|
|
|
|
|
|
Evde yalnız Elçin'le değildim
5 milyonda bir bulunan sesi ile Akademi Türkiye'de bütün dikkatleri üzerine çeken Cenk, yarışmayı birinci olarak bitiremese de "İleride Türkiye'yi dünyada temsil edeceğim" diye konuşuyor. Cenk evdeyken hep Elçin'le olduğu tezini ise doğrulamıyor.
Emekli bir ilkokul öğretmeni anne ile makine mühendisi bir babanın üçüncü çocuğu olan Cenk, hayata gözlerini İstanbul'da açar. Henüz küçücük bir çocukken ablası tarafından sesinin keşfedildiğini anlatan Cenk, "O zamanlar bile bana ileride ne olmak istiyorsun dedikleri zaman şarkıcı olacağım diyormuşum" diye konuşuyor. O yıllarda çeşitli düğünlerde ve davetlerde şarkılar söylemeye başlayan Cenk, henüz ortaokuldayken Pendik Musiki Cemiyeti'ne girer. Orada kendisinden yaşça çok büyük insanlar ile beraber şarkılar söyleyen Akademi evinin Enrigue İglesias'ı ailesinin de haklı olarak gurur kaynağı olur. Lise döneminden sonra ailesinin isteği üzerine İşletme okur Cenk: "Onlar kolunda bir altın bilezik bulunsun, İşletme oku dediler. Hiç istemesem de İşletme okudum. Ancak oradan ön lisansımı alıp konservatura geçiş yaptım".
ACI, HAYATA HAZIRLIYOR 18 yaşında babasını kaybeden ve zor bir dönemden geçen Cenk "O dönemi zor da olsa atlattım. Herhangi bir konuda acı çektikten sonra hayatta ayakta kalmayı öğreniyorsunuz. Şu an içinde bulunduğum pskoloji ile çok rahatım. Bunu da o günlere borçluyum" yorumunu yapıyor. Konservatuvar onun için bir dönüm noktası olur. Ona göre konservatuvar, yapmak istediklerinin bir başlangıcıdır. Hocaları tarafından da kısa sürede fark edilen Cenk, sadece müzik değil farklı alanlara da yönelir. Opera, dans ve oyunculuk eğitimleri alır. Arkadaşları her ne kadar "Zaten Türk Sanat Müziği okuyorsun. O yöne alana yönel" dese de, Cenk kendisi için sanatın bir bütün olduğunu belirtiyor. Konservatuvara girdiği zaman hocaları Cenk'e yurtdışına açılmasını önerir. Çünkü o, 5 milyon insanda bir bulunan bir ses kalitesine sahiptir. Hocalarından duydukları, kafasında yer eder Cenk'in. Ve o günden sonra en büyük ideali, eğitimini Amerika'da tamamlayıp Türkiye'yi dünyada temsil etmek olur. Konservatuvara girdikten sonra kendisi için bir şeyler yapmaya karar verir genç müzisyen. Ve böylece Akademi Türkiye'ye başvurur: "İlk eleme için otele geldiğim zaman bu aşamaya kadar gelebileceğim aklıma gelmemişti. Benden çok çok iyileri vardır diye düşünüyordum. Hala da öyle düşünüyorum. Kazandığımı öğrendiğimde ise havalara uçtum".
TİMUÇİN İLE BAŞTA İYİYDİK Eve girdiği zaman kimseden negatif elektrik almadığını belirten hatta Timuçin'in söylediklerine bir anlam veremeyen Cenk, "Benim eve girdiğimde en çok pozitif elektrik aldığım insan Timuçin'di. Ben, Timuçin ve Tolga başta bir üçlü olarak çok iyiydik. Sonra ne değişti bilmiyorum ama ben hala kimseden negatif bir şey almıyorum" diye anlatıyor. "Timuçin hastalandığında ise yanında bir tek ben vardım. Annesi bile gelip oğlum hasta ve sen onun yanındasın Allah senden razı olsun demişti. İnsanların kötü gününde yanında olmak önemlidir. Ben Timuçin'in kötü gününde de yanındaydım. Ama o bana yargısız infaz yaptı" diyor. Cenk, olayların başlamasını ise tahammülsüzlüğe ve Timuçin'in bunun bir yarışma olduğunu daha çok hissetmesine bağlıyor. "Ben kendimi hiçbir zaman bir yarışma içinde görmedim. Kimseyi de rakip olarak görmedim" diye ifade ediyor. Sesinden dolayı kıskanıldığını ise hiç düşünmüyor evin yetenekli yarışmacısı. "Çoğu insan bunu düşündü ama ben hiç yorum yapmadım" diyor bu konu hakkında da... Evin içinde sürekli Elçin ile görülen ve o gittikten sonra yalnız kaldığı düşünülen Cenk "Ben sadece Elçin ile birlikte değildim. Onunla olduğum anların görüntüleri çekildiği için insanlar öyle zannetti" diyor. Evin dışarısından hiçbir zaman olumsuz bir tepki almadığını belirtiyor yalnız bu konuda bir tek şikayeti bulunuyor. "İnsanlar beni ekrandan soğuk biri olarak tanıdılar. Halbuki ben gülmeyi çok seven bir insanım. Kameralar ben eğlenirken hiç göstermemişler. Dolayısıyla yönetmen neyi verdiyse onu aldı halk. Bu nedenle kendimi çok iyi tanıtamadım. Ben soğuk bir insan değilim." diyerek sitemini dile getiriyor. Yarışmayı kaybettiğini düşünmüyor Cenk. Ona göre eksi hiçbir tarafı yoktu. "Benim müzik ve insanlık adına kaybettiğim hiçbir şey yoktu. Çünkü haftanın sevileni seçiliyordum, jüriden, eğitmenlerden tam not alıyordum. Ama bu halkın takdiriydi" diye belirtiyor düşüncelerini.
HALA GARİPSİYORUM Yarışmadan sonraki hayatında, dışarıda tanınmaktan başka pek fazla bir şeyin değişmediğini anlatan Cenk, "Tanınmak çok güzel. Ama hala çok garip geliyor. İnsanlar bana baktığı zaman, 'niye bakıyorlar acaba' diye düşünüyorum. Ama çok da hoşuma gidiyor itiraf etmeliyim ki" diye konuşuyor. "Gelecekte çok iyi şeyler başaracağım, ben neye kitlenir ve neye odaklanırsam onu yaparım. Benim için istemek başarmanın yarısı değil yüzde 80'ini oluşturuyor. Bu yüzden de kendimden eminim"şeklinde konuşan Cenk, şu anda birçok teklif aldığını da belirtiyor. Ama o müzik dışında şimdilik hiçbir şey ile uğraşmak istemiyor...
ÖYKÜ YAZICIOĞLU
|
|
|
|
|
|
|
|
|