dizimi yönteminde ise ruhun derinliklerine inilerek çözüm aranıyor; insanın problemleri ve hastalıklarının içinde doğulan aileyle sınırlı olmadığı, geriden gelen travmalarla, bilinçaltında devam eden kilitlenmelerle ilgili olduğu dile getiriliyor. Bert Hellinger Türkiye Enstitüsü Başkanı Psikolog Dr. Mehmet Zararsızoğlu'na göre klasik psikolojide çok ciddi bir soluk olan bu yöntem, yıllarca süren, yoruma dayalı terapilerin bıkkınlığını da ferahlattı.

Klasik psikoterapi eğitimi alıp yıllarca uyguladıktan sonra neden Bert Hellinger yöntemini uygulamaya karar verdiniz?
Bütün eğitimini Almanya'da Berlin'de almış, neredeyse psikoloji yüksek lisansı sonrası yapmadığı ihtisas psikoterapi eğitimi kalmamış bir terapistim. Aile terapisi, çocuk terapisi, hipno terapisi, NLP tekniklerinin hepsini öğrenmiş o güne kadar yaşamında ve iş alanında kullanan biriydim. Öyle bir nokta geliyordu ki bir noktada tıkanıyordum. Ta ki 90'lı yılların başında Hellinger'i duyup onun çok büyük, 600 kişilik bir salonda ilk aile dizimini seyredene kadar. Bizim 1.5, 2 yıl süren terapilerde çözmeye çalıştığımız çok ciddi bir olayı 'mucizevi' bir yöntemle 35-40 dakikada tüylerimi diken diken edercesine, bütün öğrendiklerimi ve geldiğmi noktayı sorgularcasına çözüm üretildiğini gördüm. Önce bu öyle bir yöntem ki Bert Hellinger'e özgü diye düşündüm. Bir süre sonra birlikte çalışma ve dost olma şansımız doğdu. Böylece insanlardaki sorunları mevcut terapi yöntemlerin öngördüğü bir kuramla değil, tamamen o ailenin, sistemin, kişinin dokusuyla örtüşerek, yaşamına yönelik yaptığı ölçüde sonuç üretiyor.

AİLE VİCDANI OLUŞUYOR
Aile dizimi kavramını biraz açıklar mısınız? Kişinin yaşadığı birtakım ruhsal sorunların kökeninin belki de büyükbabamızın yaşadığı bir travmada yattığı oluyor mu?
İnsanlar hayatlarında tıkandıkları bir noktayı çözmek için buraya geliyorlar. Sandalyelerden oluşan bir çember içinde, çemberin ortasında ben, yanımda boş bir sandalye oluyor. O sandalyeye gruptan çalışmaya hazır olan ve benim de hazır olduğunu düşündüğüm biri oturuyor. Bana ve gruba yaşamda nerede tıkandığını, böyle bir terapinin yaşamına nasıl bir netlik getirmesini istediğini söylüyor. Yakın zamanda yaşamında kayda değer ne olduğunu, ailesinde neler yaşadığını, artı ölümler olup olmadığını soruyorum. Çocuğun doğduğu andan itibaren çevresinde gördüğü ölümler buna dahil. Hep birinci dereceden aile önemli... Anne baba, hala, amca, teyze, dayılar, büyükanneler, büyükbabalar ve onların ailelerine bakıyoruz. Burada olan her şey aile vicdanı denilen bir mekanizma içine kayıt ediliyor. Nasıl her ailenin bir gen haritası varsa, travmalar da gensel bir çekiçle birisine isabet ediyor.

Ailelerde yaşanan travmaların izleri bir tür aile vicdanı kutusu içinde mi birikiyor?
Ailede ölen birine olan sevgiyi yaşatmak adına onun isminin bir başka çocuğa verilmesi yaşamın bütün tat merkezlerinden kendisini soyutlamasına neden olabiliyor. Aile de sadece o ölen kişiyi hatırlıyor ve hayat bulan ailede yok sayılıyor. Konuşulmayıp unutulmak gibi ailede geriye dönüp baktığımızda kişiyi etkileyen daha önemli bir şey yok. Biz o kişinin unutulmaması için, yakınlarına bir kardeşi olduğunu anlatarak geriden gelenlerin o travmayı taşımasını engellemeye çalışıyoruz. Tüm bunlar ciddi olarak kollektif vicdanda toplanıyor. Kollektif vicdan aileden hiç kimsenin bir haksızlığa uğramasına, başına kötü bir şey gelmesine yönelik bir yapı değil. Bu böyle olduğu için de böylesi bir travmaya maruz kalmış birisi, daha sonraki bir nesilde, hiç o olayı bilmesine gerek kalmaksızın biri tarafından temsil ediliyor. Bu sevgiye, telafiye dayalı bir devam, takip süreci. O kişi kendisini hiç farkında olmadan hayattan soyutladığında, o dayının başına gelen mağlubiyetin dengeleneceği gibi bilinçaltı bir yapıda varoluyor. Ama onun yaşamından vazgeçmesi ne dayının travmasını yaşamışlığını yok ediyor ne de yenik kişinin yaşamına olumluluk gibi yansıyor.

Grup terapisine katılan bir kişi aile sorunlarını herkesin önünde anlatmaktan çekinmiyor mu?
Bu çalışmanın çok tılsımlı bir yanı var. Ruhun genel işleyen yasalarıyla uyumlu çalışıyor. Hepimizin ait olduğu bir yer var. Herbirimiz bunun bir parçasıyız. Kişi içine doğduğu ailenin bir parçası. Buradaki grup da o ailenin bir parçası. Herkesin yaşamında tıkanıklıklar, travmalar var. Bu o kişinin çalışması sırasında herkesin kendi özelini de etkiliyor.

Aile dizimi terapisini, klasik terapilerinden ayıran özellik ne?
Sabah kalktığınızda kendinizi kötü hissediyorsanız makyaj yaparsınız, aynaya baktığınızda durum değişir. Ama o yalancı bir şeydir. Bunu silmezseniz vücut biyokimyasal reaksiyonlarla size ait olmayan bir maddeyi kısa sürede vücuttan atar. Bu tür terapiler de böyle oluyor. Kısa süre size iyi geliyor, ondan sonra tekrar aynı noktaya çok daha büyük bir güvensizlikle geri dönüyorsunuz. Semptom yer değiştiriyor, depresyon geri geliyor. Çünkü o cinsel bozukluk mu, ilişki bozukluğu mu, onu tetikleyen nedenle uğraşılmıyor.

Tılsımlı reçete ne peki?
Çözüm 'kabul etmenin özgürlüğü'nde yatıyor. Yıllardır kızgın olduğunuz babanızın da sorunları olduğunu gördüğünüzde bambaşka bir içgörü oluşuyor. Kabul etmek doğru bulmak, onaylamak değil, olduğu gibi almak anlamı taşır. Her insanın yaşamında olumsuzluklar kadar güzellikler de vardır. Bu kabul edip özgürleşmeyle, örneğin bir erkekse bu çok ciddi bir erkek enerji akar ve kendini gerçekleştirme imkanı bulur. Yoksa hep orada kilitli kalır, reddettiği modeli aşamaz. Sizin enerjiniz değiştiğinde sistemdeki enerji de değişiyor. Biri o blokajı kırdığında, sevgi blokajına neden olan engellerin dışına çıktığında başka bir ruhsal enerjinin ailede egemen olduğunu görüyoruz.

Figen Yanık

DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Kas yapmak için hap almak zararlı
 Bu çamur iyileştiriyor
 Yıldızların karışık aşk hayatı
 'Prenses hastalığı' korkutuyor
 Dışarı Çıkmadan Önce
 7 Gün 7 Dakika nerede ne yapmalı?
 Haftanın Kitapları
 Yazmak fotoğraf çekmektir
 Haftanın Kitapları
 Tilkinin kışla mücadelesi
 Bu kanaryalar şampiyon
 Kısa Kısa
 Popüler kültürün dahisi
 Buz üstünde dans ediyor
 Yazmak için yeterli ızdırabım var
 Pırlanta takmanın altı önemli kuralı
 Kendine yaptığı takılarla işe başladı
 Kadınlar kilo almamak için sigarayı bırakmıyor
 Gerçeği bilen tek kişi var
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
Beklenen gelin görücüye çıktı
Beklenen gelin görücüye çıktı
Elbette filmin erotizmi biraz daha diri olabilirdi, elbette bazı...
Bağımsız filmler kapıda
Bağımsız filmler kapıda
27 Şubat'a kadar devam edecek olan festival, bu yıl çok daha olgun...
Vergi zammı şarabı vurdu
Hükümetin vergi gelirlerindeki açığı kapatmak için artırdığı Özel...
En iyi fotoğraf Reuters'in
Dünyanın en geniş ağına sahip olan Reuters'in başındaki isimlerden biri Türk.
Fatma Nine'den türküler
On üç torun sahibi olan Fatma Düzgün albümlü bir türkücü olarak şöhret yolunda...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.