|
|
|
|
Tüketim çılgınlığı kıyameti çağırıyor
Worldwatch Enstitüsü'nün araştırmalarını içeren ve TEMA Vakfı tarafından yayınlanan 'Dünya'nın Durumu' raporu, aşırı tüketimin 'dünyayı tükettiğini' vurguluyor.
İnsanoğlunun ruhundaki din, aile ve toplum ve sosyalleşme duyguları, yeni dünya insanında yerini 'sahip olma ve tüketme' dürtülerine bırakıyor. Tüketim, milyarlarca insanda yeni bir bağımsızlık duygusu yaratıyor. 11 Eylül saldırılarının ardından Amerika Başkanı George W. Bush'un halka hitaben yaptığı konuşmada "Alışveriş merkezlerine gidip bir şeyler satın almanın bir vatandaşlık görevi olduğunu" vurgulaması bile tüketim olgusunun ne denli bir güç olduğuna işaret etmeye yetiyor. Ancak ne yazık ki araştırmalara göre, kişisel mutluluğun temeli olarak görülen para bile, yılda 13 bin dolar kazanca ulaşıncaya kadar iş görüyor. Daha yüksek gelir elde edenler, daha çok mutlu olamıyor. Yani tüketimin olmazsa olmazı 'para' ile saadet olmuyor.
GELECEK DE TÜKETİMİN ESİRİ Çevre, sosyal ve ekonomik konular üzerine kapsamlı çalışmaları bulunan Worldwatch Enstitüsü'nün ödüllü ekibi tarafından araştırmaları gerçekleştirilen ve Türkiye'de TEMA Vakfı tarafından yayınlanan "Dünyanın Durumu 2004" raporu, tam da bu yaraya parmak basıyor. "Tüketim" olgusunun masaya yatırıldığı araştırma sonuçları çarpıcı: Tüketim arzusu, zengin, yoksul demiyor, yaşam kalitesini 'erozyona' uğratıyor... TEMA Vakfı tarafından Türkçe'ye kazandırılan araştırma kitabı, toplam 37 ülkede yayınlandı. Kitapta, hepimizin, her gün yalnızca kendi toplumumuzu değil tüm dünyayı ve geleceği de etkileyecek önemli kararlar aldığımıza dikkat çekiliyor ve gereğinden fazla; ya da hatalı tüketimin hem sağlığımızı hem de doğal çevreyi 'ateşe' attığını gözler önüne seriyor. Ancak manzara o kadar da ümitsiz değil. Kitapta, gıda, su, enerji, tüketim politikaları ve iyi bir yaşamın yeniden tanımı yapılıyor, 'daha az tüketen bir toplum' yaratmanın mümkün olup olmadığı sorgulanıyor ve ardından bunun için gerekli koşullar sıralanıyor.
MAKYAJA 18 MİLYAR DOLAR En çarpıcı sonuçlardan biri ise bazı temel ihtiyaçları karşılamak için gerekli olan para ile lüks malzemelere ödenen rakamların karşılaştırıldığı tablo. Buna göre, kadınlar yılda 18 milyar doları makyaj malzemelerine verirken, her kadına üreme sağlığı hizmeti sağlayan sektörler için sadece 12 milyar dolar gerekiyor. Parfüme 15 milyar dolar harcanıyor ama evrensel okuryazarlığın sağlanması için sadece üçte biri, yani 5 milyar dolar gerekiyor.
REFAH DÜZEYİ ARTIYOR Yapılan araştırmaya göre tüm dünyadaki tüketicilerin nüfusu 1.7 milyarı buluyor. Bu da ortalama olarak dünya nüfusunun dörtte birine karşılık geliyor. Tüketiciler, televizyon, telefon ve internet kullanıcıları ile bu ürünlerin yaydığı kültür ve idealler noktasında birleşiyor. İlginç olanı ise tüketici sınıfın yarısının, gelişmekte olan ülkelerde yaşayan insanlardan oluşması. 45 yıl önce özel ihtiyaçlar için yapılan harcamalar, günümüzde 4 kat artmış durumda. Evler düzeyinde mal ve hizmetler için harcanan miktar 1960'larda 4.8 trilyon dolar iken 2000 yılında bu rakam 20 trilyonu bulmuş. Uzmanlar, rakamların katlanmasının en önemli nedenin dünyanın birçok yerinde refahın artması olduğunu belirtiyor. 20. yüzyıldaki tüketim patlamasının altında yatan asıl sebep ise refahın artmasıyla paralel gelişen üretimdeki verimlilik. Çünkü modern endüstri işçisi, çok değil, iki yüzyıl önce meslektaşlarının 4 yılda ürettiği malı, bugün bir haftada raflara taşıyabiliyor.
Özlem YURTCU
|
|
|
|
|
|
|
|
|