Devlet Bakanı Ali Babacan, Ziraat ve Halkbank'ın sermaye fazlası olduğunu belirterek, "Ziraat Bankası'ndan sermaye fazlasını çektik. Kamu borç stokumuz bir günde 2.5 katrilyon lira düştü" dedi.
Ekonominin önündeki en büyük sorun olan kamu borç stokunda ilginç gelişmeler yaşanıyor. 2001 Krizi'nin kaynağı, borç patlamasının sorumlusu, kamu bankaları kabuk değiştiriyor. Ziraat Bankası ve Halkbank, kâr payı ödemelerinin yanı sıra Hazine'ye önemli bir katkı daha sağladı. Bu gerçek, Pamukbank'ın Halkbank'la birleştirilmesi kararı alınırken ortaya çıktı. Operasyonun maliyetini sorduğumuz Devlet Bakanı Ali Babacan'dan şu çarpıcı bilgiyi aldık: "Gerek Ziraat gerekse Halkbank'ın sermaye fazlası var. Ziraat Bankası'ndan 2.5 katrilyon lira sermaye fazlası çektik. Kamu borç stokumuz bir günde 2.5 katrilyon lira düştü. Halkbank'ın da sermayesi, ihtiyacının çok üstünde. Bu tutar 1 katrilyon lira civarında. Pamukbank'ın sermayesi ise eksi. Halkbank'la birleşme sonrasında ortaya çıkacak bankanın sermaye yeterliliğinin ne olacağına henüz karar vermedik. Bunun iki önemli ayağı var. Bir, sermaye yeterlilik oranı. İki, likidite pozisyonu. Bu ikisini kararlaştırdığımızda bir miktar özel tertip tahvil ihraç edeceğiz."
IMF'YE EKSTRA ÖDEME Babacan, kamuoyunun ilgisini çekecek bir ayrıntıyı da anlattı. "IMF borçlarının yeni bir takvime bağlanması düşünülüyor mu?" şeklindeki sorumuzu şöyle cevapladı: "Bu, kullanılması her zaman mümkün bir opsiyon. Hesaplarımızı kesinleştirmeden karar vermek istemiyoruz. Şu anda IMF'ye yaptığımız ana para ödemelerinin bir kısmı, yükümlülük tarihinden bir yıl öncedir. Bu tutar, birkaç milyar dolar vardır!" Babacan, 2005-2007 döneminde IMF'den yeni kaynak kullanılıp kullanılmayacağına da açıklık getirdi ve "IMF'ye net borç ödeyicisi olmak istiyoruz. IMF borçlarını artırma niyetimiz yok. Yılsonunda borcumuz 20 milyar dolara inecek. Her yıl bu 20 milyar doları azaltacağız" dedi.
ZAMMIN ZAMANI Görüşmemizde kamu zamlarına da değinen Ali Babacan, ekonominin yakın geleceğine ilişkin sorularımızı ise şöyle yanıtladı:
* Akaryakıta ve doğalgaza niçin yüksek oranlı zamlar yapıldı? Hampetrol fiyatlarına, bütçe gerçekleşmelerine ve enflasyona baktık. Mayıs ayında bir ayarlama yapmıştık. Sonra, 'Ne olacak?' diye bekledik. Baktık, petrol fiyatlarında inme yok. Gerekeni yaptık. Yoksa, bütçe hedeflerinde risk olurdu.
* Önceki hükümetler de zam yapardı, sizin farkınız ne? Petrol fiyatları küresel bir gerçek. Kasım-Aralık 2003'te varil başına fiyatı 26 dolar iken 40 doları aştığı günler oldu. Şimdi 35 dolara geriledi. Petrol fiyatlarındaki artış elimizde değil.
* Köprü geçiş ücretlerine yapılan zammı nasıl açıklayacaksınız? Bir senedir fiyatı değişmiyordu. Demek ki zamanı gelmişti.
* Zamlar enflasyon hedefini tehlikeye atmayacak mı? Enflasyon düşüyor diye bunun sıfır olduğunu varsayamayız. Enflasyon Türkiye'de hâlâ mevcut. Enflasyon varken fiyatların artmamasını beklememek lazım. Ancak yüzde 12 enflasyon hedefinden sapma yok.
ÖRNEK BORÇLANMA * Son dış borçlanmanın maliyeti neden arttı? Bu, sadece bize özgü bir durum değil. ABD Hazinesi de 3 ay öncesine göre daha yüksek faizle borçlanıyor. Türkiye'nin tahvil ihracı ise gelişmekte olan piyasalar için cesaret verici bulundu.
* Özelleştirmedeki son durum? Özelleştirme zor bir konu. Kaça satarsanız satın, birileri çıkıp, "Ucuza gitti" diyebiliyor. Yapması zor, durdurulması kolay bir konu. Ne kadar özelleştirme olduysa, "İyi, bu kadar özelleştirebildik" diyoruz. Özelleştirme bedeli nakit olarak hazineye gelirse dikkate alıyoruz. Ama özelleştirme er ya da geç olacak.
* Peki ya TÜPRAŞ ihalesinin geleceği... TÜPRAŞ'ı zaman çözecek. Hukuki süreçle birlikte değerlendirilecek.
* Ekonomi büyüyor, sokağa yansımıyor... Büyümenin bundan sonraki aşamaları işsizliğin azalmasını sağlayacak. Şimdiye kadar büyüme istihdam artışıyla değil verimlilik artışıyla gerçekleşti. Bunun da bir sınırı var. Özel sektörün yatırım malı ithalatı yüzde 60 artmış. Bu, çok sağlıklı. Hızlı büyümenin, 'ısınma' diyebileceğimiz, sonunda enflasyonist baskı yaratacak bir sıkıntı yaratacağını sanmıyoruz. Tüketimden kaynaklanan talep artışı olsa da arzdaki artışlar bunu dengeleyecek düzeyde.
* Cari açıktan endişe etmiyor musunuz? Yılsonunda cari açığın GSMH'ye oranı yüzde 3'ün üzerinde olacak. Tahminlerimizi revize ettik. Finansmanda sıkıntı görünmüyor. Merkez Bankası rezervlerinin erimediği bir ortamda, kur bu noktada duruyorsa demek ki bunu satan da var, alan da. Özellikle tüketici kredilerindeki artış hızı epey azaldı.