kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
  » Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Evlilikte farklılıklar ve sonuçları
Evlilikte farklılıklar ve sonuçları

Bu hafta da farklılıklar üzerine konuşalım. Herhalde pek çoğumuz etrafımızdaki bazı kadınların kocası için, "Ben ona fazlayım", "En az 2-3 gömlek üstünüm" dediğini duymuşsunuzdur. Yani, taraflardan biri kendini diğerinden üstün görür, yakıştıramaz. Kızgınlıkla söylenen bu sözlerde doğruluk payı var mıdır? Varsa ne kadardır? Farklı olmak, bilhassa evliliklerde, ne dereceye kadar iyidir? Farklı kişiler mutlu mudurlar? Farklılıklar saadeti tamamlar mı? İsterseniz gelin, birlikte değerlendirelim. Genelde görmüşsünüzdür, eşlerden biri sakin ve uyumlu, diğeri baskın karakterdedir. Yöneten ve yönetilen vardır. Yöneten ya evde terör estirir, ya dediğim dedik gezer, her iki durumda da diğeri, hır gür çıkmasın diye ses çıkartmaz veya korkar; içinden isyan eder, uyar. Veya yine taraflardan biri her şeyi düşünür, yapar, organize eder; diğeri eşine, zevkine, düşüncesine güvenir ve sadece uyar. Genelde böyle eşlere herkes hayranlık duyar. Hele hele bu eş erkekse doğrusu, hanımların aklı bu evlilikte kalır. "ne şanslı kadın", "adam her şeyi hallediyor, pes doğrusu"... Ve bu arada "aman nazar değecek" "maşallah" iyi niyet sözleri. Eğer bu eş kadınsa bu sefer erkekler adamı şanslı bulur ve kendileri de "çekip çevirecek" kadın özlemi çekerler. Bazen de bu tip erkeklerden "kılıbık", "beceriksiz" ve "karısının sözünden çıkmaz" diye bahsedip güya aşağılarlar. Ya da kadını "cadaloz", "bilmiş", "erkek gibi" diye nitelendirip bu sefer şahsı aşağılarlar.

FARKLILIK MUTLULUK GETİRİR Mİ?
Genelde baskın karakterdeki kadın, acaba bilinçli olarak mı böyle davranır, yoksa mecburiyetten mi? Her şey başına kaldığı için mi böyledir? Yani, yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkmıştır? Esasında o kadınlara sorsanız, ne kadar yorulduğunu, nasıl oraya buraya koşuşturduğunu, her şeyin başına kaldığını, kimsenin yardım etmediğini savunacak. Bazı kişiler "Ben arabanın gazı o frenidir" diye aralarındaki farklılıkların faydasını savunur. Veya, "Ben A isem o Z'dir", "Aramızda hiç bir birliktelik yoktur" gibi sözlerle farklılıkları vurgularlar. Acaba bu derece ayrı görüş, bu derece ayrı karakter mutluluk verir mi? Yani, siz sağa o sola giderse ortada nasıl birleşeceksiniz? Hiç gezmeyi sevmeyenle çok seven nasıl anlaşacak? Veya konuşkan, dışa dönük ile sessiz, içe dönük nasıl iletişim kuracak, nasıl evliliklerini devam ettirecek ve dolu dolu ilerleyecekler? Daha bir sürü örnek: Çocuk sevenle sevmeyen, eli sıkıyla eli açık, inatçıyla çabuk unutan, tutcuyla açık fikirli...
Bu tip farklılıklarda ya biri diğerine uyacak veya en iyisi ortada buluşacaklardır. Her gün gezme isteyenle hiç istemeyen, (birbirinin hatırı için) biraz çıkacak biraz çıkmayacaklardır. Veya, çaz sevenle nefret eden orta yerde her ikisinin de tolere edebileceği bir müzik dinleyeceklerdir. Karakter farklılıkları daha zordur. Ve nedense iki kutup olarak başlangıçta birbirlerini çekerler. Dışa dönük, konuşkan, hareketli kişi tam tersi olan kişiye ilgi duyar. Bir yerde, diğerini onun dengesi diye görür. Ama uzun menzilde bu bir sorun olur ve bize, yani evlilik terapistlerine baş problem olarak getirilir. Hayatlarındaki duygusal boşluklar, haksızlıklar, eksiklikler, anlayışsızlıklar hepsi hepsi bu farklılıklara dayandırılır veya her taşın altından karakter farkları çıkar. Algılar, anlayış tarzları ve değerlendirmeler her insanın karakterine göredir. Farklı karakterler anlaşmakta zorlanır. Ancak herkes ya kendisini uyduracağını, ya da onu değiştireceğini sanır. Ve tabii hiç kimsenin değişmeyeceğini, yanlış beklentiye girmemeleri gerektiğini anlamayacak kadar gözleri karadır. Aşk, sevgi bizi nereye kadar taşırsa, oraya kadar ağır aksak gideriz. Bir gün bir bakarız ki mutluluk oyununu oynamışız. "Ha gayret biraz daha idare edelim" deriz, çoluk çocuk hatırına gideriz ama bir gün "Müşterek hiç bir şeyimiz yok" der kalırız.

EVLİLİĞİN TÖRPÜLERİ
Bazen de köylü şehirli; yabancı Türk farklılıklarını görürüz. Yörelere göre adetler, ananeler, anlayışlar, görüşler farklıdır. Bize normal gelen eşimize acayip gelebilir. Genellikle evlilikten önce tolere edilen hususlar (açık giyinmek, baş örtüsü, şakalar) evlenince demirbaş olarak kalır; diğer eş kızar istemez, ya zorlar, ya da tatsızlık çıkarır. Diğer kişi alıştığı şeyleri yapamadıkça kızar, incinir, haksızlığa uğramış veya baskı altında kalmış hisseder. Netice yine duygusal boşluk, yine elektrikli, sancılı birliktelik. Bir sürü evlilik problemlerinin kökü bu esaslara dayanır. İlişkileri zedeleyen, gevşeten, törpüleyen hep bu farklılıklardır. Din farklılığı, görgü farklılığı, karakter, görüş ve anlayış farklılıkları hepsi evliliği zora koşar. Ortada buluşabilenler, görmezden gelenler, alttan alan veya isteyerek uyum sağlayanlar, bu engelleri azaltabilirler. Yoksa terapi almayan, sevgileri azalmış olanlar veya bunları büyütüp, çaresizlik içinde kıvranan, hasta olanlar ne yazık ki bir yere varamazlar. Bir sürü bezgin, üzgün, hırçın insan veya depresyona, panik atağa, psiko-somatik rahatsızlıklara açık kişiler olurlar. Sağlıklı kişilerin, sağlıklı evlilikleri ve çocukları olur. Evlenmeden önce en az yüzde 70 uygunluk derecesi tutturanlar, üç aşağı beş yukarı evliliklerini devam ettirebiliyorlar. Sevgi ve aşkın kör ettiği gözlerimizle, karşımızdakinin boyunu, posunu, ailesini, görgü, bilgi, kültürünü, tahsil, anlayış ve genel hayat görüşünü, inanç, sosyal seviye ve mali durumunun uygun olup olmadığını ve aramızdaki farklılıkların çapını ölçebilirsek mutlu bir evlilik, birliktelik yaparız. Sonuç olarak, farklılık ne kadar azsa, o kadar mutlu bir evlilik var demektir. Mutlu yıllar...


Konuşalım, soralım, öğrenelim, birlikte çözelim, sorunları paylaşalım, rahatlayalım! Psikolojik Danışman Evlilik ve Aile Terapisti Selin Özkök Karacehennem'e ulaşmak için tel: (0212) 352 52 25-26 e-mail: evliliksanati@yahoo.com

Selin Özkök Karacehennem

DİĞER GÜNAYDIN HABERLERİ
 'Süs bebeği değilim
 Hayatı aşk ve futbol
 ABD'li Müslümanlar 24'e tepki yağdırdı
 Erkekler hakkında bilinen 10 doğru 10 yanlış
 Sahibinden dizilere kiralık lüks villalar
 Semra Hanım haftada 5 milyarı reddetti
 Bujiteri, altın takının tahtını sallıyor
 Etkilemenin yolları
 İtiraflar-1
 Zengin sofraların lüks tatları
 'Yemek yapan erkek çalışan kadın kadar bağımsızdır
 Egzotik kahve molası
 Çay hafızayı güçlendiriyor
HAKAN & UTKU
Ayılana gazoz bayılana limon
1 Ocak günü bütün...
AYŞE TÜTER
Lezzet Güneşi
Borçka
Kaynar suya etleri katıp,...
Meme kanseri kadınlığın sonu değil
Meme kanseri kadınlığın sonu değil
Meme kanseri tedavisinde çok önemli gelişmeler olduğunu açıklayan...
Alınan organın yerine yenisi eskisinden güzel yapılıyor
Alınan organın yerine yenisi eskisinden güzel yapılıyor
Meme kanserinde hastalık ne kadar erken dönemde saptanırsa, tedavinin...
Bu kez onayı verdiler!!!
Bu kez onayı verdiler!!!
24 saat evli kaldığı Hande Ataizi'den boşanan Fethi Pekin'i,...
Eskisinin aynısı!
Eskisinin aynısı!
Güzel Sanatlar Reklam Ajansı'nın ortağı Alinur Velidedeoğlu,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.