Bussiness-Humanitarian Forum Başkanı Maresca, dünyanın en zenginlerin ülkeler değil şirketler olduğunu vurgulayarak, 'Yoksulluğun çözümü özel sektörün elinde' dedi.
Merkezi Cenevre'de bulunan Business-Humanitarian Forum'un Başkanı emekli Büyükelçi John J. Maresca, en büyük 100 ekonominin ülkeler değil şirketler olduğuna işaret ederek ''Yoksulluk sorununu çözecek servet özel sektörün elinde'' diye konuştu.
Boğaziçi Üniversitesi - TÜSİAD Dış Politika Forumu tarafından düzenlenen ''Küresel Terörizmin Ekonomik Yansımaları ve Çözümler'' başlıklı uluslararası konferansında konuşan Maresca, ''Neden bazı gençler terörist saldırılarda ölmeye hazır?'' sorusunu yönelterek, ''Benim görüşüme göre yüzlerce işsiz genç olmasaydı, gelecekten ümidini kesmeselerdi Usame bin Ladin ve ona benzer kişiler terörizm için gençler bulamayacaktı'' dedi.
Ekonomik gelişmeye ihtiyaç bulunduğunu, bu gelişmenin de işsiz, ümidini kesmiş insanların bulunduğu yerlerde olması gerektiğini belirten Maresca, bu yüzden özel sektörün önemli bir rol üstlenebileceğini kaydetti.
'HEM SERVET HEM İSTİHDAM'
Özel sektörün servet üretirken aynı zamanda istihdam sağlayıcısı olduğuna işaret eden Maresca, kaynaklarını akılcı amaçla yöneten özel sektörün yoksulluk sorununun çözümünde nasıl teşvik edileceği konusuna değinirken de, Afganistan'da jenerik ilaç üretimini örnek verdi.
Maresca, dünyanın en zengin bölümünün 1 trilyon dolarlık servet oluşturduğuna, en büyük 100 ekonominin ülkeler değil şirketler olduğuna işaret ederek ''Yoksulluk sorununu çözecek servet özel sektörün elinde'' dedi.
Afganistan'da Batılı şirketleri istihdam yaratmak için yerel şirketlerle partnerliğe teşvik ettiklerini aktaran Maresca, sadece silah taşımasını bilen milyonlarca Afganlı gencin üretken işlere yönlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Maresca, ''Batıdakiler olarak her zaman bu konuları ele almada pek akılcı olmadık. Düşüncesizlik ve şiddet eğilimi içinde olduk. Cezaevinde yapılanlar affedilemez. Şiddete şiddetle cevap vermemeliyiz. Ahlaki otorite en büyük gücümüzdür. Moral otoriteyi korumalı, ziyan etmemeliyiz. Yapıcı şekilde sorunu çözersek, terörizmin kökenini çökertebiliriz'' dedi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Dışişleri Komisyonu Başkanı Cem Duna da terörizme ekonomik anlamda karşı duruşun global ortak bir anlayış gerektirdiğini bildirdi.
Terörizmin uluslar üstü bir nitelik kazanmasının, dünya ekonomisinin hayal edilmeyen ölçüde ekonomik ve mali anlamda bir bütünleşmeye gittiği bir dönemde gerçekleştiğine dikkat çeken Duna, şöyle devam etti:
''Dünyanın ekonomik anlamda bütünleşmesi bize terörizmin olumsuz etkilerinin daha fazla hissedildiği bir ortam sunuyor. Terörizm özellikle yabancı yatırımcıları etkiliyor. Açık bir ekonomi aynı zamanda uluslararası yatırımcıların riskli ülkelerden çekilip yatırımlarını başka ülkelere kaydırmalarına olanak sağlıyor.
Bugün dünya ekonomisi gücünü, malların, hizmetlerin ve insanların serbest dolaşımından alıyor. Öte yandan, küreselleşmenin motoru olan ulaşım ve iletişimdeki gelişmeler teröristlere yeni imkanlar sunuyor.
Bunun karşısında daha fazla güvenlik nedeniyle malların ve insanların dolaşımının engellenmesi ise adeta teröristlerin bir galibiyetine dönüşüyor. Ekonomik anlamda küreselleşmenin karşısındaki en önemli sorun, bir taraftan serbest ticaret geliştirilirken diğer taraftan da terörizme karşı daha etkin mücadele yolları bulunmasıdır. Terörizme ekonomik anlamda karşı duruş her şeyden önce ortak bir anlayış gerektiriyor.''