|
|
|
|
|
|
İyi filmlerim nedense Türkiye'de bilinmedi
Türkiye'nin Altın Ayı ödüllü 'Duvara Karşı' filmiyle tanıdığı oyuncu Birol Ünel, şu sıralar Hülya Avşar'la birlikte 'Zaman' filminde rol alıyor. Avşar ile Ünel, 'Hülya' dergisi için hayatı ve sinemayı konuştular.
Hülya Avşar, 'Hülya' dergisindeki röportaj sayfalarına bu ay 'Zaman' filmindeki rol arkadaşı ve Almanlar'ın Oscar'ı sayılan sinema ödüllerinde 'En İyi Erkek Oyuncu' ünvanı kazanan Birol Ünel'i konuk etti. Avşar, Türkiye'nin 'Duvara Karşı' filmiyle keşfettiği Birol Ünel'i okurlarına şöyle tanıttı: "Birol Ünel, Silifkeli bir ailenin oğlu. Sekiz yaşındayken annesiyle birlikte Almanya'daki babasının yanına göçüyor. Oturdukları kasabanın etrafında fazla Türk olmadan büyüyor. Önce marangozluk tahsil ediyor sonra da tiyatro. Almanya'nın en ünlü tiyatro yönetmenlerinden Heine Muller'le çalışıyor. Ardından sinema ve televizyon filmleri geliyor. İlk filmini 1982'de çeviriyor ve Alman faşistlerle ilgili filmde bir faşisti canlandırıyor. Sonra irili ufaklı roller, Fatih Akın'la tanışması, onun 'Temmuz'da' filminde oynaması ve son olarak da 'Duvara Karşı'daki serseri Cahit rolüyle Mickey Rourke ile karşılaştırılması geliyor. Kendisi gibi oyuncu sevgilisi Lea ile İstanbul'da bulunan Ünel'le konuşmak sizin de tanık olacağınız üzere bir zevkti..."
TONY CURTİS'LE AYNI FİLMDE OYNADIM HÜLYA AVŞAR- Birol, 'Dünyada gülüş kalmadı' dedin. Niye böyle düşünüyorsun? BİROL ÜNEL- Benim en büyük problemim Amerika... Yani en büyük problemim Bush. Çünkü o dünyayı yönetmek istiyor ama görüyorsun işte, Irak'ta neler oldu. H.A- T. Erdoğan hakkında ne düşünüyorsun? B.Ü- Orhan Pamuk da ayrı şeyi söyledi geçenlerde... 20 yıldan beri Türkiye'ye gelmiş en modern politikacı Tayyip Erdoğan. Ben hep sol görüşlü bir insan olarak sağdan gelme bir politikacının böyle çıkmasına şaşırıyorum ve buradan teşekkür etmek istiyorum. H.A- Almanya'da çevirdiğin bizim bilmediğimiz kaç filmin var? B.Ü- 60 film çevirdim ama bunların 35'i b...tandı. H.A- İyiler neden Türkiye'de duyulmadı? B.Ü- Ben de bilmiyorum neden? Mesela 1988'de Thomas Brasch'ın yönettiği 'Passenger/ Yolcu' filminde Tony Curtis'le oynamıştım. 2001'DE Jean Jacques Annoud'un yönettiği 'The Enemy of the Gate' (Kapıdaki Düşman) filminde Jude Law ve Ed Harris'le rol aldım. Bunlar büyük bütçeli filmlerdi ve neden Türkiye'de gösterilmedi bilmiyorum. Neden Türkiye'ye gelmedi, geldi de ben mi fark edilmedim, ben de bilmek istiyorum.
SİBEL KEKİLLİ ÇOK BAŞARILI OLACAK B.Ü- Ben de sana bir şey sormak istiyorum. Türkiye'de bir filmde oynamanın sana başka ne kazandırmasını isterdin? H.A- Benim bütün istediğim halkla iletişim kurmak. Onları güldürmek için bir köprü olarak gördüm sinemayı. Ödül bile beklemiyorum. Verilen ödüller kızacaklar bana ama- o anın simgesi ama önemli değil. Sinemadan para kazanılmıyor ama dünyanın en zor işini yapıyoruz; hayatımızı bekleyerek geçiriyoruz! Bir ışık takılacak diye 10 saniyelik görüntü için 1 saat bekliyoruz. Gerçek sinema oyuncuları yani benim gibi, onun gibi insanlar hayatta her şeyin altından kalkarlar. Beklemek, sabretmek ve yine de sakin kalabilmek her şeyi halleder. Dolayısıyla bir sinema sanatçısı her şeyin altından kalkar. H. A- Peki yine ben sana sorayım. Sibel Kekilli'ye gösterilen tepki normal mi sence? B.Ü- Bir taraftan çok anlamsız olduğunu düşünüyorum, diğer yandan bazı gerçekler su yüzüne çıkıyor ve doğru buluyorum. Bunlar ahlaki birer olgudur ve konuşulması gerekiyordu. Almanya'da yaşayan Türkler'in yaşam standartını yansıtan bir film o ve çok başarılı. Provalarda ben denetledim Kekilli'yi ve bu kadar başarılı olacağını beklemiyordum. Bu onun ilk profesyonel filmi. Ben eski kafalıyım biraz, yeni yüzlerin eğitim almadan hemenbu sektöre girmesini istemem ama Kekilli çok başarılıydı. Yanında Birol olmasa da bu filmden sonra çok başarılı olacak. H.A- Türkiye'de başka film projelerin olacak mı? B. Ü- Çok teklifler var ama ben biraz farklı bakıyorum olaya ve düşünüyorum. Bir yılan yuvasıdır bizim mesleğimiz. Hızlı hareket etmeye gelmez.
|
|
|
|
|
|
|
|
|