kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

İbretlik bir öykü

Bir zamanlar Türkiye'nin en stratejik tesisleri arasında sayılan, siyasal ve ekonomik krizler yaratacak kadar önemli olan ATAŞ rafinerisinin kapısına kilit vurulacağı aklınıza gelir miydi?
Ama akla gelmeyen başa geldi; Mersin'deki rafineri faaliyetine son veriyor, daha doğrusu "Yükleme-boşaltma terminali"ne dönüştürülüyor. Rafineri Müdürü Kathy Hirschfeld karara gerekçe olarak, ATAŞ'ın yarı kapasiteyle çalışmasını ve sürekli zarar etmesini gösterdi, "Ortaklarımız yüz milyonlarca dolar yatırımla bile rafinerinin ekonomik olmayacağı sonucuna vardılar" dedi.
Nereden nereye geldi?
ATAŞ bu köklü kararı almak zorundaydı. Çünkü teknolojisi çok eski olduğu için verimliliği azalmıştı. Ürünlerine yeterli talep gelmemesi nedeniyle depolarda petrolcü ifadesiyle "şişme yapıyor", bu yüzden sık sık üretimi kısmak, kapasiteyi düşürmek zorunda kalıyordu. Teknoloji eskiliği ve stoğa çalışmak ürün maliyetlerini şişiriyor, bu da piyasada rekabet etmesini güçleştiriyordu. Kapasitesini artırması ise zararın daha da büyümesinden başka bir sonuç vermeyecekti.
Türkiye'nin ilk ve tek özel sektör rafinerisi ATAŞ'ın şanlı tarihine yakışmayan bir son... Buyurun bu tarihten bazı kesitler...
ATAŞ rafinerisi 1957'de Adnan Menderes Hükümeti ile Türkiye'de petrol ürünleri pazarlayan yabancı şirketler arasındaki bir anlaşmayla kuruldu. 30 Nisan 1962 tarihinde üretime başladığında Menderes, 27 Mayıs ihtilalinin kurbanı olarak aramızdan ayrılmıştı.
Sendikacıların ifadesiyle, "Türkiye işçi sınıfı tarihinde dönüşüm yapan" grevlerden biri 1964'te ATAŞ'ta yaşandı. Bu, ünlü Kavel grevinden sonra ikinci işçi eylemiydi.
1974'te ATAŞ bakıma alındığı için Kıbrıs Barış Harekatı 5 gün ertelendi.
Yakın tarihimizin en kanlı yılları olan 1978- 79'de ATAŞ hemen hergün manşetlerde yer aldı. Ecevit'in AP'den istifa eden 11'lerin desteğiyle iktidara geldiği, Kahramanmaraş olaylarının (98 kişi öldü) patlak verdiği, sokaklardan hergün 15-20 ceset toplandığı, Doğan Öz, Hamit Fendoğlu (Hamido), Server Tanilli suikastlerinin yaşandığı dönemdi. Döviz yoktu. Libya'dan birkaç bin ton petrol alabilmek için Kaddafi'nin önünde bir takla atılmadığı kalmıştı. İşte o günlerde ATAŞ, ham petrol yokluğundan sık sık üretimini durdurunca, Enerji Bakanı Deniz Baykal bombayı patlattı: ATAŞ devletleştirilecekti. Baykal yıllar sonra olayı şöyle anlatacaktı:
ATAŞ ve Türk Telekom
"70'lerin sonunda döviz yoktu. ATAŞ ödeme yapamadığımız için üretimi durdurmuştu. Akaryakıt sıkıntısı çekiyorduk. ATAŞ'ın devletle anlaşması '91 gün üretim yapmazsa rafineri imtiyaz hakkını kaybetmesini' öngörüyordu. O nedenle 3 ayda bir gün üretim yaparak bu hükümden kurtuluyordu. Danıştay'a başvurdum, devlet lehine karar verdi. Sonra ATAŞ'la rayiç bedel üstünden rafineriyi devletin satın alması için anlaştım. ATAŞ'ın akaryakıt dağıtım imtiyazı, en yüksek pazar payıyla devam edecekti. Ancak bu pazar payı hükmünü DPT'de onaylattıramadım. ATAŞ'ı alamadık. Kısa süre sonra da hükümet düştü..."
25 yıl önce böylesine önemli ve değerli olan ATAŞ bugün satışa çıkarılsa müşteri bulamayacak duruma geldi.
Bu öykü özelleştirmeyi çelmeleyenlere ders olmalı. "Telekom ilk özelleştirme girişiminde satılabilseydi, Türkiye'nin dış borcu ödenmiş olacaktı. Bugün acaba Telekom'a ne veriyorlar veya ne verirler" diye soran Başbakan Erdoğan haklı.
Bir süre daha gecikilirse veya engellenirse, Telekom ya kepenk indirecek ya da faaliyet alanını değiştirip örneğin pazarlarda işportacılığa başlayacak...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Temelsiz kaygılar   / 15-06-2004
 Zana'dan Karayalçın'a   / 14-06-2004
 İslam'ın İstanbul randevusu   / 13-06-2004
 Diyarbakır sınavı   / 12-06-2004
 Mafya dışı fidyeciler   / 11-06-2004
 Mayın kalmadı   / 10-06-2004
 İçeriden mi, dışarıdan mı?   / 09-06-2004
 İbretlik bir öykü   / 08-06-2004
 Asimetrik Başkan   / 07-06-2004
 Normandiya'dan Ege'ye   / 06-06-2004
ERGUN BABAHAN
İzmir'de ölüm
Yemekte gelen notu aldığımda birileri şaka...
ERDAL ŞAFAK
Bir canın ardından
Bu satırları yazmamak için neler...
MANSUR FORUTAN
Ne kadarı yeter?
Eve servis hamburger, kanepeye tüne,...
MEHMET BARLAS
Ateşkes ile Rus ruleti oynamak, hangi aklın...
SAİT GÜRSOY
Bu seslere kulak verin
SON iki aydır Anadolu'nun...
SAVAŞ AY
Babaya bak babaya!..
Bu fotoğrafı önceki gün...
REFİK DURBAŞ
Edebiyat geziye çıktı
KAÇ yıl önceydi, mevsimin...
HINCAL ULUÇ
Antalya'da bir vali..
Önce köşe yazarı, gazeteci Mevlut...
Onur duydum
Onur duydum
Sağlık kontrolündeki müthiş verileriyle doktorları şaşırtan Okan,...
İlle de Gallardo
İlle de Gallardo
Fransa'da başkan Canaydın ve yönetici Gökşen ile görüşen Rumen hoca,...
Özkan ve Önal'a Yüce Divan yolu
Özkan ve Önal'a Yüce Divan yolu
Özkan ve Önal, Halkbank'ı zarara uğrattıkları gerekçesiyle 356...
'İyi ki silahım yoktu'
'İyi ki silahım yoktu'
Önceki gece eşiyle birlikte dondurma almak için çıktıkları...
Kalbi Ege'de kaldı
Kalbi Ege'de kaldı
Cenaze yarın Konak İsabey Camii'nde kılınacak ikindi namazından...
Dostum Piriştina
Bu yazı, gazetecilik mesleğini sürdürürken yazdığım en zor yazıdır.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.