kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Mayın kalmadı

Türkiye dün sonucu AB'ye uyum paketlerinin tümünün etkisine bedel iki gelişme yaşadı. Yargıtay, 4 eski DEP'li milletvekilinin, yani Leyla Zana ve arkadaşlarınını tahliye ederek, bürokrasinin ama özellikle de yargının uyum yasalarına direndiği iddialarını çürüttü.
TRT ise -kimileri "Pandora'nın Kutusu"nun açıldığını söylese de- cumhuriyet tarihinde ilk kez Kürtçe yayın yaparak 80 yıllık korku duvarını yıktı.
En önemlisi isabetli bir zamanlamayla AB yolundaki bu son mayınları, Lord Russell gelmeden önce temizledi.
Lord Russell, Avrupa Konseyi'nin Türkiye'de siyasal reformların Kürtler'in kültürel haklarında ne ölçüde olumlu gelişmeler sağladığını araştırmakla görevlendirdiği raportör. Bugün-yarın Türkiye'ye gelecek.
Programında Güneydoğu'da Kürt kültür merkezleri ve Kürtçe kurslarını, İstanbul'da Kürt Enstitüsü ile Mezopotamya Kültür Merkezi'ni ziyaret var. Ayrıca bölge halkı, yerel yöneticiler, insan hakları ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin de nabzını yoklayacak. Sonra Ankara'ya geçip hükümet üyelerinden uyum paketlerinin hayata geçirilmesinde kaydedilen gelişmelere ilişkin bilgi alacak.
Lord Russell'ın ziyareti gerçekten çok önemli. Çünkü Avrupa Komisyonu raporunda Türkiye'nin Kopenhag Kriterleri'ne uyumda geldiği noktayı, doğrudan doğruya onun "Saha gözlemleri"ne dayandıracak.
Hapisten iltifata...
Lord Russell'ın bir cümlesi, "Türkiye'yi çok değişmiş buldum" ifadesi bile AB Parlamentosu seçimlerinde estirilen Türkiye karşıtı rüzgarların etkisini yok etmeye yetecek.
Zaten AB'nin yürütme merkezi Brüksel'deki hava da, Türkiye'yle müzakere masasına oturmayı engelleyecek ya da geciktirecek hiçbir gerekçe kalmadığı yolunda.
Tabii, Avrupa'nın yasama meclisi Strasbourg'tan ana dilde yayını "farklı" yönlere çekecek bir talep gelmezse... "Ha gayret, şurada iki sözleşme kaldı, onları da imzalayıverin, olsun bitsin" denilmezse...
Ne o sözleşmeler? Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin yıllardır Türkiye raporlarında sözünü ettiği Avrupa Bölgesel ve Azınlık Diller Sözleşmesi ile Ulusal Azınlıkları Koruma Çerçeve Sözleşmesi.
Konsey bu sözleşmelerin ilkini 1992'de, di- ğerini de 1995'te kabul etti. Kopenhag Kriterleri'nin kültürel haklara ilişkin hükümleri de onlardan esinlendi. Türkiye ikisine de imza koymadı. Ama sadece Türkiye değil. Örneğin Fransa da yanaşmıyor. Hem de 10 bölgesel ve azınlık dilini seçmeli ders olarak okutmasına rağmen. O kadar ki, konu bir ara kriz boyutlarına kadar dayandı. 1999'da Lionel Jospin hükümeti iki sözleşmeden bölgesel ve azınlık dilleriyle ilgili olanına imza koydu. Yürürlüğe girmesi için Anayasa değişikliği gerekiyordu. Cumhurbaşkanı Chirac, "Fransa'nın egemenliği ve milli beraberliği tehlikeye girecek. Parlamento Anayasa değişikli- ğini yapsa bile veto ederim" diyerek direndi. Hükümetin önemli bir üyesi, İçişleri Bakanı Jean-Pierre Chevenement "Bu sözleşmeyle Fransa'da Balkanlaşma sürecinin başlayacağını" söyleyerek Chirac'a destek verince, Jospin geri adım atmak zorunda kaldı.
O nedenle Avrupa Konseyi bu konuda artık daha fazla üstümüze gelmemeli.
10 yıl önce Meclis'te Kürtçe yemin eden milletvekillerinin hapse atıldığı Tükiye'de şimdi bir Başbakan Yardımcısı, Kürtçe "Ez te pir hezdikim" (Seni seviyorum başkan) diye gönül alıyor. Bundan daha köklü bir dönüşüm olur mu?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Temelsiz kaygılar   / 15-06-2004
 Zana'dan Karayalçın'a   / 14-06-2004
 İslam'ın İstanbul randevusu   / 13-06-2004
 Diyarbakır sınavı   / 12-06-2004
 Mafya dışı fidyeciler   / 11-06-2004
 Mayın kalmadı   / 10-06-2004
 İçeriden mi, dışarıdan mı?   / 09-06-2004
 İbretlik bir öykü   / 08-06-2004
 Asimetrik Başkan   / 07-06-2004
 Normandiya'dan Ege'ye   / 06-06-2004
ERGUN BABAHAN
İzmir'de ölüm
Yemekte gelen notu aldığımda birileri şaka...
ERDAL ŞAFAK
Bir canın ardından
Bu satırları yazmamak için neler...
MANSUR FORUTAN
Ne kadarı yeter?
Eve servis hamburger, kanepeye tüne,...
MEHMET BARLAS
Ateşkes ile Rus ruleti oynamak, hangi aklın...
SAİT GÜRSOY
Bu seslere kulak verin
SON iki aydır Anadolu'nun...
SAVAŞ AY
Babaya bak babaya!..
Bu fotoğrafı önceki gün...
REFİK DURBAŞ
Edebiyat geziye çıktı
KAÇ yıl önceydi, mevsimin...
HINCAL ULUÇ
Antalya'da bir vali..
Önce köşe yazarı, gazeteci Mevlut...
Onur duydum
Onur duydum
Sağlık kontrolündeki müthiş verileriyle doktorları şaşırtan Okan,...
İlle de Gallardo
İlle de Gallardo
Fransa'da başkan Canaydın ve yönetici Gökşen ile görüşen Rumen hoca,...
Özkan ve Önal'a Yüce Divan yolu
Özkan ve Önal'a Yüce Divan yolu
Özkan ve Önal, Halkbank'ı zarara uğrattıkları gerekçesiyle 356...
'İyi ki silahım yoktu'
'İyi ki silahım yoktu'
Önceki gece eşiyle birlikte dondurma almak için çıktıkları...
Kalbi Ege'de kaldı
Kalbi Ege'de kaldı
Cenaze yarın Konak İsabey Camii'nde kılınacak ikindi namazından...
Dostum Piriştina
Bu yazı, gazetecilik mesleğini sürdürürken yazdığım en zor yazıdır.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.