kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Haberler iyi

Başkan Bush'un Türkiye'ye destek açıklamalarıyla AB sürecine faydadan çok zarar verdiği, özellikle Fransa'nın damarına bastığı yorumlarına pek itibar etmeyin.
Öyle olsa, ABD'nin Irak politikalarının en ateşli destekçisi, savaşın başlamasından bir ay önce, 2003 Şubat'ında, cephe liderlerini, yani Bush, Blair ve Aznar'ı Azor Adaları'nda buluşturan zirvenin mimarı Portekiz Başbakanı Jose Manuel Durao Barroso, hiç AB Komisyonu'nun başına getirilir miydi?
Brüksel'deki AB merkezi kulislerinde ABD'nin "Bize yakın birini seçin" telkinleri yankılanırken, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, kendi ifadesiyle Barroso'ya "Seve seve" oy verir miydi?
Barroso'yu Türk kamuoyunun yakından tanımasında büyük fayda var. Çünkü 17 Aralık'taki zirvede Türkiye'ye tarih verilirse "verilince" dememiz daha doğru olacak galiba tam üyelik müzakerelerini o yürütecek.
Portekizli siyaset bilimciler onu "Hiç kimsenin sinirine dokunmayan adam" diye tanımlıyor ve ekliyorlar: "Çünkü ideolojik saplantıları yok. Birbirine ters siyasal görüşleri savunabilir. Tüm siyasal akımlara uyum sağlayabilir."
48 yaşındaki Barroso'nun bu olgunluğunda geçirdiği siyasal değişimin büyük etkisi var. Lizbon'da hukuk öğrenimi gören, daha sonra Cenevre ve Washington'da uluslararası ilişkiler alanında doktora yapan Barroso siyasete 1974'te Salazar diktatörlüğüne son veren ünlü "Karanfil Devrimi" ile girdi. Maocu bir partiye üye oldu. O günleri anlatırken "18 yaşında bir üniversite öğrencisiydim. Hayatımın en mutlu dönemlerinden biri oldu ve Maocu geçmişimden de hiçbir zaman utanmadım" diyor. (Hatırlatırız; Fransa'nın sosyalist eski Başbakanı Lionel Jospin de siyasete Troçkici bir partide atılmıştı.)
Ancak radikal solda gelecek görmeyince, 1977'de Sosyal Demokrat Parti'ye geçti. Adı sizi yanıltmasın; sol bir parti değil bu. Yelpazenin merkez sağında yer alıyor. Sol olan, Portekiz Sosyalist Partisi.
Barroso yeni partisinde basamakları hızla tırmandı, 1987'de Devlet Bakanlığı, 1992'de Dışişleri Bakanlığı görevlerine getirildi. Sonra partinin liderliğine yükseldi, 2002 Mart'ındaki seçimde sosyalistlerden iktidarı almayı başarıp başbakan oldu. İşte şimdi de 31 Ekim'den itibaren Romano Prodi'nin yerine AB Komisyonu Başkanlığı koltuğuna oturacak.
Başbakan Erdoğan ve arkadaşlarının geçmişine takılıp kalanlara Barroso herhalde en iyi cevabı oluşturuyor.
Kaderimiz emin ellerde
Peki Barroso, Türkiye'nin üyeliği için ne düşünüyor? Merak etmeyin, "bizden!" AB'nin bir "Hıristiyan kulübü" olmadığını söylüyor ve "Türkiye'nin üyeliği dünyayı dinlere göre bölmek isteyenlere en iyi cevap olacak" diyor.
Türkiye, AB sürecinin hayati virajına son derece olumlu koşullarda giriyor. Barroso'nun yanı sıra bugünden itibaren AB dönem başkanlığını devralacak ve 17 Aralık zirvesini hazırlayacak olan Hollanda da üyeliğimize güçlü destek veriyor.
Başbakan Jan Peter Balkenende, Türkiye'nin "Demokrasinin güçlenmesi, silahlı kuvvetlerin sivil hayattaki rolünün azaltılması ve azınlık hakları konularında" yaptığı hamleleri göklere çıkarıyor.
Dışişleri Bakanı Bernard Bot da geçen hafta Hollanda'nın dönem başkanlığında izleyece ği politikaları açıklarken, Türkiye'yle ilgili kararın "Adil, bağımsız ve saydam olacağını" üstüne basa basa vurguladı.
Bot'u da bir cümleyle hatırlatalım: Hollanda'nın Ankara eski Büyükelçisi. Ve Türkiye'nin en geç 2015 yılında AB'ye üye olarak katılmasını istiyor. İstemekle kalmıyor, bekliyor da.
Böyle bir dostun en kritik 6 ayda AB'nin dış ilişkilerini üstlenmesi, Türkiye için gerçekten büyük bir şans...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kıbrıslılar'a pes   / 08-07-2004
 İşsizlik ve umutsuzluk   / 07-07-2004
 Heybeliada bilmecesi   / 06-07-2004
 Chirac'ın ülkesinde adalet   / 05-07-2004
 Menşevikler - Bolşevikler   / 04-07-2004
 Türkiye'ye özgü bir felâket   / 03-07-2004
 Gerçekten devrim   / 02-07-2004
 Haberler iyi   / 01-07-2004
 Ateşle oynamak   / 30-06-2004
 Bush'a seçim yardımı yok!   / 29-06-2004
ERDAL ŞAFAK
Rakamların diliyle Türkiye
Bir gün arayla yeniden...
AHMET HAKAN COŞKUN
Hedef göstermek mi?
Herkes gibi ben de hayatım boyunca...
MEHMET BARLAS
"Çok yaşa" demek için, Hıncal'ın hapşırmasını...
ÖMER ÇELİK
Hep aynı hastalık
İnsanın gücü ele geçirdiği zaman ilk...
REFİK DURBAŞ
Misyonerliğin dünü, bugünü...
Bir zamanlar Tünel'in...
ÖMER LÜTFİ METE
'Askerimiz fakirdendir'
Küresel barbarlarca Saddam'dan...
SAVAŞ AY
Çocuğunuz ne iş tutsun istersiniz?..
"Verelim birinin...
HINCAL ULUÇ
İşte gazetecilik bu!..
"Herkes bilsin ki, bugünden...
Karışmak yok
Karışmak yok
Önce Haluk Ulusoy'u, ardından Levent Bıçakçı'yı desteklediği iddia...
Fenerin artı umudu
Fenerin artı umudu
Sarı-lacivertliler, en azından Şampiyonlar Ligi için 6+2 formülü...
Genelkurmay' dan Zana eleştirisi
Genelkurmay' dan Zana eleştirisi
Genelkurmay İkinci Başkanı Zana ve arkadaşlarını eleştirdi.
DEP kararı çarşambaya
DEP kararı çarşambaya
Eski DEP milletvekillerini tahliye eden Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi,...
Tüketim çılgınlığı kıyameti çağırıyor
Tüketim çılgınlığı kıyameti çağırıyor
Worldwatch Enstitüsü'nün araştırmalarını içeren ve TEMA Vakfı...
'Yarından sonra' dünya nasıl bir yer olacak?
'Yarından sonra' dünya nasıl bir yer olacak?
İklim değişikliği, sigorta sektörüne 10 yıl sonra 150 milyar dolarlık...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.