Haute Couture zaman içinde yok mu olacak
Geçen hafta gerçekleşen Paris Haute Couture Haftası'nda Dior, Valentino, Chanel ve Gaultier gibi önemli isimler, 2004-2005 sonbahar-kış couture koleksiyonlarını sundu. Ungaro ve Versace bu hafta içinde yer almadı. Givency'nin küçük bir sunum yapacağını, Valentino'nun ise bunun son couture defilesi olacağını söylemesi, "Couture yok mu oluyor?" sorusunu beraberinde getirdi.
Yeni bir haftaya daha merhaba! Haftalar ayları, aylar yılları kovalarken, geçen hayat içinde, moda sektörü bu koşuşturmanın en yakın takipçisi. Paris Haute Couture haftası, geçen hafta 5-8 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşti ve Dior, Valentino, Chanel, Gaultier gibi isimler 2004-2005 sonbaharkış couture koleksiyonlarını sundu. 2000 yılında Mugler ve Rabanne, 2002'de Yves Saint Laurent, 2003'de Balmain'in ayrılışlarından sonra Ungaro ve Versace de bu sezon ne yazık ki Paris Haute Couture haftası içinde yer almadı. Givenchy sadece küçük bir sunum yapacağını, Valentino ise bunun son couture defilesi olduğunu belirtti. Bu haberler elbetteki beraberinde "couture"ün zamanla yok olması endişelerini, sorularını da beraberinde getirdi.
DIOR SİSİ'DEN ESİNLENMİŞ Daha önceki yazılarımda couture yapmanın, Paris'de Haute Couture haftasında yer alabilmenin zorluklarından söz etmiştim. Birçok isim öncelikle maddi kaygılar olmak üzere farklı başka nedenlerle de hazır giyimde yoğunlaşmayı, farklı yatırımlar yapmayı tercih ediyor. Ama her şeye rağmen "couture" ün hiçbir zaman yok olacağını sanmıyorum, en azından "Haute Couture"ün evi Paris ve sınırlı sayıda da olsa bu alana inanan isimler buna izin vermez. Dior her zamanki gibi koleksiyonunu ilk gün sundu ve her zamanki gibi herkesin merak içinde en çok beklediği show buydu. Galliano, zamanla modanın çok fazla sofistike, komplike kalıplara sıkıştırılmaya çalışıldığını düşünüyor. Belki de bu nedenle, defileleri her zaman bir karnaval, insanların her seferinde heyecanla beklediği gerçek bir show oluyor. Tutti Frutti, Great Balls of Fire gibi Rock'n Roll parçaları eşliğinde sunulan, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu efsanevi kraliçesi Sisi'den esinlenerek hazırlanan bir koleksiyon. İnanılmaz drape çalışmaları ve her zamanki göz dolduran Galliano abartıları, volumleri... Dikkatimi çeken bir başka şey ise, Lacroix'un her zamankinden çok daha sade ve yalın koleksiyonu. Lacroix silüetlerinin her zaman sürreel, şiirsel, fantastik bir tarafı var. Bu koleksiyonunda ağırlıklı safran portakal, gül kurusu, su yeşili, beyaz, krem gibi renkler kullanmış. Kadınsı olduğu kadar naif, jorjet, muslin, şifon gibi yumuşak kumaşların ağırlıklı kullanıldığı bir koleksiyon. Coco Chanel'in 1954 yılında, 71 yaşında savaş sonrası 15 yıllık sessizlikten sonra tekrar modaya dönüşünün 50. yılı olması sebebiyle Lagerfeld o dönem kadınına göndermeler yapmış. Evaze etekler, mini ceketler, siyah, beyaz, ten rengi tweedlerdönemin rahat, sade kadın silüetleri. Elbetteki bembeyaz, krem rengi şifon elbiseler, parlak tonlar, tüyler, takılar da unutulmamış Chanel'in zarif ve net silüetlerinde.
DİŞİ VALENTİNO KADINI Bu sezon son couture koleksiyonunu sunan Valentino ise kıpkırmızı dudaklı, saçları gergin geriye toplanmış dişi Valentino kadını ile karşımızdaydı. Belki yeni birşey yoktu ama üzerlerinde günlerce, haftalarca çalışılmış parçalar, couture mücevherler, ayakkabılar ile tamamlanmış. Valentino her zaman jetset kadınına istediği lüksü, zarifliği, kadınsılığı yarattı ve sanırım bundan sonra da hem Pret a Porter koleksiyonları, hem de sadece kendi müşterilerine yapacağı küçük couture sunumlarıyla yaratmaya devam edecek. Dünya 21'inci yüzyılda değişiyor, gelişiyor ama bir yandan, bu gelişmeler birtakım başka olumlu şeyleri yok edebiliyor. Couture da, şimdi bu değişimlerden, tüketim çağının hızından nasibini alıyor. Bu bir geçiş dönemi. Yaratıcılık ve insan emeği, kıymetini hiçbir zaman sıfırlamayacaktır. Sevgiyle kalın. İyi haftalar.
Dilek HANİF
|