Yerel yönetimlere ilişkin yasa tasarısı Meclis Genel Kurulu'nda kabul edildi. Yasanın yürürlüğe girmesiyle iller Hazine'ye sormadan borçlanabilecekler. Bu yasa Hazine'nin başını çok ağrıtır. Oysa Hazine aracılığıyla kamunun borçlanmasının tek elden yürütülmesi hem borçlanmayı kolaylaştırıyor hem de maliyeti aşağı çekiyordu. Şimdi herkes borçlanma piyasalarındaki sınırlı kaynaklara dört bir taraftan saldıracak, bu iş olsa olsa kreditörlerin yani kamuya borç verenlerin işine yarayacak. İş sadece özel idarelerle bitmiyor. Hafta içinde meclis plan bütçe komisyonunda kabul edilen belediyeler kanun tasarısı da Hazine'ye zor günler yaşatabilir. Çünkü bu tasarı da belediyelerin iç borçlanma sınırlarını genişletiyor, mahsuplaşmaya imkan veriyor. Tahkim anlamına gelen mahsuplaşmanın bedelini de eninde sonunda Hazine ödüyor. Hazine de şikayetçi Bu tasarıyı daha önce de eleştirmiştim. Özellikle Hazine bürokrasisi de bu tasarıdan şikayetçi.. Konunun içindekiler, birden fazla kamu borçlanma otoritesi ve geri ödenmesi şüpheli çeşit çeşit kamusal borçlanma enstürmanı yaratılmasının doğuracağı risklerin çok iyi farkındalar. Yasayı muhasebe mantığıyla hazırladığınızda bu tehlikeyi göremeyebilirsiniz ancak bu noktada Hazine'den gerekli uyarıların yapıldığını ve bu uyarıların dikkate alınmadığını varsayıyorum. Ve bu varsayım beni daha da endişelendiriyor. Bu yasalardan sonra piyasalarda Hazine kağıtlarına ilşkin risk algılamasının negatif yönde etkileneceğini düşünüyorum. Çünkü Hazine artık borçlanma anlamında eski konumunda değil. Kaynak bulmak için girdiği piyasalarda daha fazla rakibi var. Bu ise zaten yüksek olan reel borçlanma maliyetini daha da artırabilir. Borçlanmaya teşvik Belediyelerin ve özel idarelerinin sağduyulu davranarak borçlanmada açılmayacakları öne sürülebilir. Ama bu sadece iyi bir niyet olarak kalabilir. Borçlanmak çok kolay bir eylemdir. Zor olan borcu geri ödemektir. Her 5 yılda bir yönetimleri seçimle değişen kurumların yani belediyelerin borçlanırken rasyonel davranacaklarını varsaymak saflık ve de haksızlık olur. Türkiye tarihinde hiç bir belediye ödemediği borçları nedeniyle iflas etmediği ve borç yığını sürekli tahkim uygulamalarıyla eritildiği için displin kolayca kayboluyor ve borçlanma teşvik ediliyor. Belediyelerin kaynak ihtiyacı içinde oldukları aşikar. Bu sorunun çözümü onları borçlanmaya teşvik etmekten çok gelir kaynaklarını artırabilmeleri için daha fazla yetki tanınmasından ve harcama ile yatırım programlarının sıkı denetiminden geçiyor.