kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Mostar'ın Anka Kuşu

Bir havan topu mermisi, bir kentin çokuluslu geçmişini yok etmeye ve o kent halkının hepsinin içinde 450 yıldır barınmakta olan gökkuşağının tüm renklerini soldurmaya yetti.
9 Kasım 1993 sabahı, saat 08.10'da Hırvat topçusunun Mostar Köprüsü'nü Neretvar ırmağının zümrüt rengi sularına gömmesini, barış, kardeşlik, hoşgörü gibi kavramlara içtenlikle inananlar böyle yorumlamıştı.
Kendisi de oralardan devşirilmiş olan Sadrazam Sokollu Mehmet Paşa'nın isteğiyle, Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayrettin'in 1566'da 9 ayda inşa ettiği taş köprünün toplam 20 dakika süren can çekişmesini televizyonlardan izleyenler, bir büyünün bozulduğu duygusuna kapılmışlardı. Haklılardı; çünkü Mostar Köprüsü, Doğu ile Batı'nın el sıkıştığı yerdi. Köprüdeki inşaat hataları Doğu ve Batı tekniklerinin birlikte kullanılmasıyla giderilmiş ve ortaya herkesi soluksuz bırakan güzellikte bir heykel, hayır bir sanat şaheseri çıkmıştı.
30 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde ve 28.6 metre açıklığa sahip (Avrupa'daki taş köprüler rekoru) Mostar Köprüsü'nü Osmanlı, Balkanlar'daki, Tuna ve kollarının suladığı bölgelerdeki nice eseri gibi (Avlonya'daki Muradiye Camii, Filibe'deki Birinci Murad Camii, Şumnu'daki Şerif Halil Paşa Camii, Budin'deki Gül Baba Türbesi, Bosna'daki Şişman İbrahim Paşa Camii) bir vakıf bünyesine alarak korumuş, 1800'lerin sonunda veda ederken, yüzyıllarca hüküm sürmüş barış ve hoşgörünün bekçileri olarak yeni devletlere emanet etmişti.

Şeytanlar uyanınca
Osmanlı uzun egemenliği süresince hiçbir kiliseye, dinlerin hiçbir kutsal simgesine dokunmamıştı. Hatta başta Saraybosna ve Mostar olmak üzere tüm Bosna-Hersek kentlerinde, camiler, kiliseler sinagoglar 100'er metre arayla sıralanıyorlardı.
Önce 19'uncu yüzyılda Habsbourg'un orduları camilerin bir bölümünü kiliseye çevirdi, kalanları da yıktı. Bunu İkinci Dünya Savaşı'nda faşist Hırvat milisleri Ustaşiler'in hem kalan camileri, hem de Ortodoks Sırp kiliselerini yerle bir etmeleri izledi.
Mostar Köprüsü direniyordu. O kadar ki, üstünden yüzlerce Nazi tankı geçmesine bile bana mısın dememişti.
Sonra Mareşal Tito, Osmanlı modelini geri getirmeyi, mozaiği birleştirmeyi başardı. Ne var ki, onun ölümüyle uluslararası konjonktürün ve dış müdahalelerin de etkisiyle eski şeytanlar uyanıverdi. 1991-1998 arasındaki iç savaşta sadece katliam, etnik temizlik yapılmadı, ayrıca çok eski bir suç da hortlatıldı: Urbisit. Yani kültürel soykırım. Mostar Köprüsü de işte o soykırımın kurbanlarından oldu, 9 Kasım 1993 sabahı Hırvat topçusu, Mimar Hayrettin'in insanlığın ortak mirası olan o şaheserine bir havan topu gönderdi ve...

Kanatları dolu mu?

Silahlar susar susmaz Mostar Köprüsü'nü yeniden inşa etmek için kampanya başlatıldı. Önce Bosna'daki NATO gücünde görev yapan Macar birliğinden kurbağa adamlar Neretva'ya dalıp taş blokları topladılar. Ancak blokların çoğunun artık kullanılamayacak durumda olduğu anlaşılınca Mimar Hayrettin'in yararlandığı taş ocağı devreye sokuldu, 16'ncı yüzyıl tekniğiyle taş işleyecek ustalar yetiştirmek için kurslar düzenlendi, projenin finansman gideri 20 milyon dolar Türkiye'nin de katkısıyla kısa sürede toplandı.
Ve Mostar Köprüsü -asla eskisinin yerini alamayacak olsa da- yeniden doğdu. Bugün Başbakan Erdoğan'ın da katılamayacağı törenle açılacak.
Rastlantıya bakın; yarın da Osmanlı'nın küllerinden bir "Föniks"in, Türkiye Cumhuriyeti'nin doğduğu Lozan Antlaşması'nın 81'inci yıldönümü.
Mostar Köprüsü'nü yeniden inşa projesinde de "Anka Kuşu yeniden diriliyor" sloganı kullanılmıştı.
Dileriz, Anka Kuşu kanatlarında Balkan halklarının eski ortak yaşam alanlarını yeniden yaratmalarına imkan verecek umudu ve ruhu da getirir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kapanmayan hesap   / 26-07-2004
 Bir lidere veda yazısı   / 25-07-2004
 Abdülhamit'in torunundan Lozan'a   / 24-07-2004
 Mostar'ın Anka Kuşu   / 23-07-2004
 Fırsat penceresi   / 22-07-2004
 Bir krizin perde arkası   / 21-07-2004
 Erdoğan'ın randevuları   / 20-07-2004
 Tavşan ve tazı   / 19-07-2004
 Şimdi tam zamanı   / 16-07-2004
 Sansasyonun bedeli   / 15-07-2004
REHA MUHTAR
Özal'ı limonata mı öldürdü?..
Seyahatten yeni dönmüştü..
ERDAL ŞAFAK
Partiler amip mi?
Ecevit insan aklına, doğaya ve bilime...
AHMET HAKAN COŞKUN
Huzur arıyorum!
Vallahi de, billahi de vakti geldi,...
MEHMET BARLAS
Siyasi danışmanlar asla patronlarına...
ALİ KIRCA
İstifa
Beş yıl önce... Büyük depremden tam tamına 50 gün...
Fener bu kez 12'den vurdu
Fener bu kez 12'den vurdu
İşte sambacı için bazı görüşler: F.Bahçe için şans, rakipler için...
Sıra taraftarda
Sıra taraftarda
G.Saray'ın mabedi Ali Sami Yen, 4 Ağustos'ta Suat Kaya'nın...
Van'da devletin olmadığı 1 saat
Eski milletvekili Bayram adamlarıyla Van polis merkezini basınca,...
Sarıgül'ü hakir görmek yakışmaz
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, kendisiyle ilgili soruya...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.